Okullarda öğrenciler için kıyafet, ayakkabı dağıtılıyor.

Ve bir çocuk, yardım eden kişiye şu cümleyi kuruyor:

“Abla, bir dahakine kahvaltılık da getirir misiniz?”

Evet, buradayız!

Çocuk için kahvaltı istemek bile utanarak söylediği bir cümleye dönüştü.

Bir yanda çocuklar açlıktan sabah okula gitmek istemiyor…

Diğer yanda birileri sofralarda patlayıncaya kadar yiyip, artıkları çöpe döküyor.

Bu ülkede bir çocuk aç yatıyorsa, hiç kimse vicdandan, ahlaktan, dinden, insanlıktan bahsedemez!

Artık uyuma zamanı değil.

Seferberlik zamanı.

Çocuklarımız için!

Tartışmanın Değil, İcraatın Zamanı

Ortahisar Belediyesi’nin CHP’ye geçmesinin ardından tartışmalar bir türlü dinmiyor. Belediye Başkanı Ahmet Kaya, göreve gelir gelmez personel fazlalığı ve kabarık borç yükü nedeniyle ciddi bir zaman kaybı yaşadı. Ardından Belediye Başkan Vekili Cüneyt Zorlu, bazı ilçelere gereğinden fazla bütçe ayrıldığını ileri sürerek tepki gösterdi. Bu açıklamaların hemen sonrasında AK Parti Meclis Üyesi Yavuz Şanver, “300’ün üzerinde personel alındı” iddiasını ortaya attı; ancak Danıştay, bu söylemin gerçeği yansıtmadığını ortaya koyarak Şanver’i yalanlamış oldu.

Aslında bütün bu tartışmalara baktığımızda, her iki tarafın da ileri sürdüğü iddialar ciddiyetten uzak. Bir taraf, “Bu kadar personeli neden işe aldınız?” diyerek vatandaşın emeğini sorguluyor; diğer taraf ise “İlçelere neden fazla bütçe veriliyor?” diyerek hizmetin önünü kesmeye kalkıyor.

Peki yarın seçim zamanı geldiğinde ne olacak?

Bütçesini fazla bulduğunuz ilçelere nasıl gidip oy isteyeceksiniz?

İşe girdikleri için şikayet ettiğiniz vatandaşın kapısını nasıl çalacaksınız?

Günübirlik açıklamalarla, öngörüsüz polemiklerle şehir yönetilmeye çalışılmaz. Kısır siyaset tartışmaları Trabzon’a zerre katkı sağlamadığı gibi, şehrin enerjisini de boşa harcıyor.

Oysa Başkan Ahmet Kaya, göreve geldiği gün daha yapıcı bir yaklaşım sergileyebilirdi. “Personel sayısı fazla, siz de Ortahisar’ın kurucu belediye başkanısınız. Fazla personeli alın, ben kendi ekibimle çalışmak istiyorum” diyerek çözüm odaklı bir adım atabilirdi. Böylelikle konu daha en başından Büyükşehir’in de katkısıyla sağlıklı şekilde ele alınabilirdi.

Sonuç olarak; bu tür tartışmaların ne şehre ne de vatandaşa hiçbir faydası yoktur. Şikâyet ederek değil, çözüm üreterek yol alınır. Kimse saçma polemiklerle seçmenine şirin görünmeye çalışıp Trabzon’un geleceğini heba etme hakkına sahip değildir.

Artık icraat zamanı.

Artık Trabzon’a gerçek anlamda hizmet zamanı.

Coca Cola'dan Bedava Reklam

Coca-Cola’nın Trabzonspor’a sponsorluk teklif ettiği, Başkan Ertuğrul Doğan’ın ise “İsrail ürünü” gerekçesiyle bu teklifi reddettiği haberi günlerdir konuşuluyor. Kamuoyu da bu kararı destekledi, takdir etti. Eyvallah…

Ama gel gelelim işin diğer yüzüne:

Coca-Cola aslında istediği reklam algısını çoktan oluşturdu bile. Hem Beşiktaş’a hem Trabzonspor’a yapılan teklifler konuşuldu, yorumlandı, tartışıldı. Sonuçta ne oldu?

Coca-Cola, tek kuruş harcamadan gündemin tam ortasına yerleşti.

Bizim de bir şeyi abartmada üstümüze yoktur zaten. Daha önce bireysel olarak da kaç sanatçı bu markanın tekliflerini reddetti: Volkan Konak, İlyas Salman, Tarık Akan… Bu isimler bile “hayır” demişken, bugün yaşananları bir destanmış gibi sunmanın pek anlamı yok.

Aynı şekilde, birçok sanatçı da yıllardır reklam tekliflerine sıcak bakmıyor ve kabul etmiyor. Yani ortada çok büyütülecek bir mucize yok.

Ha şu var… Eğer gerçekten “İsrail ürünü kullanmayacağız” derseniz ve tüm İsrail menşeli ürünleri tamamen hayatınızdan çıkarırsanız, işte o zaman mesele ciddiyete biner. Ama bir tek Coca-Cola’yı reddetmekle bu iş çözülmüyor maalesef.

Muhtemelen şimdi Trabzonspor, Coca-Cola’nın teklif ettiği bütçeye yakın bir sponsor bulma arayışına girecek. Çünkü futbol ekonomisinin dili nettir:

Duygu başka, bütçe başka.

Kısacası…

Ortada bir duruş var mı? Var.

Ama bir yandan da markanın “bedava reklam” zaferi gerçeği var.

Ve biz, her zamanki gibi, basit bir konuyu bile abartarak yine kendi kendimize gövde gösterisi yapıyoruz.