Borç konusu ciddi bir konu. Türkiye yıllardır İMF kapılarında süründü. Yıllarca “Gitti Cotarelli geldi Kahkonen” haberleriyle yattık kalktık.

Türkiye’de doların suni olarak yükselmesini ganimet bilip tekrar bizleri İMF kapılarına bağlayacak bir anlayış, iktidar olmak için savaşıyor. Beş benzemezin "azm-i hamam" ederek bu yolda Batı’nın “borç ver bağla, sonra amansız ağla” şiarını bu millete kurtuluş reçetesi olarak sunduklarını görüyoruz.

Kara mollaların bu hallerini ince ince gördükçe aklıma hocanın fıkrası düştü...

Nasrettin Hoca pazarda zeytin satıyormuş...

İki üç sokak ileride oturan yarı buçuk tanıdığı bir kadın gelmiş.

Kadın: - Zeytinin iyi mi?

Hoca: - Tadına bak.

Kadın: - Ben orucum.

Hoca: - Madem oruçlusun zeytini al git parasını sonra ver.

Hocanın birdenbire aklına düşmüş; Ramazanlık değilmiş çünkü...

Hoca: - Tuttuğun oruç ne orucu ki?

Kadın: - Üç sene önceden borcum vardı da onları tutuyorum.

Hoca tam zeytinleri veriyormuş vazgeçmiş...

Kadın: - Biraz önce al git dedin ne oldu da vazgeçtin Hoca?

Hoca: - Get anam get... Allah’a olan borcunu üç senede veriyorsan bizim borcu ne zaman getirirsin kim bilir.

Yani umudunu Batı’nın borcuna bağlayan muhalefet, iktidara gelince IMF’den acil borç para talep edecekmiş.

Tabii IMF’nin borç verip yeniden tutsaklaştıracak bu yolunu açacak bu insanlara para baronları sıcak bakabilir. Yahut önden "vereceğim" deyip sonradan Nasrettin Hoca gibi de yapabilir.

Demek ki memleketin istikbalini muallâkta bırakamayız. Hele kıblesini sorgusuzca Batı şefaatine bağlayanlara belli kırgınlıkları kinleştirerek yol veremeyiz. Aklıselimle devam etmek durumundayız.

Tek parça bir Türkiye için...

Elde edilen kazanımları muhafaza etmek için...

Milli silahlanmayı sürdürmek için...

Sağlıktaki iyileştirmeleri kaybetmemek için...

Daha nice "içinler için" karanlığa taş atamayız.

Yanlışlar elbette vardır. Tamiri de mümkündür.

Meçhulle değil mezunla olur bu işler.

Kendi arabasını yapmaya azmetmiş, kendi tankını piyasaya sürmüş, kendi uçağını uçurmak için hazırlığını yapmış inkılâpçı bir icrayı icraya vermek bu millete kazandırmaz.

Hele milli renklerle bezenmiş böylesine büyük kıyamı kırana uğratmak memlekete sevgi besleyenlerin tutacağı yol olamaz. Olmamalıdırlar da...