Önümüzde bir yerel seçim var. Ancak ülke yazgısını büyük oranda etkileyecek bir yerel seçim. Siyasi partilerin, adayların yerel düzeydeki çalışma ve vaatleri -söz verme- kuşkusuz çok önemli. Gelecek genel seçimlere ya da olası bir erken seçime de büyük ölçüde etki edebilecek bir seçimden söz etmekteyiz. Böyle geniş açıdan bakınca bir genel seçim havası ülkeyi sarmış denilebilir.

     Sistemin iki “büyük” partisi ve bunların çevresinde olası gelişmelerden yararlanıp sıyrılmaya/merkeze yaklaşmaya çalışan diğer partiler. Elbette bağımsız aday ve sistem sarmalını delmeye, yırtmaya çalışan kimi partileri de seçim sürecinde görmeli, yok saymamalı. Yaygın ve egemen medya iktidar bileşenleriyle ana muhalefet CHP’yi ön planda tutarak, kimi diğer muhalif partileri de az da olsa sistem içi siyasi hesaplaşmayı kamuoyu yoklamalarıyla, haber ve yorumlarıyla sunmakta. Ne yazık ki seçmenin/halkın iradesi bu alana sıkıştırılarak kamucu, halkçı, paylaşımcı, eşitlikçi ve adaletli yönetim seçenekleri yok sayılmakta. Rantçı -getirim- belediyeciliği engelleyip yok eden, mahkûm eden seçenekleri ve partileri görmezden gelen anlayış desteklenmekte, el üstünde tutulmakta, yaygın medyaca.

       *Bu çevrelemenin, bu sarmalın içinde ehveni şer -kötünün iyisi- telkini baskın çıkmakta, halk seçeneksizliğe itilmekte.

      *Merkez partilerin ve sistem dışı seçenekleri ve izlemleri -program- olmayan diğer partilerin/adayların varlığı ve “gücü”, kötünün iyisine zorlamadı mı seçmeni, halkı?

      *Bu ülkenin nitelikli siyasi güçleri her seçim öncesinde/sırasında tu kaka edilerek siyasi ve ideolojik düşüncelerine aykırı davranmaya zorlanmadı mı?

      *Kendi özgün, kamucu/halkçı -özellikle yerel yönetimlerde- izlemleri yerine sistemin “büyük” partilerinden birine oy vermeye zorlanmadılar mı?

     *“Bize oy vermezseniz şuna(!) hizmet edersiniz.” suçlamasıyla siyasi kimliğimizi/varlığımızı küçümseyip hakaret etmediler mi?

      Yine aynı durum ve benzer sözler yeniden ısıtılmakta.

    (………..)

       *Ekonomik izlemleri ayrı olmayan partilerin yarışı!

        *Cumhuriyetin oluşturduğu/yarattığı Kamu İktisadi Kuruluşlarını tasfiye edip özelleştiren/satan anlayış!

        *Kamu değerlerini rant -getirim- uğruna satmak, yakınlarına peşkeş çekmek, kişisel servetine katmak! (Mal varlıklarını açıklamak istemeyen, eksik açıklayan, hile ve “hülle” yapan; yargıdan, devletten ve özellikle kamudan/halktan kaçıran, saklayan arsız ve yüzsüzler…)

         *Yerel yönetim birimlerini belediyelere bağlı şirketlere dönüştürmek getirim kapısıdır! Bu nedenle yerel yönetimler halkçılık ilkesi ile kamuya hizmet anlayışına/aracına öncelikle ve ivedilikle dönüştürülmelidir!

        Bu seçim AKP ve bileşenleriyle, bunlara karşı olduklarını vurgulayan ancak yeni bir seçenek/izlem yaratamayanların, Batıcı anlayışların/ABD ve AB’nin de bir sınavı olacaktır. Dolayısıyla halkçı seçeneğin önemi bir kez daha kanıtlanmış ve bundan yana olanların güç merkezi ve geleceğe yön/biçim veren odak yanı güçlenerek ortaya çıkmalıdır çıkacaktır.

       Bizi bu saptamalara yönelten Cumhuriyet Devrimi’nin sürüklendiği/getirildiği çıkmazdır. Tehlikenin varlığını ve büyüklüğünü görmek öncelik taşır. Ancak yanı başında güncel çözüm üretilemez/formüle edilemezse sanal ve yapay “çözümler”, “ara çözümler” ortaya sürülür ve sadece görünüm değişikliği ile devran devam eder. Bu nedenle bilinmelidir ki Atatürk Cumhuriyeti’nin bağımsız, halkçı, kamucu, devletçi, aydınlanmacı, devrimci, laik yanı/yapısı “değişim”-“dönüşüm” safsatasıyla/halk aldatmacasıyla olmadığı denli tehlikede ve tehdit altındadır!

       Dış tehditler daha önce açıklandığı, birçok kez yinelendiği üzere ABD/NATO ve AB merkezlidir. Bu ülkemizi çevreleyen oldukça yoğun bir silahlı tehdittir de! Çünkü PKK, Hizbullah, DEAŞ/İŞİD örgütleri yasal düzlemde partiler kurup meclis çatısı altına dahi girebilmişlerdir. Öte yandan Devrim ile tarihsel hesapları olan tarikatçı/cemaatçi, dinci ve orta çağcı yapılanmalar AKP iktidarlarınca kollandı, desteklendi, ödüllendirildi ve oldukça palazlandı. Çoğunlukla iktidarın/hükümetin/devletin çatısı altında ya da desteğiyle bütünleşen bu “güruh” Cumhuriyetle hesaplaşma aşamasına gelindiğini düşünmekte.

        Bütün bunların yanında Batı’dan -ABD, NATO, AB- rol kapmaya, destek almaya çalışan, yazgısını onlarla bütünleyen genel bir muhalif anlayışın/siyasetin, topluma sahte umuttan başka bir şey veremeyeceği olgularla görülmekte! Bu yargımızın dayanağı bütünüyle “sistemin sağlığına” ilişkin yapılan gizli-açık “görüşme”, “ittifak”, “çözüm” (yurt içi ve yurt dışı) arayışlarıdır.

     (………..)

        Sistem içi sataşma ve söz yarışı, halk avcılığı atışması ve her tür çirkin ve adaptan yoksun söylemleri, bunların ve sistemin oluşturduğu pislikleri, kolaya kaçıp konu malzemesi yapmadığımı/seçmediğimi beni tanıyanlar, yazılarımı okuyanlar bilecektir. O nedenle “tıklanma”- “beğenilme”, “hoş karşılanma” kaygısı taşımadığım da bilinmelidir.

        Şunu da eklemeliyim; değişik görünümleriyle karşımıza çıkıp sistemin “as” ve “has” elemanı olma amacını pek de gizlemeyen bugünkü iktidar yedekleri kuşkusuz eleştiriden paylarını alacaklardır; ta ki Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in temel ideolojik/siyasi yapısını oluşturan halkçı/kamucu, devletçi, ulusalcı, laik ve devrimci bayrağını ve izlemini öne çıkarma becerisini gösterene dek!

       Bu nedenle;

          *Rant -getirim- belediyeciliğine, gerici, bölücü ve Emperyalist işbirlikçilerine oy verilmemeli!

           *Yerel belediyelerde halkçı/kamucu, yurtsever adaylar desteklenmeli!

           *İl, ilçe, yöre koşulları dikkate alınarak getirim belediyeciliğine karşı olduğunu güven verecek tavrı ve izlemiyle halka sunan adaylara oy verilmeli!

           *İlgili belediyelerde eğitim için burs, yemek ve barınma -konukevi, yurt, spor merkezi- gibi sosyal donatılarla destek sözünde bulunan adaylara oy verilmeli!

           *Kültür-Sanat merkezleri kurarak özellikle öğrenci gençliğin ve halkın aydınlanmasına katkı verecek adaylara sıcak yaklaşılmalı, açık destek verilmeli!

            *Yine ve özellikle karşılık beklemeden Vatansever, Kemalist, Sosyalist adaylar güç birliği bağlamında desteklenmeli!

                                                                     19 Mart 2024 /Trabzon

                                                             -Yarınlar Güzel Olacak-