YENİ BİR LİG, YENİ BİR HEYECAN VE YENİ BİR ALDATMACA!
Dünya’nın belki de en renkli, en çok izlenen ve heyecan yaratan aktivitesidir futbol… Bu heyecan ülkemizde de 7’den 70’e 80 milyon insanın büyük bölümünün yüreğinde yankılanır. Tatilin bir an önce bitmesini, TV ekranlarının başında ya da tribünlerde yerlerini almak için gün saymaya başlar futbol aşıkları… Yeni bir sezon, yine bir heyecan dün akşam itibarıyla baladı ülkemizde… Bugün ve yarın oynanacak maçlarda heyecan startının ilk haftası tamamlanacak. Peki bu ligden ne beklemeliyiz?

Ya da bizleri neler bekliyor?

Süper Kupa finalinde Beşiktaş ve Atiker Konyaspor arasındaki maçta tribünlerin gerilimi, sonra bunun sahaya yansımasını görünce öncelikli olarak şunu söyleyebiliriz ki yine şiddet bekliyor bizleri… Zaten her yıl futbolun vazgeçilmezi holiganizm! Diğer adıyla fanatizm. Uzun yıllardır bununla yaşıyoruz, yaşamayı öğrendik ve devam edeceğiz de… Çünkü ülke insanında bir bilinç sıçraması yaşanmadı ki! Bu ülkenin 80 milyon nüfusunun büyük bölümü acılar içinde yaşamını sürdürüyor. Ülkenin en tepesindekiyle, en dibindeki arasında kopmaz bir kavga bağı bulunuyor. Türkiye çatışmalarla, kavgalarla, vurdu-kırdılarla besleniyor. Bunun futbol sahalarına yansıması mümkün mü?

Yansıyacak!

HAKEMLERE İSYAN EDECEĞİZ, FUTBOLDAN TAD ALAMAYACAĞIZ
Bizi bir de hakem eyyamları, hataları, büyükleri koruma, küçükleri ezme girişimleri bekliyor. Bunu da Süper Kupa maçında gördük bir kez daha… Fırat Aydınus’un nasıl da hakem olmadığı, ya da hakemse en kritik pozisyonları es geçtiğine tanıklık ettik. Türkiye’nin en iyi hakemlerinden biri de Aydınus olduğuna göre, diğerlerinin muhteşem yönetimler göstermesini beklememiz mümkün mü? Değil tabii ki! Ve yine hakemleri sık sık dilimize dolayacağız. Çoğunluğunda da onların eyyamcı, korkak, çıkarcı tavırları buna sebep olacak.

Ayrıca zirve yarışına veya Avrupa’ya gitme yarışına çok daha fazla takımın katılması için vereceği mücadele bizi bekliyor olacak. Her takım kendine göre kadrosunu güçlendirdi, yeniledi ve umutla beklemeye başladı. Konyaspor’un, Beşiktaş maçında ortaya koyduğu futbol bile eğer devamlılığı olursa artık zirve yarışının birkaç takım arasında geçmeyeceği izlenimini verdi bize… Ama futbol kalitesinin yine inişli çıkışlı olması gibi bir durum da bekliyor bizi… Çünkü bu kadar hızla değişen kadroların, bir anda futbolu her yönüyle mükemmel oynaması mümkün olmasa gerek… Sonuç olarak birçok maçı izlerken, boşuna vakit kaybettiğimizi düşüneceğiz yine…

SIK SIK KULÜPLERİN EKONOMİK KRİZLERİNI DUYACAĞIZ
Sezon boyunca birçok kulübün oyuncularına, teknik direktörlerine, çalışanlarına alacaklarını ödeyemediğiyle ilgili haberler bekliyor bizi… Çünkü yenilenen kadrolara ödenen paralar artık dudak uçuklatıyor ve ekonomik olarak en güçlüden, en zayıfına kadar hiçbir kulübün bu yükün altından kalkması olası gözükmüyor. Yani Türk futbolunda özellikle ekonomik olarak bir felaket senaryosunun yaşandığına tanıklık edeceğiz bir aksilik olmazsa…

Her transfer sezonunda olduğu gibi allanıp pullanıp, topluma adeta altın adamlar diye sunulan, inanılmaz paraların yollarına serildiği birçok yıldız eskisini izlerken yaşayacağımız hayal kırıklığı bekliyor bizi… Geçmişte alınan ve hayal kırıklığı yaratan yıldız eskilerinin ipleri çekilirken, kırmızı halıda ülkemize getirilen yeni yabancılardan da sezonun ortasından itibaren umudu keserken, bu kez yeni starlar süsleyecek gazete sayfalarını… Toplum yine bir sonraki sezona kilitlenecek. Gerçek futbolu ve hakiki yıldızları bir sonraki sezon izleyeceğini düşleyecek. Ama düşleriyle kalacak.

TFF SUÇLAYACAK, HERKES SİYASETTEN YARDIM TALEP EDECEK
Ligin daha ilk haftalarından itibaren kaybetmeye başlayan ve büyük umutlarla sezona giren büyük kulüplerin isyanları bekliyor bizleri… Başarısızlıklarını sadece hakemlere, TFF’ye, kurullarına bularak taraftarlarının gözünde kendilerini aklamaya devam edecekler. Bilgisizlikleriyle, yetersizlikleriyle kulüplerine verdikleri zararlardan hiç söz etmeyecekler. Özeleştiri yapmayacaklar. Onurlarıyla kenara çekilmeyi düşünmeyecekler. Sadece suçlayacak, suçlayacak ve toplumu maniple ederken, kendileri sütten çıkmış ak kaşık muamelesi görmek isteyecekler.

TFF’yi yönetenler, futbol adına her şeyi mükemmel organize ettiklerini ama kulüplerin, yöneticilerin, futbolcuların, teknik adamların, medyanın ve taraftarın iş bilmezliği, kötü niyeti nedeniyle işlerin sarpa sardığına dönük çıkışlarına tanıklık edeceğiz. Oysa futbolu hiç bilmedikleri, onun nasıl gerçekten gençliğe ve topluma hizmet etmesi gerektiği konusunda en küçük bir fikir sahibi olmadıklarından dolayı birçok olumsuzluğun yaşanacağından haberleri bile olmayacak. Tabii ki bir de başarısız kulüpler, siyasete bel bağlamasına, onlara yalvar yakar olmalarına, kurtuluşları için bir çare üretmelerini istemelerine tanıklık edeceğiz. Oysa olumsuzlukların tüm kaynaklarının siyaset kurumu olduğunu bile bilmeyecekler.

AYNI CİLALI SÖZLERLE BAŞLAYIP, BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞIYLA BİTİRİR
Ve Trabzonspor mu?

Tabii ki her sezonki gibi cilalı sözlerle başlanan yeni dönemde büyük ihtimalle yine hayal kırıklığı yaşayacak. Bu hayal kırıklığı yeni mabedi Akyazı Stadı’nın tribünlerinin boşalmasına sebep olacak. Büyük umutlarla, devasa bütçelerle alınan ve takımı şampiyon yapması istenen futbolcuların önemli bir bölümü istenmeyen adam ilan edilecekler. Alınırken omuzlarda getirilenler, yerlerde süründürülerek gönderilmeye çalışılacak. Başkanının, yönetiminin ve teknik kadrosunun istifa etmesi istenecek. Kıyından köşesinden bir Avrupa kupasına katılmak bile başarı olarak lanse edilecek. Yeni bir kadro mühendisliğinden söz edilecek. Bu kadronun gelecek yıllarda şampiyon olacağı hikayesi insanlara akide şekeri olarak sunulacak. Toplum da bu şekeri her sezon olduğu gibi yiyecek..

Sonuçta bir önceki sezonun devamını yaşayacağız. Boşuna umutlanmaya gerek yok… Çünkü mucize diye bir şey yok. Bilimin ışığıyla hareket etmeyen hiçbir toplumu mutlu bir gelecek beklemez. Bu çerçeveden hareketle sözlerimi noktalarken, futbol ateşi yeniden kavurucu bir şekilde başlıyor sevgili dostlar…

Hepinize iyi seyirler!

***

SNEİJDER’İN TRANSFERİ VE TÜRKLERİN YEDİĞİ KAZIK!
Türkiye’de sözde futbol kulüplerini yönetenlerin nasıl da bir aymazlık içinde hareket ettiğini Galatasaray’dan Fransa’nın Nice (Nizza) takımına transfer olan Hollandalı orta saha oyuncusu Wesley Sneijder ile birlikte bir kez daha gördük. Galatasaray’ın 4 sezon önce kadrosuna katarken yıllık ortalama tam 5 milyon Euro parayı cebine koymasının altına imza atılırken, tüm Sarı-Kırmızılı taraftarlar ayağa kalkmıştı. Sneijder zaman zaman iyi, zaman zaman vasat, çoğunlukla da kötü oynadı Galatasaray’da bulunduğu süre içinde… Sezon başlamadan önce de İgor Tudor’un istememesi nedeniyle gönderilme kararı verildi.Dünya futbolunun önemli starlarından biri kabul edilen bu futbolcu Fransa’nın Nizza takımına imza attı. Peki ne kadar ücret alacağını biliyor musunuz? Bilmiyorsanız ben söyleyeyim. Sadece 1 milyon 800 bin Euro… G.Saray’dan yıllık 5 milyon Euro kazanan bir futbolcu, bir başka Avrupa ülkesinin takımına neredeyse 3’te 1 fiyatla giderken aslında bizlere çok önemli bir ders vermiş oldu. Bu da Türk kulüplerini yönetenlerin ne kadar kara cahil, ne kadar aymaz, ne kadar kulüplerinin çıkarlarına ters hareket ettiklerinin altını kalın harflerle çizdiğidir. Bu ülke insanına bir kez daha gerçeği gösterdiğin için teşekkürler Sniejder!... Ve yazıklar olsun bu ülkede futbol kulüplerini yönetenlere!...