İşte gidiyorum,
Birşey demeden,
Arkamı dönmeden ,
Şikayet etmeden, hiçbirşey almadan,
Birşey vermeden,
Yol ayrılışı görmeden gidiyorum, şeklinde başlayan dizeleri,
Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde,
Yürüyorum sanki senin yanında,
Sesin uzaklaşır herbir adımda,
Ayak izim kalmadan gidiyorum, diye devam ediyor ve,
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı,
Gönül kuşu şarkıdan yorulmadı.
Bana senin gibi kimse sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum.
dizeleri ile sonlanıyor.
Bilerek ve hissederek bir insanın ışıklara yürüme yolunu bundan daha iyi kim ve nasıl anlatabilir. Bu sadece Kazım Koyuncu'ya has diye düşünüyorum. Bir Trabzonspor sevdalısı ve Bordo-Mavili renklere aşık bu yiğit delikanlı için Hopa Belediyesi ''Kazım Koyuncu Parkı'' yaptırıyor. Edindiğim bilgilere göre, heykeli bekleniyor. Önümüzdeki günlerde açılışı yapılacak. Bu konuda Trabzonspor Kulübü ile de iletişim halindeler.
KTÜ Atatürk Kültür Merkezin'de verdiği konserde yaşadığı sıkıntılara karşın konserle kanseri ayıran arada bir harf var diyerek hastalığı ile inadına alay eden ancak Trabzonspor'u dik duruşu ve direnişi ile çok ciddiye alan, her konserine Bordo-Mavi forması ile çıkan bu güzel insanın Hopa'daki parkının açılışında Trabzonspor Kulubü bir şekilde orada olmalı ve vefasını göstermelidir diye düşünüyorum.
TRABZON’ DA
KÜLTÜR
Trabzon'da ne zaman bir kültür ve sanat etkinliği olsa, konuşmacılar ve bir bilenler,sözlerine Trabzon metrekaresine en fazla sanatcı düşen kenttir'' diye başlarlar.Bu doğru mudur ?
Sanatcılara gerçek değerleri ne denli verilir, bazı siyasilerin bu konudaki duyarlılıkları yeterli midir ? Buna iyi bakmak lazım. Çocukluğumuzda Trabzon hem sanatsal etkinlikleri hem de mekanlar anlamında O günün koşullarına göre çok canlı ve yeterli idi. Amatör tiyatrolar, kulüp ve derneklerin Türk sanat - halk müziği koroları, hafif batı müziği orkestraları ve solistleri. Meydan'da yıkılan Opera binasını anımsar mısınız...
Bizim kuşağımız bunları yaşadı, şanslıyız. Trabzon her hali ile tarih ve kültür kokan bir kentti.
Babaannem rahmetli 95 yaşında bizlerden ayrıldı.
Ne zaman Türk Sanat Müziği çalsa pür dikkat kesilir, özellikle ''Fikrimin İnce Gülü'' şarkısına da eşlik ederdi. Babamın da müziğin her türlüsüne bir başka yakınlığı vardı. Babamın yaşamı çok hareketli idi. Bulunduğu görevler nedeni ile kentteki tüm etkinliklerde ya organize eden ya davetli ya da gazeteci olarak yer alırdı. Gecenin ilerleyen saatlerinde ''Trabzon'dan çıktım başım selamet, Çavuşlu'ya geldim koptu kıyamet '' türküsü ile dertlenirdi. Çocukluğumuz Ganita ve Sotka'da geçti. Dayım, Cafer Güner nam-ı değer kolanyacı Cafer Keman çalardı. Eşi yengem de ud çalardı. O dönemin evleri tek katlı, bahçeli ve kişilere özeldi. Her evde mutlaka duvarda asılan bir saz ve enstrüman çalan birileri olurdu. Bu gün gelinen noktada ağırlaşan yaşam koşulları insanları daha çok çalışmaya yöneltirken eğlenmelerine pek olanak vermiyor.