İnsanların, yaşamın gerçek amacından uzaklaşmaları, manevi değerlerini de kaybetmeleri demektir.

Dünyayı yaşayabilecek tek yer olarak gören, hem kendilerinin hem de diğer insanların ölümle birlikte yok olacaklarını zanneden kişilerin manevi yönlerinin gelişmiş olması tabii beklenemez.

Dünyada, yaptıkları iyilikler ve kötülükler ile denendiklerini, bunların ölüm sonrası hayatta karşılarına getirileceğini düşünmeyen kişilerin insani yönlerinin gelişmesi mümkün değildir.

Böyle çarpık bir hayat felsefesine sahip insanların oluşturdukları toplumların da manevi yönden büyük bir boşluk içinde olması kaçınılmazdır.

İnsanlara genel bakıldığında, toplumu oluşturan bu insanlar, dünyada kendileri için mümkün olduğunca çıkar sağlamaya, kendi istek ve tutkularını tatmin etmeye kısa bir hayat süresini sorumsuzca geçirmeye çalışırlar. Ahlaki yönden bir güzellik elde etme konusunda ise gayretleri olmaz.

İnsanların neden gayretleri olmaz, çünkü bunun kendileri için bir çıkar sağlamayacağını düşünürler. Bunun yanı sıra toplumda yardımsever, şefkatli, merhametli, hoşgörülü ve vicdanlı insanları kendi çarpık bakış açıları ile “saf” kişiler olarak değerlendirirler. Bu tip insanların yaşam felsefeleri kuvvetli olanın zayıf olanı ezmesi, güçlü olanın hiç kimsenin hakkını gözetmeden insanlara arzuladığı şekilde zulüm etmesi üzerine kurulmuştur.

Allah (c.c.) Kuran'da mahkeme-i Kübra'ya (büyük mahkemeye) hesap gününe inanmayan insanların günah konusunda da sınır tanımayacaklarına dikkat çekmiştir.

Dini ahlakını uzak yaşayan bu insanlar hayatları boyunca hep daha çok şey elde etme hırsı içinde olurlar.

Enteresandır, çevrelerindeki insanlara da bu yönde telkinde bulunur, onları da Allah(c.c.)’ın sınırlarını (haşa) tanımadan yaşamaya teşvik ederler.

İşte içinde yaşadığımız dönem, din ahlakını tamamen terk etmiş ve çevrelerini de böyle karanlık bir yola çekmek isteyen insanların çoğunlukta olduğu bir zamandayız. Bundan dolayı günaha sınır tanımama, saldırganlık, manevi çöküntü, ahlaki değerlerin yitirilmesi bir ayette geçen ifade ile “çirkin hırsızlıkların” yaygınlaşması, uyuşturucu ve diğer ahlaksızlıkların kısaca her türlü ahlaksızlığın teşvik edildiği, yukarıda da belirttiğim gibi bir dönemde yaşıyoruz.

***

Not: Sel felaketinde şehit olan tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diler, Allah(c.c.)’tan bir daha böyle felaketlerle bizleri imtihan etmemesini niyaz ederim.

Sınır boylarımızda şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilerim. Selam olsun onlara…

Temizlik, maske ve mesafe kurallarına lütfen dikkat edelim. Vakalar günden güne artmaktadır.