Yıldız olacaklar nasıl kaçırılır, yıldız eskileri neden alınır?
Trabzonspor’u gerçek anlamda başarıya götüren sistem, kendi özgün kaynaklarını kullanmasıydı. Yabancıya pek itibar edilmiyordu Türkiye genelinde genç oyuncu taramasını en iyi yapan kulüplerden biri olarak birçok isim kadrosuna kattı ve görkemli şampiyonluk destanlarına yenilerini ekledi. Her genç yıldız adayının da ilk tercihi de Trabzonspor oldu…Bu muhteşem günlerin hiç bitmeyeceği düşünülüyordu ama futbol endüstriyel hale gelmişti. Bir yandan da tüketim toplumu körükleniyordu. Bunun sonucu olarak adeta sınırlar kaldırıldı. Türkiye bir yabancı cenneti haline getirilerken, bundan en çok etkilenen kulüplerin başında Trabzonspor geldi.

Acı olan şu ki, menajer ya da dost tavsiyeleriyle alınan birçok futbolcuda inanılmaz darbeler yedi Bordo-Mavililer… Bir yandan ekonomisi yerle bir edildi, diğer yandan prestiji örselendi, kurumsal açıdan dibe çöktü ve sonuçsal yeterliliği hep tartışılır, hatta mahkum edilir bir noktaya evrildi. Tüm bu olumsuzluklara karşın yine de bazen doğru araştırmalar, yabancı transferinde olumlu sonuçlar da verdi. Ama bunlar bir elin parmaklarını geçmedi. Kadrosuna kattığı 120’nin üzerindeki yabancıdan alkışa değer olanların sayısı gerçekten çok azdı. Buna rağmen yönetenler hiç ders çıkarmadı yaşananlardır. Özellikle son 11 yıldır gelen yönetimlerin bir öncekini aynen uygulamasıyla sonuç alınacağı düşünüldü. Tam bir fiyasko ile karşı karşıya kalındı.

YUSUF ŞİMŞEK AĞIRDI, GİORGİ KİNKLADZE BİR MAÇTA KÖTÜ OYNAMIŞTI
Bir Trabzonsporlu olarak bu noktada özellikle yaptığım sayısız genç oyuncu tespitlerden birkaç tane gerçekleşmeyen genç transferiyle ilgili bilgi aktarmak istiyorum. 1990’lı yıllarda Denizlispor 2’nci ligde oynarken, oyuna 75’nci dakikada giren ve henüz 18 yaşında olan Yusuf Şimşek’i görünce ismini Teknik Danışmanı Ahmet Suat Özyazıcı’yıa vermiştim. O da İzleme Komitesi’nden bir kişiyi görevlendirmiş ve gelen rapor, “Teknik ama ağır” şeklindeydi. Trabzonspor’un aradığı niteliklerde görülmedi ama o oyuncuyu bir yıl sonra Fenerbahçe rekor ücretle transfer etti ve uzun yıllar da Türk futbolunun zirvesinde kaldı. İsmi Yusuf Şimşek’ti.

ELJERO ELİO’YA İZLERKEN ARNAUTOVİÇ DİKKATLERİNİ BİLE ÇEKMEDİ
Sadri Şener başkanlığı döneminde Trabzonspor sol kanat arıyordu. Twente’de Eljero Elia’yı bulmuşlardı. Fakat Elia çok pahalıydı. Avusturya-Türkiye A Milli maçı vardı. İzlerken Arnautoviç diye bir oyuncu görmüştüm. Sol kanat, sağ kanat ve santrafor oynuyordu. Yani forvetin her bölgesinde vardı. 1.90’ı aşan boyuna rağmen ayaklarına çok hakim, hızı da iyiye yakındı. Durumunu araştırınca onun da Twente’de oynadığını ve sezon sonunda da sözleşmesinin bittiğini gördüm. Yaşı da henüz 19’du. Ancak ‘Elia da, Elia’ diye tutturan Trabzonsporlular bu oyuncuyu görmemişti.

Arnautoviç, ara transferde kulübüyle sözleşme yenilemiş ve ardından da fiyatı katlanmıştı. Bu süreçte Özkan Sümer, ismini yönetime vererek sezon sonuna alınmasını istemişti. Ama Atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Çünkü Arnautoviç’de geç kalınmış, İnter bu oyuncuyu renklerine bağlamıştı. Sezon başında ağır sakatlık geçirdiği için oynama şansını kaçırmış, sonra Wolfsburg’un yolunu tuttu, ardından Premier Ligde at koşturmaya başlamış ve uzun yıllardır burada boy göstermeye devam ediyor.

DREAN MARTİNS VE JAKSON MARTİNEZ’İN FARKINA BİLE VARMADILAR
Sonra bir gün Türkiye- Belçika Milli maçını izliyorum. İkinci yarıda oyuna Martins diye bir oyuncu girmiş, bizim sağ kanadı felç etmişti. Hemen bu oyuncunun durumunu araştırmıştım. Hollanda’nın Ultrecht takımında oynuyor, henüz 21 yaşında ve değeri de 2 milyon Euro civarında seyrediyor. O sezon 17 gol, 21 asist gibi rekor bir katkıyla oynamıştı. Dönemin asbaşkanı Nevzat Şakar’a gittim. “Abi” dedim, “Sizin İzleme komitesi üyeleri Hollanda’da mekik dokuyor. Sol kanat oyuncusu da arıyorsunuz. Drean Martins isimli bir oyuncu var mı listenizde?” diye sorduğumda, hemen ilgili arkadaşı aramış, “Böyle bir oyuncu yok listede” yanıtını almıştı. Şaşkındım, nasıl olur da Hollanda’da bir sezon boyunca oyuncu takip edilir de, hem de takıma sol kanat gerekliyken Martins tespit edilemez… Neyse Trabzonspor’un hiç gündemine gelmedi zaten bu oyuncu… Sonra PSV’ye gitti. Oradan da 30 milyon Euro’ya Napoli’nin yolunu tuttu. Trabzonspor İzleme komitesi üyeleri Hollanda’da her halde hala oyuncu izlemeye devam ediyordur!

JAKSON MARTİNEZ’İ İZLEME GEREĞİ BİLE HİSSETMEDİLER
Yine Trabzonspor hiç izlemediği Teofilo Gutierrez’i transfer etmişti. ‘Kolombiya’da bir araştırma yapayım’ dedim kendi kendime… Birkaç forvetin kasetlerini izledim. Jakson Martinez diye bir oyuncu gördüm. Forvet olarak çok farklıydı. Hava topuna çıkıyor, gol atıyor, kanatlara gidiyor, buradan ortalar yapıyor. 10 numara pozisyonuna geçip, arkadaşlarını asist yapıyor. Uzak mesafeli şutlar atıyor, dripling yapabiliyor. İzleme komitesinden birkaç kişiyi aradım. Jakson Martinez’i izlemelerini söyledim. Ama söylediğimle kaldım.

Bu oyuncunun bonservis bedeli çok düşüktü ve ertesi sezon Meksika’ya transfer oldu. Buradan bir sezon sonra 7,5 milyon Euro karşılığı Porto’ya geçiş yaptı. Portekiz Ligini salladı, iki kez üst üste gol kralı oldu ve ardından da 30 milyon Euro karşılığı Atleticıo Madrid’in yolunu tuttu. Jakson Martinez de hiçbir zaman Trabzonspor’un gerçek anlamda transfer gündemine gelmedi…

19 YAŞINDAKİ KELEPİR İKİ YILDIZ ADAYI DA NASIL ELDEN KAÇTI?
Son olarak da sezon başında benzer bir olay yaşadım. TV başında zaping yaparken NTV Spor kanalında Belçika Ligi maçı vardı. KAS Eupen-Zulta Warengem ile oynuyordu. Eupen’de iki oyuncu çok dikkatimi çekmişti. Biri sol kanat Henry Onyenkuru, diğeri sağ kanat Ocansey’di. İkisi de bende Yattara’nın daha disiplinli, mücadeleyi seven oyuncu tipi etkisi yarattı. İsimlerini yazdım. Sonra bir araştırma başlattım. Biri Nijeryalı, diğeri Ganalı bu iki oyuncunun yaşları henüz 19’du. En önemlisi de sezon sonunda sözleşmeleri bitiyordu. Asbaşkan Ahmet Çubukçu ile konuştum. Yetenekli iki oyuncu gördüğümü söyledim. İsimlerini ve bilgilerini kendisine atmamı söyledi. Attım ve bu oyuncuları takip ettireceklerini söyledi. Sevindim. Ama sevindiğimle kaldım. Çünkü devre arası geldiğinde Sayın Çubukçu’ya, “Söylediğim futbolcuları izletiyor musunuz?” diye sorduğumda, “Scout ekibine isimleri verdim. Ne yaptılar bilmiyorum” demekle yetindi. Ara transferin son günlerinde iki futbolcunun da sözleşmelerini 2020 yılına kadar uzattıklarını gördüm. Bu arada Ocensey’in fiyatı 300 bin Euro’dan, 1,5 milyon Euro’ya çıkmıştı ama Onyenkuru tam bir füze gibi fırlamıştı.

Çünkü 7 milyon Euro’yla artık ölçülüyordu piyasa değeri… Onyenkuru takımı adına 13 asist, 14 gol atmıştı. Ocansey ise skora daha az katkı yapmıştı ama yaşına ve aldığı süreye göre o da iyiydi. Artık istense de bu oyunculara bonservis bedeli ödenmesi gerekiyordu. "Aptalca gol yedik"

***

SİZ MENAJERLER İÇİN, GERÇEK TARAFTAR TRABZONSPOR İÇİN UYKUSUZ KALIYOR!
Oysa sezon başında izlenmiş olsalardı ve belki de kulüplerinde yıllık 100 bin Euro bile kazanmayan bu oyunculara 300’en bir Euro önerilseydi, sanırım bayram yaparlardı. Devre arası gelirken de ön sözleşmeyi yapıp, kendi kulüpleri ile görüşmelerinin de önüne geçilebilirdi.

Sonra mı?

Onyenkuru’yu Everton 8 milyon Euro karşılığı alıp, biraz daha tecrübe kazanması için Anderletch’e kiralık verilmişti. Ocansey ise hala takımında ama öyle sanıyorum ki bu oyuncunun da yıldızı gelecek sezon parlatılıp, bir büyük kulübe yüksek bedelle satılacaktır. İki isim için de Trabzonspor açısından iş işten geçmiştir…

Demek istediğim şu ki, Trabzonspor’u yönetenler ne oyuncu tarama işini doğru dürüst becerebiliyor, ne de bu noktada yönetenlere hiçbir karşılık beklemeksizin yardımcı olmak isteyenlerin sözlerine itibar ediyor. Sonra da menajerlerin tavsiyesiyle birlikte 30 yaş grubunda yıldız eskilerinin peşine düşüyor. Ya transferleri gerçekleştiremiyor, ya da oyuncularının ederinin 2-3 katı para vererek kulübü ekonomik iflasın eşiğine getiriyorlar. Sonra da Trabzonspor'a hizmet için gecelerini gündüzlerine kattıklarıyla övünüyorlar.

Bu kulübü yönetenlerin büyük bölümü menajerleri zenginleştirmek, bir de Trabzonspor’u kesinlikle benimsememiş olan teknik direktörlerinin arzularını yerine getirmek için uykusuz kalıyorlar. Onlar menajer ve teknik direktörler için uykusuz kalırken, gerçek Trabzonsporluların uykularını kaçırıyorlar.

Ama bunun bile farkına bile varmıyorlar!