Onu sadece Trabzon'da değil, Türkiye'de tanımayan yok..
Trabzon'da onu sevmeyen var mı? diye inanın çok merak ederim hep..
Çünkü bulamazsınız!..
Eşi benzeri var mıdır?
Hani olsa..
Ama çok zor!..
O bu şehrin bütün genlerinde olan bir insan.
Bir Trabzon, bir Trabzonspor sevdalısı..
Tıp dünyasından, iş dünyasına.. Siyaset dünyasından spor dünyasına kadar..
Yetmez..
Sokaktaki ayakkabı boyacısından, simitçisine, bakkalından, işçisine kadar herkesin kendisini görebildiği, hiç ama hiç çekinmeden 24 saat kapısına dayanabildiği çok ama çok farklı bir insan..
Faroz'undan..
Erdoğdu'suna..
Arafilboyu’ndan Sotka'sına..
Kavakmeydanı’ndan
Gülbahar’ına..
Çarşı Mahallesi’nden..
Beşirli’sine, Değirmendere’sine kadar açıkçası yaşayan Trabzon'un her durağında, her mahallesinde olan bir tıp adamı olmak kolay mı?
Kapısından kimse boş dönmez..
Telefonunda hiç cevapsız arama kalmaz..
Karşısındaki kim olursa olsun, hele hele o insan bir gariban ise ona bir ağabey, bir kardeş, bir baba gibi şevkatli ellerini açmasını bilen, hastasının 24 saat emrine girebilen, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışının sözde değil özde bir temsilcisi olan pırıl pırıl bir adam..
'GARİBANA KUCAK AÇMAK BENİM İÇİN EN BÜYÜK MUTLULUK'
diyebilen bir altın yürek.
Onun gibisini bulmak çok ama çok zor..
Hiç abartmıyorum..
Onu tanıyınca bu cümleler az bile..
Eğer dünden bugüne değişmeyen, nereden geldiğini bilen bir insan örneği varsa işte O'dur..
O'nu bir gün maçta açık tribünde görürsünüz..
Bir gün Trabzon'un hakkının yendiği bir eylemde kolunuzda da görebilirsiniz..
Mesleğine aşık bir adam da..
Siz onun kızdığını da hiç göremezsiniz..
En zor şartlar altında bile yüzündeki gülümseme eksilmez..
24 saat telefonu sadece dostlarının, arkadaşlarının değil, Trabzon'un emrine hazır bir adam..
Hastası onun velinimetidir..
Açıkçası onu anlatmaya kelimeler yetmez..
Yaşamak için onu görevinin başında görmek gerekir..
Daha 11 yaşında babasını acı bir şekilde kaybedince, hayatın bütün çilelerini çekip, tırnakları ile kazıyarak bu yerlere gelen bir adam..
O adam bu şehirde kucak açmadığı nerede ise kimse kalmayan beyin cerrahı, Medical Park Hastanesi’nin Başhekimi Dr. Ahmet Çubukçu..
Çubukçu Medikal Park Hastanesi Başhekimi olarak kapılarını ilk kez bizlere açtı..
Dünden bugüne konuştuk.. Zaman zaman duygulandı, zaman zaman içini döktü. Konu Trabzonspor olunca da zaman zaman isyan etti..
İşte sorularımız ve cevapları ile Trabzon'un altın yürekli doktoru Ahmet Çubukçu..

  • AYRILMAK HİÇ  KOLAY OLMADI
Medikal Park’la başlayalım.. Kendi marka değerinin yanına sizin isminiz de eklenince yeni bir ivme kazandı.

İmperial’ın kuruluşundan beri varım. İmperial’i bu noktaya getirebilmek için en çok uğraşanlardan biri de benim. Dolayısıyla İmperial’den ayrılmak benim için gerçekten zor oldu ama biz oraya 20 gün önceden bir beyin cerrahı aldık. Bunun için gözüm arkada kalmadı. Medical Park Hastaneleri sahibi Muharrem Usta ile benim 30 yıllık arkadaşlığım var. Onu da kırma şansım yoktu. O yüzden kabul ettim. Geldik inşallah iyi olur.

  • MEDİCAL PARK MUHTEŞEM OLACAK
Yeni projeleriniz var mı?

Büyük projelerimiz var. Erken  ve uzun dönem projeler diye sınıflandırdık.  Erken dönemde bu hastaneyi doblue hastane, yani bir kat daha büyütme projesi var batıya doğru. Uzun dönemde de doğuya doğru, otoparkın olduğu alanla ilgili projelerimiz var. Otoparkın olduğu yerin sahipleri ile görüşme halindeyiz. Burası şu anda 16 bin metre kare. Bir 16 bin daha eklediğimiz zaman daha büyük bir konseptle bir hastane planımız var. Her yönü ile muhteşem bir hastane olacak.

  • ÇOK İYİ TAKIM KURDUK
Bence sizle çok hızlı bir ivme kazandı Medical Park..

Ben hemen başladım. İnsanların tercihi arttı. Geldiğimizde hem doktorlar hem çalışanlar bıkık bir hasteneydi. Benim buraya gelmemdeki asıl sebep Medical Park’ın zincir olayından çok Trabzon’un yerel dengelerini de ortaya koyarak bir ivme kazandırmak. Benim sadece bir şartım oldu Muharrem Bey’den. Ben buraya başhekim olarak geleyim ama bana transfer yapacaksın dedim. Kendim hariç on isim sundum kendisine. Şu anda 9’unu aldık. İyi bir takım yaptık. Mevcut arkadaşlardan bir kişi hariç hiç kimseyle ayrılmadık. Dengeleri koruyarak ivme kazandırmak için zalışmalarımızı sürdürüyoruz.



  • DÜN NEYSEM BUGÜN DE OYUM, YARIN DA BÖYLEOLACAĞIM
Ahmet Çubukçu niye bu kadar seviliyor? Trabzon’da sizi tanıyan herkes bu soruyu soruyordur?

Ben vallahi bilmiyorum. Özel bir gayretim olmadı. Doktorluğun bir avantajI var ama bence insanlıkla alakalı. Bazıları mesela doktor olunca zannediyor ki bir şey oldum. Önce insan olacaksın. Bir de ben seviyorum insanlarla iç içe olmayı. Bazı arkadaşlar diyor ki ‘ya o hastayla ne kadar uğraştın.’ Ama benim hoşuma gidiyor. Kendi annem babam gibi kabul ediyorum. Ben ilk mecburi hizmete başladığım zaman hatta fakültede öğrenciyken iğne kapları vardı. Suyu koyuyorduk iğne yapacaksak kaynatıyorduk. İğneye çeker iğne yapar sonra yine çeker aynı iğneyle başkasına yapardık. Tıptayken ben kendim tartıcılık yaparak almıştım iğne kabı. Öğrendim. Annem Araklı kızıdır. Dolmuşa biner Araklı’ya gider iğne yapardım. Dediler bana ki sen doktor ol değişirsin. Şimdi doktorsun üzerimizde öğrenirsin. Doktor oldum Osmaniye’ye gittim. Acildeki hastalarla birlikte, personelle birlikte herkesle ilgileniyorum. Acilde bir tane olay olmadı benim dönemimde. O zaman başhekim bana ‘oğlum sen ne kadar sevildin burada’  dedi ve ilerde değişirsin diye ekledi. Değişmedim yine.  Osmaniye’den ayrılırken küçücük terminali hınca hınç doldurarak beni omuzlarda otobüse koydular. Yine değişmedim. Farabi’de değişmedim. Ondan sonra Numune’ye geldim. Yine değişmedim. Gece 11 -1 vizit yapıyorum. Diğer doktorlar diyor ki değişirsin. Bence değişmemek çok önemli.  Özellikle meslek konusunda değişmeyeceksin. İnsanlara bakışını değiştirmeyeceksin. Ben öyle düşünüyorum.

Bazıları mesela doktor olunca zannediyor ki bir şey oldum. Önce insan olacaksın. Bir de ben seviyorum insanlarla iç içe olmayı. Bazı arkadaşlar diyor ki ‘ya o hastayla ne kadar uğraştın.’ Ama benim hoşuma gidiyor

  • BABAM ŞOFÖRDÜ BEN DE MUAVİNİ
Bir Ahmet Çubukçu kolay yetişmemiştir. Geçmişinden bugününüze bakarsanız nasıl değerlendiriyorsunuz?
 

Ben çok küçük yaşta babamı kaybettim. On yaşında, babamla muavinlik yapardım. Babam otobüs şoförüydü. Sene 1976 ben tam 11 yaşındaydım. Babamla İstanbul’a gittim. Orada terminalde  meydana gelen bir kazada babamı kaybettim. (Çubukçu’nun gözleri doldu o an) Kendim de hafif yaralandım. Telefon yoktu. Yalnız kaldım bir gün  İstanbul'da. Ertesi gün rahmetli Ali Osman Ulusoy amcayı karşımda gördüm sonra. Babam 41 yaşındaydı kaybettiğimde.

  • GARİBANI ÇOK SEVİYORUM
Babasız kaldığımızda 11 yaşındaydım. 4 kardeştik. Biri lise son biri lise bir, ben orta bir, en küçüğümüz İzzet daha 6 yaşındaydı. Erzurum Tıp Fakültesi’ni kazandım. Buradan Erzurum’a gidene kadar ağlıyordum ailemden nasıl ayrılacağım diye. Bir sene orada okudum. Bir daha sınava girdim. KTÜ Tıp’ı kazandım.  Alttan yukarı geldim ben. O yüzden buraya gelen herkesi biliyoruz. İnsanları acayip seviyorum. Hele hele garipleri daha çok seviyorum. Zenginlerden çok haz duymuyorum. Doktor olmaktan önce insan olmak gerekir. Mesleğimi de acayip seviyorum. Yeniden doğsam yeniden beyin cerrahı olurum.



  • SİYASET BANA GÖRE DEĞİL
Siyasette aranılan bir isimsiniz. Son seçimlerde belediye başkanlığı olsun milletvekilliği olsun teklifler aldınız ama kabul etmediniz?

Ben teğet geçtim siyaseti. Bana göre değil. Vallahi değil ebru ya.
Düşünmüyor musunuz artık  siyaseti?
Ben siyaset yapamam. Ben anladım ki öyle bildiğimiz siyaseti yapmak bana göre değil.
Siz girmeyince öbürü girmeyince de ortam mevcutlara kalıyor.
Evet bu da doğru. Siyasetin dışında yer alanların içeridekilerden kaliteli olduğunu düşünüyorum. Herkes diyor ki biz yapmayız. İstemiyoruz ama o zaman da olmuyor. Ne oluyor kalıyoruz bunların eline. O da kötü bir durum oluyor.

  • SAĞLIKTA 10 YILDA ÖNEMLİ YERE GELDİK
Trabzon’da sağlığın geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?

İyi görüyorum. Hele hele son on yıl çok iyi. Çok değil 1998’de ben Numune Hastanesi’ne başladığım zaman bir tane ambulans vardı. O da başhekimin annesini babasını taşır başka bir hastayı getirmezdi. hasta getirilecek derdik, yok cevabı alırdık. Anadol pikabın altına, ya da kartalın arkasına koyup götürürlerdi hastaları. O günlerden bugünlere çok şeyler değişti

  • Yanal Halilhodzic’den KAT KAT iYiDiR
Ersun Yanal doğru bir tercih değil mi?

Ersun Yanal, Halilhodzic’den bin kat daha iyidir. Benim için Trabzonspor’un başarısı önemli ama bu durum çok uygun olmadı bana göre. Trabzonspor’un ivme kazanması için faydalı olabileceğini düşünüyorum. Ersun Yanal’ı tanırım iyi bir çalıştırıcıdır. İyi bir motivatör değildir ama iyi bir çalıştırıcıdır. Takımı çalıştırmadan başarılı olması biraz zor.  Önümüzdeki maçlara bakınca Galatasaray, Gençlerbirliği, Beşiktaş, Rize, Bursa var. Eğer bu üç maçtan 5 puan alamazsak işimiz zor.

  • USTA’YA HAKSIZLIK YAPILDI
Trabzonspor'da son kongrede başkan adayı olan Muharrem Usta kader birliği yaptığınız bir isim? Neler söyleceksiniz. 

Muharrem çok iyi bir insan olduğu gibi çok iyi bir de Trabzonsporludur. Dershanede beri arkadaşız. Yönetme kabiliyeti var. Onu tanımayanlar onun hakkında inanılmaz kötü propaganda yaptı. AK Parti, AK Parti dediler. Tam tersi oldu. Adam Kazlıçeşme’de mitinge çıktı.  Ekip yaparken biraz problemimiz oldu, çünkü beni dinlemedi. Şimdi bana diyor seni nasıl dinlemedim. Sandıklar kapandı. Dedim 50 oyla kaybederiz. Ya dedim ben adamın gözünden anlarım. Seçim bitti ki 70 oyla kaybettik. ‘Ahmet nasıl anladın’ dedi. Dedim sen hastane yönetiyorsun ben de bu işlerden anlarım. Camia onu tanımıyordu. Ama şimdi tanıdılar. Muammer Usta kaybettikten sonra herkes nasıl kaybetti.

  • SAĞLIK ALANINDA YAPILAN HER ŞEYİ DESTEKLİYORUM
Şehir hastanesi gündeme geldi bir süre önce? Size göre ihtiyaç var mı?

Şehrin içinde doğru dürüst bir hastane yok. Bir Numune vardı. Ora da eski tarih olduğu için bence eklentileri yıkılmalı ve mevcut hali korunarak bir onkoloji hastanesi olabilir. Trabzon’un Karadeniz Bölgesi’nin ihtiyacı var. Kaşüstü’ndeki hastane çok  güzel yapıldı ama yoldan çok uzakta kaldı. Yolu yapılmadı. Sağlık alanında yapılan her projeyi destekliyorum. Ama sigorta hastanesinin orası yer ve mekan olarak uygun değil. Başka bir yer bulunacak. Acaba Akyazı bittikten olduktan  o stadın olduğu yer olabilir mi diye bir plan program var..

  • EN BÜYÜK ARZUM ŞAMPİYON TRABZONSPOR’UN YÖNETİCİSİ OLMAK
Trabzonspor’un şampiyon olduğu yönetimde olmak gibi bir idealim var. Ahmet Çubukçu da bu yönetimdedir denilsin diye çok ahdettim. 2010-2011’de kulüpte doktorluk yapıyordum. İçinde bir yerinde oldum. Burak’ı beyin kanamasıyla oynattım. Galatasaray maçında 72’de golü attı. Dedim ki Şenol’a al dışarı. Özel ambulans hazırlattım Burak’a. Burak da çok fedakarlık yaptı. Biz o sene bence şampiyon olduk. Ben mesleğimi riske attım. Burak ne sıkıntılarla oynadı. Öbür tarafta masada aldılar bizim şampiyonluğumuzu. Biz orada boşuna kendimizi parçaladık yani. Onu da düşünmüyor değilim.

  • ÇOK KÖTÜ YÖNETİLİYOR
Trabzonspor sizin her şeyiniz.. Şu anki yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok kötü yönetiliyor. Hatta inanılmaz kötü yönetiliyor. Çok üzülüyorum Trabzonspor’a. Kendi uşağım gibi üzülüyorum. Nasıl uşağım hasta olunca uyumadığım gibi Trabzonspor yenildiği zaman, birisi kötü bir şey dediği zaman bile üzülüyorum. Çok kötü yönetiliyoruzu geçtim, yönetilmiyoruz. Çünkü yönetim bir istişare ile olur. Başkan kendine göre karar alıyor. Böyle yönetim olmaz.

  • SÜMER’İN SÖZÜÇOK DOĞRU
Her zaman kulübün içindesiniz? Neden Trabzonspor böyle yönetimlere mahkum kalmaya başladı. Nerede yanlış yapılıyor Trabzonspor camiasında. Birliktelik mi, samimiyet mi yok sizce?

Trabzonspor’u çok düşünen yok. Herkes kendi menfaatini düşünüyor. Menfaatlere göre hareket ediyorlar.  Özkan Sümer Divan Toplantısı’nda çok güzel bir söz söyledi. ‘Biz güç birliği yapalım derken, suç birliği yapmışız.’ Çünkü biliyorum Özkan Sümer de ona oy verdi. Her iddiasına girerim. Hatta hastaneye geldi. Yüzüne söyledim sen ona oy verdin diye.

Peki ne yapılmalı size göre?

Trabzonspor bana göre battı ama marka değerinden dolayı ve bazı siyasi atraksiyonlarla beraber yüzüyor şu anda. Kısacası görülen şu  Trabzonspor’u herkes kullanıyor. Ben de en çok buna üzülüyorum zaten.. Hacıosmanoğlu’nun bir dik duruşunu önemsiyordum ve tutumlu oluşunu. Kendisine de bu beğendiğim özelliklerini söylemiştim. Tutuyorsun hiç değilse Sadri Şener gibi harcamıyorsun. Hoşuma gitti dedim. Bunları dedim 26 tane futbolcu aldılar. İki özelliği de gitti. Tutumluyken bir anda 150 trilyon borç yaptı. Şike olayı da bizim için kapanmıştır. Ersun Yanal’ın gelişiyle kapanmıştır. Daha İbrahim Hacıosmanoğlu’nun ağzından ben futbol paydaşı, temiz futbol kelimelerini çıkacağını zannetmiyorum.

Ebru TAVŞAN / Ropörtaj