Bence özgürlük kuralsızlık demek değildir. Bir ülkede kuralsızlık başladı mı nerede duracağını kimse kestiremez. Öyle bir yere gelinir ki o grubu veya o toplumu disipline edemezsiniz.

Resmi  veya özel kurumlara kıyafet serbestliği getirildi. Bu yaklaşım tamamen siyasal amaçlıydı. Birkaç oy almak için toplumsal disiplini ve kuralları ayaklar altına almaktı. Alındı da.

Geçen gün emekli bir öğretmen arkadaştan dinledim. Eski çalıştığı okuluna gitmiş ve gördüklerine şaşıp kalmış. Haklıydı. Çünkü  o, öğretmenlerin uyacakları kıyafet yönetmeliğine göre mesleğini icra etmişti. Ütülü takım elbise ya da spor giysi giyer, günlük tıraşını olur ve okuluna öyle giderdi. Bu yaklaşımını tam 41 yıl sürdürdü.

Haklıydı meslektaşım. Çünkü öğretmenin atölyede çalışan bir insandan, tezgahının başında sebze satan manavdan, sokaklarda aylak aylak dolaşan işsizlerden ayırıcı özelliği olmalıydı. Çünkü o bir meslek adamıydı. Tıpkı bir subay, polis gibi. Öğretmeni diğer meslek insanlarından ayırıcı sosyal bir özelliği olmalıydı. Oturuşu - kalkışı, davranışı ile örnek olmak zorundaydı.

Öğretmen okullarında öğretmen adaylarına, “Siz okulunuzdan 18 yaşında mezun olabilirsiniz. Ama siz gittiğiniz köyde en az 40 yaşındaki bir insanın olgunluğunda hareket etmek zorundasınız” telkininde bulunulurdu. 18 yaşındaki genç öğretmenin köyün kahvesinde, camisinde, köy ihtiyar heyetinde hep saygın olurlardı. Çünkü giyimi kuşamı, kültürü ve davranışı ile örnek insandı ve o Cumhuriyet öğretmeniydi.

Kıyafet serbestliği üniversitelerde normal karşılanabilir ve karşılanmalıdır da. Ama bunu ilkokula kadar indirirseniz durulacak yeri belirleyemezsiniz. Öyle de oldu.

Öğretmenler odasında yalnız gözleri görünen kara çarşaflı, başı örtülü, mini etekli, dekoltesi normalin üstünde olan, daracık pantolonlu şalvar gibi pantolonlu öğretmen bayanlar görmek mümkün.

Şalvar, kot pantolon, diz vermiş kumaş pantolon giyen erkek öğretmenler de görebilirsiniz. Üç-dört gün tıraş olmamış, sakal bırakmış meslektaşım sınıfa giriyor ve uyarılmıyor.

Boğazlı, balıkçı yaka kazak giyen, gömleklerinin yakaları açık, olan erkek öğretmenler, öğretmenler odasını doldurmuşlar. Yöneticilerin de öğretmenlerden farkı yok. Kısaca sanki sokakta dolaşan insanlar gelmiş öğretmenler odasınının müdavimi olmuşlar.

Şu iyi bilinmelidir. Öğretmen, tahta başında, yalnız alan bilgisini eksiksiz uygulayan insan değildir.  Elbette ki alan bilgisi öğretmene “Bilgili öğretmen, bilgisiz öğretmen” damgasını vurur. Ama bir öğretmen için alan bilgisi yeterli değildir. Yukarıda da belirttiğim gibi öğretmen bir meslek insanıdır. O mesleğin gereklerini yerine getirmek zorundadır. Bu amaç da öğretmeni bakımlı olmaya zorlar. Çünkü öğrenci öğretmenini örnek alan insandır.

Bakanlık yetkilileri bizim bu uyarımızı dikkate almalıdırlar. Kılık kıyafet yönetmeliğini yeniden düzenlemelidirler. Gerek öğretmene, gerekse öğrenciye standart bir giysi zorunluluğunu getirmelidirler.

Öğretmen arkadaşımın evinde, sokakta kısaca okul dışındaki giysisinde elbette ki özgür olmalıdır. Ama okul bir eğitim ve öğretim kurumudur. Burada öğretmen , örnek insan olmak zorundadır.

Düzeltilmezse öğretmen öğrencinin gözünde bir palyaço olur ki bu, kutsal mesleği zedeler.