Aradan sonra çok değişik, istekli, arzulu bir takım izlemeye başladık. İlk önce kupa maçındaki iştahlı oyun, kazanma arzusu dikkatimi çekti. Ardından kırk gün sonra başlayan lig maçı… Her ne kadar rakip on kişi laksa da inadından hiçbir şey kaybetmeyen, kazanma duyguları en üst seviyeye kadar çıkmaya çalışan bir Trabzonspor izledim. Devre arası gibi olan bu uzun ara takıma çok şeyler kazandırdığı şuan itibariyle görülüyor. Trabzonspor’da artık forma savaşan oyuncuların olduğu bir gerçek gibi görünüyor. Takımda çoğu oyuncunun yeni garanti değil, bu da iş ciddiyetini öne çıkaran bir unsur. Bir futbol takımında disiplin varsa gerisi kendiliğinden gelir diye düşünüyorum. Trabzonspor’da kupa ve lig maçından sonra gördüklerimi sıralayacak olursam, disiplin, ciddiyet, duyarlılık, biz olmazsak olmaz, kontrollü oyun, oyunda aksiyon bulmak, heyecan her dakika var, oyun potansiyeli, kadro planlaması, golden sonra oyunu tutmak, savunma anlayışının yerleşmeye devam etmesi. Baskı, destek, kademe... Balans ayarlarının takım olarak yapılması benim bir teknik adam olarak dikkatimi çeken futbol oyununda olmazsa olmazlarıdır. Avcı hoca doğru teşhis ve doğru tedavi yapmış. Bu kırk günlük arada, bravo Avcı hoca ve teknik ekibine, bunlar hem iki maç kazandığı için hem de gördüklerimden dolayı motivasyon olur diye yazıyorum. Avcı hoca oyun anlayışını da değiştirmiş. Bu arada sakat olan yıldızlarda takıma geri döndüler ve sırıtmıyorlar. Bu da takım için büyük kazanç. Trabzonspor her türlü değişime rağmen, yarışta her zaman için olacaktır. Yıldızlarının sakatlıktan geri dönmeleri takım içi rekabeti de arttırmış görünüyor. İlk yarı bitine kadar kalan haftalarda alınacak puanlar, ilk yarının bitiminde Trabzonspor’un hedefini iyice gösterecektir. Futbol takımında rekabet oldukça, her futbolcu kendisini her zaman için hazır tutacaktır. Bu da takıma sürekli motivasyon verecektir. Trabzonspor’da rekabet oldukça oyunda üst seviyelerde olacaktır. Bu da başarıya endeksli olur diye düşünüyorum.