Övgü veya ödül beklemeden, başkaları için cömertlik, düşünme veya ilgi gösterme eylemleriyle örtüştürülen bir davranış türü olarak tanımlanmaktadır nezaket. Nezaket kuralları insan ilişkilerini ve iletişimini daha güzel hale getirir ve kuvvetlendirir. Aile içinde başlayan iletişim, paylaşım ve davranış biçimleri çocuk doğduğu andan itibaren onun kişiliğine işleyen birey olması yolunda onu şekillendiren en önemli unsurdur. Teşekkür etmeyi, lütfen demeyi öğrenen incelikle gülümseyerek paylaşmayı içselleştiren çocuk bir birey olarak yaşama katıldığında daha özgüvenli, barışçıl ve mutlu bir insan olur. Çözülmesi zor meselelerin dahi sağ duyu ve empati ile üstesinden gelir.  Sevgili okur düşününce karşımızdakine ismi ile ya da sahip olduğu unvan ile seslenmek, biri geldiğinde ayağa kalmak, gülümseyerek selam vermek, birini dinlerken can kulağı ile dinlemek göz teması kurmak, bize hizmet sunan bir çalışana ya da bir arkadaşımıza emeğinden dolayı samimi bir şekilde teşekkür etmek kolay ve hayatı incelikli kılan güzel davranışlardır. Nezaketsizlik kin, nefret, saygısızlık, çatışma ve gerginlik ortamı yaratır. Aşımızda lezzet, ağzımızda tat bırakmaz. Saygı çerçevesinde sıralayacağım başlıca basit davranışlara birkaç örnek verelim. Tiyatro, sinema, konser, toplantı gibi ortamlarda telefonumuzun çalma ihtimaline karşı telefonumuzu sessize almak; çok acil ve önemli değilse telefon görüşmesi yapmamak, kronikleşen geç kalma alışkanlığımızı törpülemek ve başkalarının zamanını boşa harcamamak, asansörde, yolda, iş yerinde insanlarla selamlaşmak, markette, pazarda, yolda ihtiyacı olan insanların işlerini kolaylaştırmak yapılması gereken es geçemeyeceğimiz basit göremeyeceğimiz önemli ayrıntılardır. Bir insan bu temel davranışları hayatın mihenk taşı yapıp uygulamıyorsa çok güzel okullarda okumak çok iyi yerlere gelmek bir şey ifade etmez. Ertelediğimiz ziyaretler, geciktirdiğimiz hâl hatır telefonları, ihmal ettiğimiz insanlar, yarım bıraktığımız işler yaşamımızı donuklaştırdığımız yanlarımızdır.

Çocuğu zorlamadan kazandırılan nezaket kuralları, çocuklukta ve yetişkinlikte kişinin toplum yaşamındaki yerini daha özel hale getirir ve birey toplum tarafından onay görür. Onay gören çocuk ya da yetişkinde aidiyet ve özgüven duygusu gelişir. Toplum hayatında insan ilişkileri önemli bir yer tutar. Nezaketi, inceliği, yaşamın bir gereği haline getiren; önce kendisine sonra da karşısındakine saygılı olmasını bilen insanların, ihtiyaçlarını daha kolay temin edecekleri ve daha mutlu olacakları açıktır. Kimi zaman bir teşekkür, kimi zaman bir çiçek, çözülmesi zor birçok meselenin üstesinden gelebilir. Unutmayın ki her şey incelikten insan kabalıktan kırılır!

Son olarak kadim kültürümüz ve geçmişimizden birkaç örnek paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum Eskiden evlerin ahşap iki kanatlı kapılarında sağ ve solda olmak üzere iki tokmak bulunurmuş. Birinin sesi daha tok ve boyutları büyük diğeri ise küçük ve daha naif ses çıkaran. Gelen erkek bir misafirse kalın olan halkayı gelen ev ahalisinden biri ya da komşu kadınlarsa ince tokmağı çalarmış. Sesin tonuna tınısına göre içerden birileri geleni karşılarlarmış. Pencerenin önünde sarı çiçek varsa o evde hasta var sokaktan mahalleden geçerken dikkat et gürültü etme anlamına geliyormuş. Pencerenin önünde kırmızı çiçek varsa o evde genç kız var konuşmalarına ses tonuna dikkat et uyarısı taşırmış. Misafirlere yapılan kahve ikramının yanında suyun koyulma sebebi ise; misafir tok ise kahveyi alır; aç ise suyu içermiş. Bu duruma göre ya yemek için sofra hazırlanır ya da meyve ikramı yapılırmış. Değişen dünya ve teknolojinin yaşamımızı bunca sarması karşısında elbette bu değişimlere ayak uydurmalıyız. Ama insancıllığımızdan, merhametimizden, nezaketimiz ve kültürümüzün inceliklerinden saygıdan, adaptan, uzaklaşmak pahasına olmamalı bu evrilip değişmelerimiz. İyi hafta sonları dilerim efendim.