Gözlerinden akan yaşları elinin tersi ile siliyor bıçak gibi batan rüzgarı saçların ile selamlıyorsun. Denizin hırçın dalgalarına karşı durmadan hareket ediyorsun.

Bu plansız yolculukta önüne kimi zaman engeller, kimi zaman uğruna mücadele edeceğin güzellikler çıkacak. Eğer mücadeleyi seviyorsan engelleri aşmak için çabalayacak sonunu düşünmeden uğraşacaksın.

Ufka bakıyorsun gitmek istediğin varmak istediğin liman tam önünde. Rüzgar senden yana hadi ulaş o varmak istediğin noktaya. Her şey tozpembe geliyor sana arkana dönüp bakmayınca.

Demir attığın limana korkularından sıyrılıp sığınıyorsun bir yârin yanına uzanır gibi. En büyük kabusları yaşayacağını bilmeden teslim oluyorsun ellerine.

Dalgaları ile seni ne kadar yaraladığına aldırmıyor, seni itip sonra çekmesine müsaade ediyorsun. Demir attığın limanda savruluyorsun bir o yana, bir bu yana…

Başının üstünde koskoca gök kubbe altında ise sonsuz bir derya ama sen vurulmuşsun insan yapımı bir demir parçasına. Gövden su alırken bile uzatılan eli tutuyorsun yine.

Anlık bir nefes doluyor ciğerlerine sonra yeniden boş kalmış avuçların ile batmamak için çırpınıyorsun. Yorgunsun, bir damla gözyaşı akıyor şakaklarından silecek dermanı bile bulamıyorsun kendinde.

Katiline sarılmış öylece duruyorsun. Seni günden güne öldüreceğini bildiğin halde yeni rotalara gitmiyor arkandaki ufka bakmıyorsun bile.

Artık uyanma vakti gelmedi mi kaptan? Huzur ve mutluluk sandığın bu yerde sana düşen kalp kırıkları ruhunun hassas noktalarını kesmeden uzaklaşma vaktidir.