SONNOKTA SELAY SAYKAL - Trabzon’da, 50 hektarı 'doğal sit alanı' ve 'kesin korunacak hassas alan' ilan edilen 10 bin yıllık Ağaçbaşı Turba Bataklığı, çıkan yangınların ardından bu kez de kirlilik ve kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Semenderlerin yaşam alanı sulak arazi ve derelerde kirliliğin oluştuğunu belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, “İnsan etkisi hayvanlar için stres kaynağı. İnsanın burada yapacağı kirlilik ne ölçüde olursa, alan o kadar etkilenecektir.” dedi. Köprübaşı ve Sürmene ilçeleri sınırında, asidik torf toprağı ile ölmüş bitkilerden oluşan, Türkiye'nin en büyük yüksek rakımlı sulak alanı olan 600 hektarlık Ağaçbaşı Turba Bataklığı, 2019 yılında 'doğal sit' ve 'kesin korunacak hassas alan' olarak tescillenmişti.

BATAKLIĞI YAKANLAR BULUNAMADI
‘Nesli tehdit altında’ olan ‘Kafkas Semenderi’ ile ‘nesli tehdide yakın’ kategorisindeki ‘Şeritli Karadeniz Semenderi’nin yuvası olan 10 bin yıllık ekolojik hazine, 3 yılda 3 kez kimliği belirsiz kişilerce yakılmıştı. Bataklığın 15 gün önce yeniden ateşe verilmesinin ardından jandarma ekipleri inceleme başlattı. Semender, köstebek ve kuş yuvaları ile çok sayıda canlı türünün zarar gördüğü yangınla ilgili sorumlular bulunamadı.

HASSAS ALAN
‘Kesin korunacak hassas alan’ ve ‘doğal sit alanı’ içerisinde ve bitişiğinde kaçak yapıların sayısı artarken yaylada görüntü kirliliği oluştu. Çöplerin gelişigüzel atıldığı semenderlerin yaşam alanı sulak arazi ve derelerde ise kirliliğin arttığı gözlendi. Mevsimsel yağışların azalmasına bağlı olarak, turba bataklığında sulak alanlarda kuraklık oluştu.

SU ORTAMLARI AZALDI
Alanda incelemelerde bulunan KTÜ Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, “Üreme amacıyla suya gelen ‘Karadeniz şeritli semenderinin erkek ve dişi bireylerini gördüm, yalnız sayıları biraz azdı. Yağmurun bu sene fazla yağmadığını söylediler. Durgun su ortamları biraz az. Yangın sırasında ne kadar etkilendiler, o esnada kaç tane birey öldüğünü burada çalışma yapılamadığı için şu an söylemek zor ama mutlaka olumsuz bir etkisi olmuştur. O dönem karadan suya geçiş dönemleriydi ve o yangından etkilenmişlerdir.” dedi

KİRLİLİK DOĞAL ORTAMI BOZUYOR
Bataklıktaki bitki örtüsünde kirlilik gördüğünü söyleyen Prof. Dr. Bülbül, “İki ölü semenderler gördüğüm suda kirlilik oluşmuş. Bunun analizinin yapılması gerekiyor. İnsan etkisi bu hayvanlar için stres kaynağı. İnsanın burada yapacağı kirlilik ne ölçüde olursa o kadar etkilenecektir. Buradaki kirliliğin suya karışması buradaki doğal ortamı bozacaktır. Bu hayvanlar savunmasız, insanın korumasına muhtaç durumdalar. Onları korumak için çalışmayı bırakın, zarar verilmemesi bile hayvanlar için yeterli. Onlar bir şekilde kendilerini tolere edecektir. Temmuz’da ne olacağına gelip bakacağız. Semenderler buraya yumurtlayacaklar ama sular kurursa yumurtalar ve larvalar ölecek.” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi