Televizyonlarda bir yarışma vardı eskiden, DEĞİŞTİR... Amaç, sunucunun "değiştir" dedikçe yarışmacının bilgi dağarcığından yeni bir şarkı söylemesi...Ne alaka mı? okuyalım öyleyse...

Mevcut Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği daha 3 ay önce haziran ayında esaslı bir değişiklikten geçirilerek resmi gazetede yayımlandı. Belediye ve diğer kamu kurumları kendilerini yeni mevzuata adapte etmeğe, yeni değişiklikleri anlamaya uğraşırken, bir değişiklik daha... Bu hafta başı yeni bir değişiklik yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kimlerin bu kısa mesafeli koşudan faydalandığı da kafalarda cevap bekleyen ayrı bir soru işareti?

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Uygulama yönetmeliği, çıktıktan tam 4 ay sonra yürürlükten kaldırılarak yeni versiyonunun resmi gazetede yayımlanmasının üzerinden daha bir yıl geçmedi.
Yapı denetim kanunu hakkında yapılan değişikliklerin sayısını biz unuttuk.

Torba kanunlara giren imar kanunu değişiklikleri ise ayrı bir muamma...
Oysa 1985 yılında çıkarılan imar kanunu hala değişiklik bekliyor(DU)... Artık değişiklik değil, arazi yönetimi sorunlarına çözüm üreten eskilerin tabiriyle “ağyarını mani etrafını cami” yeni kapsamlı bir imar kanunu bekleniyor, ilgililere duyurulur...
Üniversiteler, Belediyeler, kamu kurumları, serbest mühendis, mimar ve şehir plancıları, her gün yeni bir kanunu okumak, ilgilileriyle mütalaa etmek, anlamak ve en önemlisi ANLATMAK zorunda...

Ülkemizde hala anlaşılmayan bir konu var...
İmar kanunu ve ilgili mevzuat herhangi bir kanun gibi değildir. Yazmak ile olmuyor. Arazi yönetimi uygulamaları yöntemlerini bilmek ve uygulamak, olayı yaşamak ve en önemlisi mühendislik faaliyetlerinin en önemli altyapısı olan MÜLKİYETİ ve mülkiyet analizini bilmek gerekiyor. Şimdi bu ifadelerimizi en iyi anlayanlar şüphesiz "Belediyeciler ile özel sektör" olacaktır... Çünkü onlar "Damdan düşenlerin tam kendileridir".

Yetkililerin bu belediyecileri özellikle imar birimini bir dinlemelerini rica ediyoruz...
Bir kez daha Başbakanımızın uzman ekip açısından yalnızlığını hissettik.
Milletvekillerine "üç dönem" yasağı koyan Sayın Başbakan acaba benzer kısıtlamaları bürokratlarına da koymayı düşünür mü? diye de merak ediyoruz.

Ayrıca bürokratların bu tür becerisizliklerini örtbas etmek ve Başbakan ve bakan kızmasın diye değişik yöntemler kullandığı da arka planda konuşulanlardan...
Bir tek şey diyeceğiz sondan önce, lütfen "ORTAK AKIL"... En azından bu tür önemli konularda olsun kırk ölçüp bir biçelim!..
Yine de sözümüzü gönül ehlinin sözüyle bağlayalım...
Danışan akıllar, aydın kandillere benzer; yirmi kandil, elbette bir kandilden daha fazla aydınlık verir. Olabilir ya, belki de aralarında gökyüzünün ışığından uyanmış bir kandil vardır(Hz. Mevlana).