Geçtiğimiz Pazar günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa ediyor ve ardından Cumhurbaşkanı tarafından bu istifa kabul edilmiyor. Bu safha dünya siyaset tarihi içerisinde defalarca tekerrür etmiş olağan bir görüntü. Kabul de görebilirdi. Şimdi bu konuda ortalıkta dolaşan yorumları toparlarsak “Danışıklı dövüş, komedi “ gibi içten siyasi beklentilerin gerçekleşmemesi karşısında düşüncesiz deyimler olarak nitelersek. Bunun karşılığında bir de istifanın kabul edilmemesi durumunda hükümet yanlılarının ki biri de bendim “Vatan hainlerinin beklentisi kursaklarında kaldı” gibi belki de vatanını sevenlere karşı ağır ama müstehaklara yerinde olan tabir de var.

Ama kime göre ağır? Elbette vatanını ve bu devletin bekasını benim kadar isteyen, düşünen ama siyasi cenah olarak benden farklı düşünen CHP, İP ve SP partileri müntesip ve sempatizanları en azından benim nezdimde asla “vatan haini” çerçevesine girmez. Zira bu parti mensupları ve düşünürleri benim akrabalarım, kardeşlerim, komşularım, kadim arkadaşlarımdır. Biz en azından ben bu “Vatan haini” ifadesini kime karşı kullanırım?

İçimizde bu ülkenin yıkılmasını bekleyen Ermeni, Rum kalıntılarına, PKK ve aşırı sağ, sol talihsizlere ki onlar da bu karanlık günlerde hükümetin devrilip ülkenin hükümetsiz aylar geçirmesinden haz duyanlardır. Hele dış düşmanlara karşı içte ve dışta verdiğimiz mücadelenin ne durumda olduğunu bildiğimiz, üstüne üstlük ek olarak Virüs belâsının da üzerine bindiği sıkıntılar var iken bir bakan sendromu bu ülke hayrını isteyen hiç kimseye bu durum da fayda sağlamazdı. Evet Süleyman Soylu’nun veya varsa onun bu kara zamanlamasındaki hataya ortak olanı elbette “zamanlama olarak” yanlışlığını en azından yersizliğini hep beraber eleştirdik.

Elbette bu denli sendromlar bizlerin Cumhuriyet tarihinde başımızdan ilk kez geçiyor. Bu hatanın oluşu bundan sonra belki de kıyamete kadar bu devlet tarihinde not olarak düşülecek ve ders alınacaktır. Bu tasarruf sadece çok iyi ve yerinde düşünülmüş ama ilan zamanında hata yapılmıştır. Peki bu konuda kola, içki, kraker almak için dışarı dökülen vatandaşların hali de herkesin eleştiri konusu olmadı mı?

“Ev sahibi kabahatli de hırsızların kabahati yok mu?” Ha oradan bir arkadaş “Ya şimdi birilerine Corona virüs bulaşmış ise?” diye de haklı olarak vahlanabilir. Doğrudur da…

Ya başka günlerde tedbiri ve hükümet ikazını hiçe sayıp marketlerde birbiri arkasına rampa edip “atın ölümü arpadan olsun” ukalalığı ile deniz kenarında yan yan balık tutan vatandaşlarımıza ne demeli?

Onun için bu karanlık günlerde Süleyman Soylu’nun istifasına sevinip sonra da geri alması konusuna lüzumsuz-lüzumsuz ahvahlar çekmek hiç te mantıklı değil. Bu denli siyasi hesaplaşmaların normal zeminde yapılması gerekir. İçeride ki vatan hainleri, dışarıda Suriye-Irak sendromlarına ilaveten virüs belâsı başımızda iken bu beklenti hiçte akılcı, mantıklı ve vatan sevgisi ile iktisadi istikrar beklentisi ile örtüşmez.

Bu dam çöker ise hep beraber altında kalırız.

Biraz mantık ve sağduyu, hoş görü ve akıl lütfen.