Hafta sonu Gölcük’te yapılan “Temiz Futbol” eylemindeydik.
Sadece biz mi, 7 aylık bebekten 70 yaşındaki Trabzonsporlular oradaydı…
Organizeyi düzenleyen Gölcük Trabzonlular Derneği. Birkaç hafta evvel hamsi festivali yapmışlar, ilgi bayağı bi fazlaymış, iğne atsan yere düşmezmiş. Siyasiler de gelmiş, herkes ızgara hamsiyi Vakfıkebir ekmeğiyle yemiş.
***
Gölcük’ün yarısı Trabzonsporlu… Bilenler “ Küçük Trabzon” derler...
Kavaklı Mahallesi’nde başlayan yürüyüşe katılım müthiş…
Gölcük merkeze yaklaşıldıkça kalabalık da, coşku da her geçen dakika artıyor.
Yürüyenlere araç sürücüleri korna, şoförün yanında oturanlar kafasını camdan dışarı çıkarıp ıslık çalarak ve “helal olsun size” diye bağırarak eşlik ediyor…
Bayraklar sallanıyor, maytaplar patlatılıyor, sloganlar atılıyor…
En önde elinde megafon, yüzünü yürüyenlere dönen, işaret parmağıyla onu takip edenlere komut veren Trabzonsporlu kardeş söylediğinin tekrar edilmesini rica istiyor.
Gönüllü adalet bekçileri, bu ricayı emir kabul edip büyük bir zevkle eşlik ediyor:
“ Şike yapanı düşürün ula..! Şampiyon Trabzon… “
Gençlerden birinin elince ufacık bir siren, arada bir bağırtıyor birkaç dokunmada çalışan Çin malı aletini. Mevzuyu bilmeyen, bakımı yapılmamış eski bir ambulansın Gölcük Devlet hastanesine hasta taşıdığını sanır!
***
Dernek Başkanı Selami Bulut katılımdan memnun fakat hamsi partisine koşa koşa gelen siyasilerin bu yürüyüşe ilgisiz kalmasına bayağı bi içerlenmiş. Teselliyi biz verdik:
“ Şike sürecinde hangi siyasetçi Trabzonspor’un yanında oldu ki, bugün burada olsunlar? Onlar, rüzgârın duruma göre yelken açarlar. Takma kafana başkan… ”
***
Bir eliyle bebeğinin arabasını sürerek ilerleyen, diğer elinde Trabzonspor bayrağını sallayan, kararlı ve emin adımlarla yürüyen bir bacının yanına yaklaştık:
“ Bacım bebek üşümesin”
“ Bugün onun hasta olması; gelecekte ona güzel bir dünya bırakmama vesile olabilir!”
( Anlayana tabi ki!)
***
Cigaranın verdiği rahatsızlığı hisseden yaşlı bir ağabey, bağırma esnasında güçlü bir öksürük nöbetine tutuluyor. Tütünü icat edene isyan ve beddua etmeyi de ihmal etmiyor. Kıvrak zekâdır bölgemin insanı:
“ Bugünden itibaren içmeyrum ula abu zıkkımı! O kupa Trabzon’a gelmeden, şikelerin sonunu görmeden ölmek istemeyrim..!”
***
Maytapların oluşturduğu renkli dumanlar ve tuhaf kokular arasında kaldık bir ara…
Astımı olanlar “ Trabzonspor için değer… Vız gelir-tırıs gider” deyip, pek de tınmadı açıkçası..!
O da ne?
Bir çocuk ağlaması, korkmuş zavallıcık. Omzunda taşıdığı çocuğunun boğazında ince bir ipte sallanan emziğini ağzına koydu babası. Kafasında Bordo-Mavi şapka olan çocuk sustu ama dudakları gerilmişti, bakışları uzaklara dikilmişti…
***
O gün Gölcük’te yüzlerce Trabzonsporluyla tanıştık, kucaklaştık, dertleştik.
Herkesin isteği; adaletin yerini bulması…
Büyükler ve gençler neyin ne olduğunu az-buz bilirler, ya ağzı süt kokan bebeler?
Sayenizde onlar da öğrendi bay şikeciler!
Tarihi her ne kadar neyin ne olduğunu bilen-gören Trabzonsporlular yazsa da, tanıklık eden, nesilden nesile anlatacak ve aktaracak olan işte o bebelerdir.
***
Şike yapanların da hakkını vermek gerekir; bu süreçte gerçek Trabzonsporluların birbirlerini daha iyi tanımalarına vesile oluyorlar, olmaya da devam ediyorlar…
Teşekkürler Gölcük Trabzonlular Derneği…
Teşekkürler adını söylemeyi beceremeyen ağzı süt kokan bebeler,
Teşekkürler Trabzonspor’u haklı olduğu davada yalnız bırakmayan dedeler ve gençler..!