Eğitimin yöneticileri, ne bakan nede MEB bürokratlarıdır. Okul / kurum müdürü, müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları bütün eğitim politikalarının alanda uygulanmasından sorumlu ilk yöneticileridir. Yöneticilerin verimli, etkili ve yüksek performanslı olmaları hayati değerdedir. Bu görevleri yerine getirebilecek teknik becerileri, mesleki tecrübelerinin olup olmadığı ise tartışma konusudur.

Bir okul eğitim yöneticisi kadardır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği sayısız kez değişti. Özellikle 2014 yılında yapılan yönetici atamalarında mülakat adı altında etnik temizlik yapıldı. Kamera kaydı bile olmayan mülakatın ana belirleyici olduğu yönetici ataması eğitim gemisini batırmıştır. Bu sadece malum sene hizmet eden bir sistem olmuştur. Trabzon özelinde 196 müdür olmak üzere 522 yönetici görevden uzaklaştırılarak, İsraillilerin mantığıyla “benden olan yaşasın diğerleri ölsün” diyerek sadece malum senin üyeleri atanmıştır. Ne acıdır ki görevden alınmış bazı idareciler bulunduğu sendikayı değiştirince bir yıl sonraki görevlendirmede görev almışlardır. Son yapılan yöneticilik ataması sayesinde malum senin tüm yöneticileri (biri hariç) eğitim yöneticisi olarak atanmış oldu.

Eğitim bekle gör yada yap bozla geliştirilemez ancak ve ancak yok edilir. Eğitim yöneticileri başta kurumlarda çalışanların performansını direkt etkilerken süreç içerisinde öğrencilerin başarısını, ailelerin moralini ve en nihayettede de milletimizin geleceğini etkilemektedir. Ne yazık ki 2014’den beri mülakat yöntemiyle eğitim yöneticileri atanmaktadır. Trabzon’da yapılan 2018 yönetici atamasında %92 si belli bir grubun üyeleri atanmıştır. Halbuki atanamayan veya mülakata katılmayan çok fazla değerimiz var. Bu vatan bizimse, bu millet biz isek belli bir grubun üyelerinden ziyade bu işi yapabilecek yani liyakat esaslı atamalar yapılmalıydı. Yapılan tahribat en az 10 yıl içerisinde düzeltilebilir. Eğitimin kazaları ağır olur, tüm topluma ağır bedeller ödettirir.

İnsanlarımız iyi niyetlerle yola çıksada uygulama son yıllarda hiç değişmemiştir. Biz uyarılarımızı yapmaya devam edeceğiz. Tabi ki belli bir grup bu işten rant makam elde etmek isteyebilir. Buna kurallar kaideler baştada devlet imkan sunmamalıdır. Yapılan usulsüz puanlama ve atmaları MEB liste halinde ilan edememektedir. Sadece kişi kendisini görebilmektedir. Yoksa kurumlar kapalı kapılar arkasında mı yönetilecektir. Kanun koyucu sivil toplum örgütlerine bilgi edinme hakkı vermesine rağmen ne yazıkki uygulanmamaktadır. Biz her şekilde bu ilde kimin, ne şekilde, nerelere atandığını bilmekteyiz. Hadi açıkla Trabzon Milli Eğitim Müdürü deyince ses gelmiyor. Herkes bu işin yanlış olduğunu, liyakattan uzak malum sen tarafından kuyumcu terazisi kadar hassas puanlar verildiğini bilmekte ve görmektedir. Öyle kapı kapanınca farklı ortamlara gelince farklı olmamak gerekir. Yaptığın işin ya arkasında durursun yada işi yapmassın.

Eğitim yöneticisinde en az 5 yıl öğretmenlik yapmış olma koşulu da aranmalıdır. Sınıfı, öğrenciyi ve okulu yeterince tanımayan biri okul eğitim yöneticiliğinin ruhunu anlayamaz. Ayrıca eğitim yönetimi ile ilgili zorunlu yüksek lisans yapıp ilgili merkezi sınavı kazanmalıdır. Kazananları kamera kayıtlı sosyal beceriler, teknoloji yetkinliği, iletişim becerileri ve pek çok alanı kapsayan ciddi bir mülakata tabi tutulmalıdırlar. 5 yıl okul müdür yardımcılığı yapmış olanlar da aynı süreçlerden geçerek okul müdürü olabilmelidirler. Tabi insanları okul eğitim yöneticiliklerine teşvik edebilmek için de okul müdür ve müdür yardımcılıklarının özlük haklarının ve maaşlarının cezbedici hale getirilmesi gerekmektedir.

Eğitim camiası ayrımcılık ve ötekileştirmeden uzak olmalıdır. Bilimsel, akılcı eğitim politikaları ve liyakat esaslı eğitim yöneticileri ile eskiden olduğu gibi çağ açıp çağ kapatan, Dünyaya yön veren bir millet olacağımıza inancımız tamdır. Yeter ki sorumlular sorumluluklarını yerine getirsin...