Sis Dağı’nın başları (da), küfür küfür esiyu.

Karadeniz'in en saklı ve özel yerlerinden biri olan Sis Dağı’na gitmeye başladığım ilk zamanlar, Sis Dağı’nın keşfedilmemiş bir cennet olduğunu fark ettim. Objektifimi nereye çevirsem muhteşem güzellikteki renklerle karşılaştım. Renkli Çepni kadın kıyafetleri, kemençesi, horonu ve eşsiz doğası Sis Dağı’nda buluşuyordu. Gurbet hayatının yorgunluğunu atmak isteyen bu yörenin insanları, Sis Dağı’nda horon oynama hayali ile bekliyordu şenlikleri.

Trabzon'a uzaklığı 65 kilometre olan Şalpazarı ilçesi halk arasında “Ağasar” olarak da anılır. Şalpazarı ilçesinde yerleşimin çok eski tarihlere dayandığı bilinmektedir. Yörede yaşayan insanlar Oğuzlar’ın Üçoklar Boyu’ndan olan Çepni’lerdir. Çepni’lerin bu bölgeye Trabzon’un fethinden önce Uzun Hasan zamanında kafileler hâlinde geldikleri bilinmektedir. Çepni kelimesi, düşmana karşı gözü pek, mazlumlara karşı merhametli, mert, sınır bekçiliği yapan anlamlarına gelir. Yöre insanı bu özelliklerin tümünü taşır.

Geleneksel yaşamın hâlâ devam ettiği bu bölgede, geçim sıkıntısı çeken halkın büyük bölümü, ekmeğini kazanmak için şehirlere göçtü. Ancak yöre halkı doğdukları bu topraklara bağlılığını hiç kaybetmedi.

Sadece küçük çapta hayvancılığın yapıldığı bu diyarda, dünyanın en leziz tereyağını ve peynirini bulabilirsiniz. Abalulu Osman'ın orada sac kavurmasını yedikten sonra Sis Dağı’na çıkıp horona girip terleyebilirsiniz.

Sis Dağı, Karadeniz’in en renkli yaylası, adeta cennetten bir köşedir.

Karadeniz’de 2.182 metre yükseklikte olup da denize bu kadar yakın başka bir yükselti yoktur. Adından da anlaşıldığı gibi Sis Dağı her gün sislidir. Şanslı iseniz sis çekilince çevre dağları, Kadırga’yı, Acembol Tepesi’ni görebilirsiniz. Bir günde dört mevsimi de yaşayabilirsiniz.

Her yıl Temmuz ayının dördüncü cumartesi gününde geleneksel Sis Dağı şenlikleri düzenlenir. Binlerce insan toplanarak Sis Dağı şenliklerini gerçekleştirirler.

“Sis Dağı sisli olur, suyu bulanık olur.” der türkünün biri. Sis eksik olmaz başından ya da eteğinden. Fakat sisin bir dağa böyle yakıştığına hiçbir yerde şahit olamazsınız. Çoğu zaman bulutlar dağın zirvesine ulaşamaz. Dumanın içerisinde yavaş yavaş yolculuk ederken birden zirvede çok yoğun bir güneş ışığıyla karşılaşırsınız.

Bulutların üzerinde uçtuğunuz ya da uçan bir adanın üzerinde oluğunuzu sanırsınız. Çevresinde dev uçurumlar olan yem yeşil bir düzlük! İşte size şenlik meydanı...

Tüm kavgalara inat bir buluşma bir haykırış yeri olur Sis Dağı.

Kıymetini bilmediğimiz bu dünyada, saklı güzellikleri keşfetme arzusu duyduğumuzda göreceklerimiz bizi şaşırtabilir. Türkülerimizde, şiirlerimizde adı geçen ve keşfedilmeyi bekleyen nice güzellikler var yöremizde. Yeter ki merak edelim ve yola düşelim. Haykıralım özgürlüğümüzü!