Futbol, profesyonel futbol, spor dışı, sporculuktan hali, centilmenlik ise hak getir.

Şimdi biz de bu sahalarda sporu, amatörlüğü ve anlayışı bir kenara bıraktık veya bırakınca bilgi, görgü, doğru karar verme mekanizmaları güme gitti. Yani gözler kör oldu. E tabi bir konuya salt menfaat açısından baktığınızda  “Bizden olmayan hiçbir kıymet ifade etmez(!)” mantığı hakim olur. Meseleyi  Cumartesi günü oynanan Akhisarspor maçına getireceğim. Bir şekilde 1-0 mağlubiyetten sonra takım maçı 2-1 aldı. Maçı da alınca yapılan hatalar, eksikler, yanlışlar hepsi gürültüye gider. Gözler kör olur. E profesyonellik dedik ya. Yani bizim iş karşıya geçti gerisi önemli değil. 

Fakat biz bu sahalarda bırakın yendiğimiz takımı, oyuncularını yenildiğimiz takımları ve onların başarılı oyuncularını dahi alkışlandığını biliriz. Böyle idi bizim mantığımızda spor, futbol veya atletizm.  Adam sizi geçer fakat gider onu kutlarsınız. Konuyu getirip Trabzon’un öz evladı bu takımın alt yapısından yetişmiş bu takımın formasını ıslatmış olan fakat bu gün Trabzonspor karşısında rakip takımda kendi takımının, ekmek yediği teknenin renkleri için mücadele eden bir oyuncumuz vardı. Zeki YAVRU, canını dişine takmış adeta bir cengâver gibi sahada mücadele ediyor. Kime karşı? Sırtında (61) nolu forması ile Trabzonspor’a karşı. Profesyonel lisansla top oynuyor. Yani giydiği formanın, ekmek yediği takımın hakkını ödemeye çalışıyor.

Bizim seyircilerimizin bir kısmı da ona küfür edip galiz sözler sarf ediyor. Ayıp, yazık, hiç yakışmadı. Zeki Akhisarspor’un en çalışkan en başarılı futbolcusu. Bana göre Zeki’ye bu denli galiz sözler sarf edeceğiniz yerde bu çocuğu bu formadan, bu takımdan koparıp yerine aldığınız adamın bunu yedeği kalitesinde olmadığını gördüğünüzde onu Trabzon’dan söküp atanlara, yöneticilere ve onu istemeyen teknik heyete küfür edip hakaret etmeniz gerekirdi. Yanlış yaptınız. O çocuk tam bir Trabzonlu karakteri ile giydiği formanın hakkını vermeye çalışırken sırtında (61) no lu forma ile halen aklının Trabzon’da olduğunu da kavrayamadınız.

Yazıklar olsun böyle Trabzonluluğa, böyle futbol anlayışına, böyle sportmenliğe. Bravo Zeki, aferin sana takımın on kez küme düşse senin kaliten ve kişiliğin her zaman süper ligdedir unutma. Ne yapsa idi yani oynadığı takım forması altında kendi kalesine gol mü atsa idi? Peki gelelim bizim Yusuf YAZICI’ya yapılanlara. Biz alt yapıdan takıma oyuncu kazandırılması için bin türlü çaba sarf edelim sizin dün Yusuf’a yaptıklarınız bakın. Yahu dün bu takımı Yusuf sırtında taşıdı. Çocuk hiç mi yorulmayacak, bu çocuk robotmudur?

Makine olsa ki keşke olsa bunca koşturmaya karşı yıpranır. Kaldı ki bir de bu denli anlayışsızlara karşı psikolojik olarak direniyor. Vallahi bu direnişin tahribatı rakibin tekmesinden daha ağır gelir futbolcuya olmadı bu kadar da nankörlük olmaz.  İşte Trabzon’un futbol anlayışı ve kalitesi nerelere kimlerin eline kaldı artık izan ve insaf sahibi arkadaşların taktirine sunarım. Takım galip geldi ama sporculuk kaybetti.