Amerika’da son yılların en dramatik olayı yaşandı. Geçen hafta bir polis “George Floyd” isimli bir siyahi vatandaşını Minnesota eyaletinde ters kelepçe vurup, dizini boğazına bastırarak, tam 16 kez “nefes alamıyorum” yalvarışına ve çevredeki vatandaşların ikazına rağmen vahşice öldürdü. Amerika’da yer yerinden oynadı, milyonlarca dolar maddi zarara yol açan sokak protestoları yaşandı.

Polis yetersiz kaldı, özel askeri birlikler sokaklarda mevzilendi, karmaşa, yağma ve isyan bütün şiddetiyle hala devam ediyor. Dünya devi denilen Amerika’nın hiçte öyle olmadığı, kartondan kaplanların yıllarca elindeki ölümcül silahlarla dünyayı sindirdiği ama haksızlığın karşısında ölümüne direnen vatandaşlarına karşı ise dünyaya rezil olduğunu hepimiz görmüş olduk. Aslında bu zalim uygulamalar 17. yüzyıldan itibaren hiç hız kesmeden 300 yıldan beri ayni acımasızlıkla devam etmektedir. Kıta Afrika’sından, insan tacirlerinin taşıyıp milyonlarcasını köle olarak sattıkları Amerika, bu günkü gelişmişliğini bu siyahi insanların ölümüne çalıştırılmasına borçluyken, onları hiç bir zaman insan yerine koymadı. Boğaz tokluğuna insafsızca çalıştırdı ve canı istediği zaman da öldürüp bir kenara attı. Bu ırkçı tutum ayni zamanda dünyanın da başına bela olan son yılların en acımasız, en vahşi saldırganlığıdır.

Türk milliyetçilerini yıllarca haksız olarak ırkçı- kafatasçı diye itham eden fanatik ve ideolojik hezeyanlar içerisinde olan çevreler anladılar ki, insan olan herkese değer veren ve “Arabın aceme üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır” diyen bir inancın ve imanın temsilcileri olan Türk milliyetçileri değil, Allah’ın ve insanlığın düşmanı olan Amerika gibi emperyalist devletler ırkçı ve kafatasçıdır!

Amerika bu ırkçı tutumu ile Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de, milyonlarca masum insanı katletti. Hatta PKK denilen alçak taşören katil sürülerinin marifetiyle ülkemizde de 100 bine varan insanımızı katlettirdi. Bu da yetmez tarihte ise 400 milyon Kızılderili’yi topraklarını işgal ederek yok etti! Ama bu gün Amerika kanlı tarihi ile yüzleşmek zorundadır ve belki de bu yüzleşme dünyanın ihtiyacı olan barış ve kardeşliği beraberinde getirecektir.

Yıllarca Of ilçesinde sınıf öğretmenliği yapıp, yüzlerce öğrencisini hayata hazırlayan değerli insan ihsan Çakır bey aradı.

Sesinden oldukça üzgün olduğu anlaşılan bu değerli öğretmenimiz diyor ki, sevgili dostum, bizlerde nefes almak istiyoruz, lütfen bizim sesimiz olur musunuz?

Ben hangi konuda sormadan, hocamız başladı sıralamaya…

“Bozulan komşuluk ilişkilerimizde, kaybedilen milli ve manevi değerlerimizin tekrar geri kazanılmasında, verilen sözlerin yerine getirilmesinde, bozulan toplumsal ahlakımızın düzeltilmesinde, dinimizin ehil olmayan insanların elinde geçim aracı olarak kullanılmasının engellenmesinde, her gün tarihimize ve tarihi şahsiyetlerimize hakaret edilmesinin önlenememesinde, dilimizin yabancı dillerin istilasına uğramasında, milli ve dini bayramlarımızın bayram gibi kutlanmasında, devletimize, 30 yıl, 40 yıl çalıştıktan sonra aldığımız maaş ile geçinememiz de bizlerde nefes almak istiyoruz” dedi.

Minnesota eyaletinde boğazına basılıp boğularak öldürülen insanın feryadı gibi olmasa da, İhsan Çakır hocamızın da bir gerçeği haykırdığına inanıyoruz, o da şudur ki; ülkemizde nimet- külfet dengesi sağlanamamıştır.

Bunu sağlamakla sorumlu muktedirlerin sosyal refahı arttırma yerine, sosyal kutuplaşmayı tercih etmeleri insanımızı yormuştur.

Ancak, gelinen bu noktada insanlarımız kavga, çekişme, itham ve iftiralardan nefret eder hale gelmiştir.

Bundan dolayı, acilen mazeretsiz, amasız ve ancaksız; sosyal barış, adalet ve sükûnet istemektedirler. Bunu sağlamakla her devirde görevli olan iktidarların, kendi seslerini duymalarını beklemektedirler. Yoksa

Amerika’da son olayda olduğu gibi, vatandaşını haksız ve suçsuz yere öldürüp, onun cenazesini ambulans ile taşımak vatandaşa hizmet sayılmamaktadır!

Bunun bilinmesini istiyor değerli öğretmen Arkadaşımız İhsan Çakır bey.

Emekli olsak da biz öğretmenler, milletimizin geleceği için diktiğimiz fidanları sulamaya devam edelim İhsan hocam. Bir gün bu fidanların oluşturacağı ormandaki ağaçların gölgeleri, bu ağaçları kör baltaları ile kesmek için çalışanları bile, güneşin kızgın ateşinden koruyacaktır, yeter ki bizler umudumuzu yitirmeyelim, hepimiz adeta her konuda nefes almak istiyoruz sevgili öğretmenim.

Bu vesile ile Of’a selam.