Başta Sayın Başkan olarak. Birbirini yermemiz, yerden yere vurmamız, ağır sözlerle suçlamamız, karşımızdaki başka mahfillerin yapamadığını, bize, biz yapıyoruz. Yazıktır, günahtır, Bordo-Mavi kulübe. Kendinize geliniz.

Trabzonspor’a, hizmet aşkı ile dolu olmalıyız. Nedir, mahkemelere sevke, dayanan suçlar, suçlamalar. Başkan Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu, suç olsa bile, « Ben sanmamaktayım, » biraz sakin ve şuurlu hareketle, olayları süzmesi ve karar ittihaz etmesi şarttır. Çünkü o Trabzonspor'umun Başkanıdır. Türkiye genelinde, futbolun içinde, kim varsa, her türlü ithama maalesef uğramaktadır.

Bizim, kavgalı olduğumuz birçok kişi ve kulüpler vardır. Bilhassa Fenerbahçe kulübü bizdeki iç çekişmelere, ellerini ovuşturarak iç hesaplaşmayı izliyorlar.

Tabii ki bu içteki hesaplaşmalar. Trabzonspor’a büyük zarar veriyor. Herkese aklını başına alıp, tekrar düşünmesi sportif alanda dostumuz olmadığının, bilincine sahip olması, olayımızın en büyük kazancı olacaktır. Sayın, Osman Diyadin’in, Başkan İbrahim Hacıosman için yazdığı iki yazıyı da okudum, kelimesi kelimesine, Osmancığıma iştirak ediyorum. Ne isteniyor açık seçik anlatan yok. Tabii ki Sayın Faruk Özak için söylediğine de inanmamız mümkün değildir. Ayıplamaktan başka...

Başkan Sadri Şener’e, mahkeme kapıları açılması da ayrı bir utanç tablomuzdur. Hakikaten "kol kırılır, yen içinde kalır" Atasözü bize çok şeyler, anlatması gerekir. Dostumuz yok olduğunu, artık idrak etmemizin zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir... Adamlar, Başkanlarını, hapisten kurtarmak için, çırpınırken, biz ne yapıyoruz.