Sekiz yıl önce görev yaptığı Trabzonspor’da Trabzon insanının beklentilerini iyi kavrayan Vahid Hoca, belki de olası bir kötü sonuçta “Kabahat bende değil” içgüdüsel savunmasıyla sürekli yakına yakına çıkardı takımını Rostov karşısına..
-Transferler zamanında yapılmadı.
-Bu yüzden yeterince çalışamadık..
-Rostov’u elememiz mucize olur..
Şeklinde maçtan bir gün önceye kadar seslendirilen yakınmalar, belki de Passolig kadar yetim bıraktı tribünleri..
Öyle ya, hocasının bile güvenmediği bir takım için ne diye stadyuma gideyim diye düşünmüş olmalı ki millet, bu kadar transfere, dünya yıldızı Cardozo’ya karşın boş tribünlere oynadı Bordo-Mavililer..
**
Oysa Vahid Hoca’nın unuttuğu bir şey vardı..
Bu takımın adı imkansızları gerçekleştirip, olmazı olur yapan Trabzonspor’du..
Nitekim Trabzonspor henüz erken olmasına karşın bence çok iyi bir sonucu, iyi bir futbol oynayarak aldı.
Öncelikle şu tartışılmaz gerçek..
Alınan bütün futbolcular yetenekli..
Hiç hesaba katılmayan Musa bile çatır çatır oynadı..
Ve Trabzonspor bir süre sonra taraftarının gıpta ile izlediği bir takım olacak.
Yani demem odur ki; Vahid Hoca
az sıkışınca topu taca atmasın..
Daha önce de yazdığım gibi malzeme çok iyi..
İş artık yemeğe lezzet katacak ustada..
Ve inanıyoruz ki usta da bu işi becerecek maharette..
O zaman Fenerbahçe maçına kadar Passolig kartımızı alacağız, tribünde keyfimize bakacağız..
Tur mu ne olur?
O iş dün akşam bitti.
UEFA Avrupa Ligi hepimize hayırlı olsun..