Son günlerde bu denli bir sual ile sık sık karşı karşıya kalıyoruz. Bu soru cümlesinin gerçek ifadesi, “Bilmediğini bilmek istemek.” anlamı taşır gibi gözükse de, altın da yatan mana “Oraya niye gittin.” ifadesidir.

Yani, eleştirel bir ifade. Bu soruya benzer bir ifade de daha önceleri mavi vatan ifadesi ile önemi belirtilmeye çalışılan Akdeniz petrol ve doğalgaz aramalarına ithafen hükümete karşı yöneltilen “Akdeniz’de herkes var ama Türkiye nerede?” şeklinde deki soru cümlesi de buna benzer anlam taşıyor. Fakat bir bakıyorsunuz ki soru da tenakuz var. Esasen Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm gücü ile orada ama soruyu soranın gayesi bağcı dövmek veya dış politikadan bihaber olmaktır.

Şimdi, yukarıda ki soruda da aynı sehiv yani vurdumduymazlık ifadesi yatmaktadır.

“Suriye’de bizim ne işimiz var(!)” Bu soru daha önce Irak için de soruldu. “Irak’ta ne işiniz var, yabancı devlet toprağı, işgalci misiniz?” Peki Akdeniz’de, Suriye’de olmayalım da eskilerde 2 km uzağımızdaki Meis adasını Yunan’a bıraktığımız gibi Akdeniz kıyılarımızı ve Suriye deki Türkiye menfaatlerini İsrail’e mi bıraksa idik?

Demek ki buralarda işimiz varmış, hem de çok. Bu tarz yabancı devletlerin savcılığını yapar tarzda sorgulamadır. Peki ben de size şimdi soruyorum; “Fransa’nın, ABD’nin, İngiltere’nin, Rusya’nın vs orada ne işi var?” konuyu biraz daha açalım “Yaklaşık beş milyon Suriyelinin Türkiye’de ne işi var” değil mi? Bu soruya da iki taraftan bakalım.

Sırtımıza yüklenen son yılların kamburu, ülkemize göçtürülen beş milyon Suriyeli, Iraklı ve Afganlıların yüzünden değil mi? Peki bu insanlar ülkelerinde iyi kötü geçinip giderken bugüne kadar böyle bir göç yok iken “Bunların Türkiye’de ne işi var?”

Demek bir zorları var ki kalkmış gelmişler. E şimdi bu soruyu sorana sormak gerekir. Herkes oralarda bir şeylerin peşinde iken sen oralarda olmaz isen bu göç dalgasının doğurduğu sebepleri nasıl engellersin? Dahası var.

Orada bir oluşum yaratılmak isteniyor ve bu oluşum ateist (Marksist-Leninist) bir Kürt devleti veya bir İsrail genişlemesi niyeti ise?

Öyle değil mi? Bu niyetleri bizim köydeki “Deli Mehmet” biliyor da siz mi bilmiyorsunuz? Eğer biliyorsanız da bu soruyu halâ sormaya devam ediyorsanız, ya bu devlete ihanet ediyorsunuz veya başkaları adına konuşuyorsunuz. Yok bilmiyorsanız o zaman öğrenin de gelin. Sorduğunuz soruların bu meseleye bir desteği, bir yön verisi olsun. Boşu boşuna borazana üflemeyin. Ha, sırası gelmişken bir de TV’lere çıkıp şehitler üzerinden istismara girmeyin.

Yok şurada şu kadar şehit verdik yok bilmem bunlara yazıktır vs. Bırakın bu demagojik tabirleri. Şehidi olmayan vatan vatan değildir. Ha, elbette ateş düştüğü yeri yakar amma o zaman Çanakkale’de verdiğimiz 250.000 şehidin kemiklerini sızlatırsınız. Sanki boşuna ölmüşler gibi. Elbette mesele derin konular. Konuyu şöyle bağlayalım. Etrafını emniyete alamayan devletin eninde sonunda toprakları ve bekası tehlike altındadır.

Siz 10 veya 20 yıl sonra gelmesi kuvvetle muhtemel burnunuzun ucundaki tehlikeyi “Bana ne, orada ne işim var?” der de geçiştirirsen sonra, gelip elinden ekmeğini, karnından yemeğini yataktan da eşini alıp giderler. Ege adalarının nasıl verildiği ve akıbetini de hatırlayın.