19 Mayıs kapalı spor salonunda, müsabıklık ve antrenörlük süremiz yaklaşık 50 seneye dayanmaktadır. O zamanlar boks sporunun gelecekteki faydalarını bize anlatacak bir eğitici yoktu. Çünkü bize boksu öğreten öyle ‘’okuma - yazma’’ bilen bir kişi de değildi. Kendisine bir kaç ay kadar boks yapıp o zaman süresinde öğrendiklerini bizlere öğretmeye çalışırdı. Tabii ki branş bilgilerinin ne bilimsel bir yanı vardı ne de teknik taktikler yeterliydi.

Enteresandır, boks sporunu 19 Mayıs kapalı spor salonunda bize öğretmeye çalışan kişi yukarıda da belirttiğim gibi resmi görevli ya da eğitimli bir antrenör değildi. Şuan da merhum olan kendisi Taşbaşı’nda berberlik yapardı. Bildiklerini bize öğretmeye çalışırdı (Allah gani gani rahmet eylesin).

Bendeniz bir kaç sene müsabıklık yaptıktan sonra 19 Mayıs kapalı spor salonunda (memur) boks antrenörü olarak atandım. Herkesçe malumdur ki, Trabzon’da sıfır olan boksu iki sene zarfında Türkiye’ye tanıttığım gibi Dünya’ya da tanıttık. Hiç unutmam bir idareci arkadaş bana yıllar sonra karşılaştığımızda “Yusuf Hoca, Trabzon boksunu Küba boksunun üzerine çıkarttın” diyerek iltifat etmişti.

Antrenör olduktan kısa bir süre sonra yüksek düzeydeki başarılarımdan, boksa bir disiplin kazandırdığımdan beni o zamanın Federasyon Başkanı, Genç Milli Takım’a çağırarak, Milli Takım Hocalığımın başlaması serüvenine vesile oldu ve kısa bir zaman sonra A Boks Milli Takım’a terfi ettim. A Milli Takım’a yükselmemde en ufak bir tavassut ya da torpil söz konusu olmamıştır. A-Boks Milli Takım’ına aralıksız 25 sene görev yaptım.

19 Mayıs kapalı spor salonuna dönersek, çok büyük başarılı hizmetlerimin yanı sıra çok da hatıralarımız vardır. Bunları burada saymakla bitmez. Herkesçe malumdur ki bendeniz burada kendi kendime öyle bir görev üstlendim ki, sadece sporcu yetiştirmek, sporcuyu milli yapmak değildi, yetiştiğim sporculara adeta babalarının yapmadığını yapmaya başladım.

Bu çocukları eğitirken, öyle sadece boks eğitimi değil, hayatta gelecek olan zorluklara karşı nasıl mücadele edileceğini, beslenme, vatanına, dinine bağlı olmalarını ve en önemlisi de onların geleceğini yakından takip etmeye başladım.

Boksa ilgi duyan çocukların tamamı tamına yakın varoşlardan gelmekteydi. Yani bunlar çok az gelirli hatta hiç geliri olmayan aile çocuklarından oluşmaktaydı. O süreçte bu yoksul çocuklar gözümün içine bakardılar, bir ekmek paraları dahi yoktu... Ben bir yandan Türk Boks Milli Takım’ı başındaki görevime devam ederken, ileriye dönük ümit vaat eden boksörlerimize artık ömür boyu hayatlarını idame edecek iş temin etmek, hatta çoğunun dışarıdan orta okul bitirip tahsil yapmalarına, daha da ileri giderek evlenmelerine ve yuva kurmalarına kadar yakından ilgilenerek onlara gelecek sundum. Onları bir biyolojik baba ancak yapardı, ama biz manevi baba olarak bunları yaptık.

Bütün bunlar büyük hatıralarımız olan 19 Mayıs kapalı spor salonunda gerçekleşmiştir. Bu süreçte bendeniz, polis okulunda (KTÜ’de) okutmanlık yaptım, bana göre çok kolaydı bu öğretim görevlilikleri. Antrenörlük ise öyle kolay değil. Antrenör manevi baba, ağabey, kardeş daha ilerisi bir işveren gibi davranmak zorundaydı. 19 Mayıs kapalı spor salonunda memur olmama rağmen, bütün bunları, bu çocukların geleceği için yapmak zorunluluğunu kendimde görüyordum. İşte 19 Mayıs spor salonu bizim için bu idi. Birçok öğrencilerime iş imkanı ve gelecek sağlayan 19 Mayıs spor salonunun yerinde şimdi yeller esmekte. Selam olsun o günlere... Temizlik, Maske ve Mesafe Kurallarına Lütfen dikkat edelim, salgın hastalık devam etmektedir.