Bu ülkede din neden gençler karşısında hak ettiği değeri görmüyor biliyor musunuz?

Çünkü İslam’ın onlara dayatıldığını düşünüyorlar. Okulda, işte, sokakta o kadar çok gözünün içine sokar gibi dayanılıyor ki bunu bir zorlama olarak kabul ediyorlar.

Hâlbuki al dört kutsal kitabı koy önüne oku de.

İlk emri ilk şartını yerine getirir gibi oku. İşte o zaman gençler bir seçme hakkı olduğuna inanır ve kendi rızasıyla gerçeği görür.

İşte o zaman ikna edilmiş değil, inanmış bir jenerasyonu ortaya koyarız.

Biz hak dinine değil siyasallaştırılmış bir dine iteleniyoruz. Bir siyasi parti tutar gibi ötekileştiriyoruz. Cuma namazını kılanı safi Müslüman ilan ediyoruz. Oruç tutanı tutmayandan ayırt ediyoruz. Ama İslam bu değildir.

İslam her şeyden önce yaratılanı yaratandan ötürü sevmektir. Sevgisiz ve inançsız bir nesil kayıp gidiyor ellerinizden. Kör değiliz ama şeytanın dilsiz günahkârları gibi susuyoruz.

Bütün dünyadaki dinleri incelediğimizde tek bir ortak noktaları vardır o da inançtır. Peki bir inancı saf kılan ve bağ kurmanızı sağlayan nedir? Bu öğretidir. Bu öğretiyi inandırıcı kılan yolu göstermezsen ortaya ikna edilmiş demiri olmayan, tuğlası eksik, betonu yarım yamalak, her an yıkılası bir kültür çıkar.

Bu yüzden size şunu hatırlatmak isterim. Herkes Allah’ın kulu değildir. Herkes Allah’ın mahlûkudur. Bu dünyada nefsine yenilene, kibrine yenik düşene, egosuna secde edene mahlûk denir. Yaradana kul olmak önce kendine dik durmak ile başlar. İnsan ne zaman ki kendi yanlışına, hatalarına, günahlarına karşı dik durur, işte o zaman sadece Rab ile bütünleşir ve kul olur.