Türk mizahının büyük ustası/babası Nasrettin Hoca'mızın sözüdür "Ya tutarsa..."

Hoca'nın  bir gün canı yoğurt yiyesi gelmiş...

-Hanııım, yoğurt ver de içeyim, demiş...

Hanımının  yanıtı şöyle olmuş:

-A be Hocaaa!.. Yoğurt yok, şerbet versem olmaz mı?

Nasrettin Hoca, sofrada yoğurt görememenin üzüntüsüyle düşünmüş. Kalkmış köşedeki bakkaldan bir çömlek yoğurt alıp Akşehir gölünün yolunu tutmuş.

Gölün kenarında Hoca'nın elindeki çömlekten kepçe-kepçe yoğurdu göle çaldığını görenler hayretle sormuşlar:

-Aman Hocam, ne yapıyorsun, böyle? Yoğurda yazık ediyorsun, demişler.

Hoca bu... Nedensiz iş mi yapar:

-Görüyorsunuz, Akşehir gölünü yoğurt tutsun diye mayalıyorum...

Durumu görenler daha da şaşkın sorarlar;

-Hocam, göl öyle yoğurt tutmaz!.. diye itiraz etmişler.

Nasreddin Hoca, hazır cevaptır böyle durumlarda:

-Ya tutarsa!..

***

Yaşamda hangi konuda olursa olsun;  hayalcilik çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanır.

Kimileri kapıldıkları düşsel düşüncelerinin ardına kapılıp giderler. Bir süre/zaman sonra karşılaştıkları -onlara göre- acı gerçekle yüzleştiklerinde büyük yıkım yaşarlar.

Türkiye böylesi düşsel yıkımları çok yaşamış bir ülke olma özelliğiyle dikkat çekiyor.

Altmış yıl önce "Her mahallede bir milyoner yaratacağız" diyen zamanın başbakanı Rahmetli Menderes, demokrasi kahramanı, umut babası" olmuştu ulusun.

"Tek Parti"li Cumhuriyeti "Çok Partili" döneme kavuşturduğu savıyla/iddiasıyla seviliyor/sayılıyor "Demokrasi Kahramanı" olarak görülüyordu.

Oysa, demokrasiyi Batı'nın da  -çıkarları açısından- zorlamasıyla "Milli Şef" olarak tanımlanan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü getirmişti ülkeye...

DP döneminde "Her mahallede bir milyoner" yaratılacağı mayası/vaadi hayallerde tuttu ama gerçekte fos çıktı.

Menderes'in hazin akibeti sonrası gelen-giden siyaset erbabı, Nasreddin Hoca'nın göle maya çalma örneği hep gerçekleri bir yanda unutulup; hayalcilikle siyaset kazanını kotarma yarışı yaptı.

Hayal denizinde yüzenler, temeli atılmadan fabrika açmalar... Günü kurtarmalar...

Askeri, mali, ekonomik krizler...

Ve bugünkü durum...

Bir türlü kurtulamadık şu hayalcilikten..