Aylardır süregelen Covid- 19 salgınının ekonomide yarattığı olumsuz hava yüzünden, umutların yalnızca turizm sezonuna bağlandığı Trabzon’da, neredeyse her köşe başını mesken tutan ithal dilencilerden esnaf ve vatandaşımız gerçekten bıkmış vaziyette.

Çoğunluğunu Suriyeli ve Afgan mültecilerin oluşturduğu dilenciler, insanımızın manevi duygularını sömürmekle kalmayıp, beraberindeki küçücük çocukları da bu uğurda istismar etmekten geri durmuyor.

***

Özellikle Pazarkapı Mahallesinde bulunan ve şehir merkezindeki konumu nedeniyle köylülerin kentlilerin uğrak yeri haline gelen Moloz mevkiini istila eden kadınlı erkekli dilencilerin, birbirleriyle koordineli/sistematik bir şekilde harıl harıl çalışması hakikaten takdire şayan.(!)

***

İşin ironisi bir yana.

Huzursuzluğu yaratan asıl sıkıntı...

Yaşananlara dur demesi gereken yetki sahiplerinin, bahse konu bu kişilerden daha az sokaklarda görünmesi.

***

Yani duyarsızlık.

***

İlgililerin bu yöndeki ilgisizliği düşünüldüğünde, şehir kavşaklarında bulunan trafik ışıkları ve caddelerimizden sonra pazar yerlerinin de dilencilere teslim edilmesi en tabii kaçınılmaz gerçeğimiz olmakta.

MESELE EMEKSİZ EKMEK
İç savaştan kaçıp topraklarımıza sığınan mültecilerden hatırı sayılır bir kesimin şehirde farklı işkollarında çalışarak ekmeğini kazanabildiği ve devletin çeşitli kurumlar aracılığıyla kendilerine sunduğu sosyal yardım imkânlarından rahatlıkla yararlanabildiği düşünüldüğünde, dilenciliğin bir zorunluluktan ziyade paraya uzanan en kestirme meslek (?) olarak tercih edildiği aleni olarak görülmekle birlikte...

Sırf yetkililerin etkisizliği neticesinde inisiyatiflere terk edilen bu sorunlu seçim, kentin sahip olduğu kültürel profil ve vatandaşımızın halihazırdaki yurttaşlık anlayışında derin yaralar açmakta.

Velhasıl.

En yoksul insanımızın dahi dilenmek zorunda bırakılmadığı bu topraklarda cirit atan başıboş mülteci dilencilere sebep, doyumsuzluğun berisinde ne açlık, ne de çaresizlikleri olup...

Memlekette dilenciliğin bu denli hortlamasının tek yegâne nedeni denetimsizlik ve bu minvalde yurttaşlarımızın vicdanlarıyla cüzdanları arasındaki ince çizgide bir başına bırakılmasıdır.

***

Sözün özü:

Yazıktır, günahtır.

Dilenenlerden ziyade, bir de memleketliye acıyın!