Devletin bölücü terör örgütüne yönelik Güneydoğu’da sürdürdüğü amansız mücadele karşısında bir grup akademisyenin yayınladığı devlet karşıtı bildiri, gündeme bomba gibi düştü..
Ve tartışmaların odağına oturdu..
Aslında hiç sürpriz değil..
Ne yazık ki bu vatan toprakları ihaneti de besliyor!..
Osmanlı’da da vardı..
Kurtuluş Savaşı verilirken de vardı..
Cumhuriyet kurulurken de vardı..
Ne yazık ki şimdi de..
Emperyalizmin uşaklığını yapanlar hep var oldu!..
Kanlı terör örgütü PKK'ya bir cümlecik dahi aleyhte konuşmadan sürekli Türkiye Cumhuriyeti’ne söz söyleyenler, mütareke döneminin işgal altındaki İstanbul'unun sözde aydınlarının kalıntılarından başka bir şey olabilir mi?
97 yıl önce de Anadolu’yu işgal edenleri, yakıp yıkanları öven, onları destekleyen, milletine rezilce ihanet eden gayri milli sözde şairler, yazarlar, gazeteciler, siyasiler yok muydu?
Bugün de onların torunları iş başında!..
Yine en çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç olunduğu dönemde devletlerini kötülemek, dış dünyaya şikayet etmek, yıpratmak, yıkmak, bölmek için ellerinden geleni insafsızca, hayasızca, ahlaksızca yapıyorlar..
Yunan işgali sırasında iç düşmanları dış düşmanlardan daha tehlikeli bulan Mustafa Kemal’in “Kahramanı kadar gafili de, haini de çok milletiz” sözü bugün de çok önemli..
Evet haini de bol olan bir milletiz ne yazık ki..
Bakın geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Türk siyasetinin önemli isimlerinden, eski bakan, eski diplomat siyaset bilgesi Kâmran İnan ile bir söyleşi yapılmıştı..
Sözüne güvenilir, ülke sevgisini her şeyin üstünde tutan dürüst bir politikacı, herkes tarafından sevilen sayılan bir isim olarak tarihe geçen İnan’ın ülkemizde yetişen hainler konusunda ünlü araştırmacı gazeteci Saygı Öztürk’le yaptığı söyleşiyi arşivimden çıkardım..
Tam zamanı dedim..
Ülkemizdeki hainlerin çokluğunu o kadar net anlatmış ki, insanın kanının donmaması mümkün değildi..
***
Kâmran İnan “Eskiden de hain vardı ama bugün Türkiye eski günlerini mumla arar hale geldi” demiş ve eklemişti..
“Türkiye maalesef haini fazla bir ülke.. Bakan olduğum dönemde, hükümete brifing veriliyordu. Ben, devlet aleyhine faaliyet gösterenlerin sayısını sordum...
205 bin rakamı telaffuz edildi.
Ben bunu kitabımda açıkladım ve ‘Resmi rakamlara göre 205 bin hainimiz var’ diye yazdım.
Birkaç yıl sonra karşılaştığım, dönemin Genelkurmay Başkanı ‘O zaman verilen rakamlar şimdikilerin yanında çok az kalıyor’ dedi.
Şimdi, hain sayımız daha da arttı!
Bunu nereden çıkardığımı soruyorsanız, ülkemizde olup bitenlere yalnız gözlerinizle bakmayıp inceleyin, derim!”
***
“İnsanımız yanlış yolda ve ne yazık ki benim vatanım hain yetiştiriyor.
Türkiye’nin insanı yabancıya kendi devletini gammazlıyor!
Siyasetçilerin haberi bile olmadığı bilgiler yabancılara ulaştırılıyor!
Devleti dışarıya jurnalleyen, yabancı kamçısıyla devleti dövmeye çalışanlar, bu yaptıklarının karşılığını fazlasıyla alıyorlar!
Ne kadar etkili olurlarsa ona göre prim alıyor, ona göre terfi ediyorlar. Bunların önemli noktalara gelmeleri sağlanıyor!
Ve ben, hainleri anlatırken kahroluyorum!
Ne yazık ki Türkiye’de hainler makbuldür!”
Duayen siyasetçi Kâmran İnan şöyle devam ediyordu..
“Evet, maalesef hainlik üreten bir toplum olduk. Bunun ilacını da bulamadık.
Türkiye’de devlet adamı yokluğu var.
Bir zamanlar ülkemiz ‘Devlet adamı hazinesi’ iken, şimdi ‘Devlet adamı fukarası’ haline geldi.
Devlet yönetiminin unutulduğu bir ülkeyiz.
Türkiye’nin eğitimi iflas etmiş bir halde..
Dünyada en az kitap yazan ve okuyan bir ülkeyiz.
Örneğin Fransa’da kişi başına yılda 30 kitap düşüyor, bizde 30 sayfa bile düşmez!
Okumayan, araştırmayan bir ülke olduk.
Batı’da liderler, devleti yönetenler, kitap yazar. Bizde bunların hiçbiri yok. Yazsanız da kim okur?”
“Bu kadar önemli bir coğrafyada bulunan ülkemizi küçültmek isteyenler var. Bunun için de büyük çabalar gösteriliyor.
Ülkemize sadakatle hizmet eden ve bunun için çaba gösterenlerin başına çok işler getiriliyor!
Ne yazık ki, Türkiye’de hainler makbuldür.
Devletini gammazlayanlar haindir!
Bu kadar hainin nasıl yetiştiği, toprağımızdan mı, suyumuzdan mı olduğu da araştırılıp incelenmelidir.
Bu vatanın hain yetiştirmede nasıl bu kadar verimli olduğu ortaya çıkarılmalı ve buna göre önlem alınmalı...”
***
Kâmran İnan, 50 yıllık devlet adamlığı tecrübesiyle gerçekleri söylerken, tüylerimiz diken diken olmuştu..
İşte son örneğini yaşadık..
Devletin bölücü terör örgütü ile mücadelesine destek vermesi gereken bir takım akademisyenin, destek vermek bir yana devletini suçlamasını, dış dünyaya şikayet etmesini ibretle izledik.
Yazık bu devletin bu adamlara verdiği emeğe..
Yazıklar olsun..
Bundan utanç duyuyorum..
Emperyalizmin bu vatan toprakları üzerinde uşaklığını yapmakla görevli bu ihanet delalet sahipleri, mazideki tıpkıları gibi bu bildirileri Türk Milleti’nin tarihi çöplüğünde bildirileri ile yer alacaklar.
***
Böylesine bir dönemde Bilge Kağan’ın sözü ile yazımı noktalamak istiyorum..
“Ey Türk Oğuz Beyleri..
Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz.”