Cuma akşamı Trabzon Akyazı Stadı’nda seyrettiğimiz maçın seyirci ambiyansı, ilgisi ve gösterisi dışında bu Milli maçın bizim açımızdan hiçbir beğenilecek ve sevinilecek tarafı yoktu. Olmayacak duaya “Amin” demek asla karakterim değildir. Fakat insanoğlu kendi Milli takımı söz konusu olunca ister istemez “Acaba...olur mu?” diye de temenni ile karışık bir beklenti içine girmeden edemiyor. Fakat, dakikalar ilerledikçe Lucescu’nun saha kenarındaki uyuşuk halini gördükçe,milli takımın da yıllardan beri zorunlu aynı kadro ile ayakta ne denli durmaya çalıştığını gördükçe “Bu kumaştan bu kadar olur” deyip geriye yaslanarak maçın bir an evvel bitmesini beklemekten başka yapacak bir şeyin kalmadığını anlamak insana üzüntü veriyor. Trabzon gibi bir yerde, kendi sahanda bir takımla yaptığın maçta bile umut yok ise bu iş umutsuz bir vakadır.Gelelim biraz da teferruata.
Bizim Milli takım ile Rus Milli takımını ferden ve takım olarak kıyasladığımızda,bizim oyuncuların rakiplerinin yanında bireysel teknik kapasiteleri bile en fazla %60 miktarında olduğunu gördük.Oyunu çabuklaştırma, topa kısa zamanda sahip olma, oyuna topu sokma, topla dönüş hızı ve estetiği bakımından ve arkadaşına düzgün çabuk pas çıkarma meselelerinde resmen onların yanında amatör kaldı bizim zenginler. Takım oyunu konusunda ise, orta sahanın kontrolü maç boyunca Ruslarda idi. Takımımız rakip kaleye giderken dahi geri paslarla zevaiti kurtarmaya çalışması bu zaafların getirisidir. Savunmamızı ise adamlar istedikleri zaman geçiyorlardı.İsteseler zorlasalar bize yine de gol atarlardı.Gerek görmediler,riske etmediler galibiyetlerini.Bizim Serdar’ın ayağından kazandığımız gol için ise birilerinin küçümseyerek “Rakibin zaafı” gibi düşünüp küçümsemenin anlamı yok. Futbolda gol yollarında rakibin uzaklaştıramadığı, ters vurduğu veya yanlış yaptığı durumlarda ayağa gelen fırsatın iyi değerlendirilmesi seçeneği de vardır. Serdar bunu iyi kullandı, iyi vurdu beraberliği yakaladık...Yakaladık o kadar. Zira rakibinakınlarına ve akıllı orta saha oyununa yapacak bir şey yoktu.Ha.. Meseleyi topladığımız da “Neden böyle?” diye düşünürsek.Bir kez artık bu denli yabancı sayısıile bu ligleri oynarsak Milli takıma oyuncu katmanız mümkün değil.“Kör değil bizim oyuncular yabancıları kesecek kapasiteye gelsinler(!)”demek aptalca ve olmayacak bir fikirdir.Fırsat yakalayamaz ise komüsyon bezirgânlarının, teknik direktörleri ve kulüp yöneticilerini bu denli kıstırmaları(!) karşısında takıma yerli sokmanız zordur. Bu şartlar altında da milli takım teknik ekibinin adam seçmedeki zorluğu da eklenince aynı adamları doldur boşalt ne uzanır ne kısalırsınız.
Lucescu enerjisini kaybetmiş,oyuncular doymuş, futbollarının uzatmalarını oynuyorlar. Neticede TFF bu başkanla, bu sistemle, bu ekiple bundan ileri gidemez. Yani “Bu kumaştan bu kadar elbise.
Nafile hayal pilavı yemeyin.