Bir kavşak tartışmasıdır aldı başını gidiyor....
Bir tarafta istemezuk ekibi diğer tarafta olmazsa olmaz ekibi....
Bir şehir düşünün marka şehir olmaya namzet...
Ama takıldığı şey bir kavşak...
Alttan mı dalıp gitsek yoksa hemzemin mi? Yoksa köprülü kavşak mı? Her bir çözümün beraberinde bazı alternatif tartışmaları getirmesi kadar doğal bir şey olamaz. Önemli olan bu olumsuzlukları en aza indirecek çözümü bulmaktır.
Bu düşüncenin bir adım ötesi, bugün bulmaya çalıştığımız çözümün sürdürülebilir olması, gelecek nesillerin çözüm arayacağı bir problem olmaması.
Bu şehrin konuya "duyarlı insanları", bundan yıllar önce, tanjant yolu ile ilgili benzer tartışmayı yaşamışlar ve bu konuda tarih yeniden tekerrür mü edecek? diye düşünmeden edemiyorlar.
Bugün hangimiz, şehrimizin önemli siluetlerden biri olan Meydan'dan Boztepe'ye bakış manzarasını bozan, tanjant yolu köprülü kavşak geçişi için çok iyi olmuş diyebiliyoruz...
"Hâfıza-i Beşer, nisyân ile mâlûldür"! Bundandır bütün kaygımız....
Ayrıca Türkiye'ye örnek kentsel dönüşümlerle, Tabakhane ve Zağnos vadilerini Karadeniz’in soğuk suları ile buluşturma ile Narlıbahçe projelerinin önüne koyulan bir set değil midir? yapılması planlanan sahil yolu ve eklenti kavşakları.
Çözümü parçacıl değil, bütüncül çözümlerde arayalım...
Liman mevkiindeki kavşak ile Ayasofya kavşağı arasında yedi farklı kavşak var. Eğer bir Reşadiye kavşağında takılıp kalırsak resmin bütününü göremeyiz.
O halde büyük ölçekten küçük ölçeğe bir seyahat yapalım ve haritanın tamamına bakalım...Tüm bu kavşakları birbirine bağlayacak entegre ve sürdürülebilir bir çözüm arayalım...
Bütünleşik kıyı yönetimi ve kullanımı açısından fayda sağlayacak projeler üretelim ve insanımızla deniz ve kıyı alanları ile yeniden kavuşturalım...
Bugün çözüm köprülü kavşak doğru bir tercih olabilir...ama ya değilse!...
Bunun bedelini kim? Nasıl ödeyecek?
Bunun da cevabı kolay....
Bugün meydandaki köprülü kavşağın bedelini ödeyen şehrin sahipleri bu tür yeni "ucubelere" her gün bakarak öder bedelini...
Kim ne derse desin ortada bir kriz var....Ve liderlik vasıfları da bu kriz ortamında ortaya çıkmalı....
Yani bu şehri yönetenler bu işi çözmeli ki yönetme sanatı ve kabiliyetleri ortaya çıksın....
Trabzon'un "Moloz" unu moloz olmaktan çıkaracak projeler hayal edelim...
Bu proje son yıllarda özlediğimiz bir barış projesi olsun.
Kimsesiz, sahibi olmayan ve her gün hor kullandığımız ve kirlettiğimiz kıyılarımıza ÖZÜR projemiz olsun....