“Bir ülkeyi yok etmek için atom bombasına gerek yoktur.

Uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur.

Bunun için eğitim seviyesini düşürmek yeterlidir.

Eğitim seviyesini düşürmek için de kopya çekilmesine izin vermeniz gerekir.

En nihayetinde…

Hastalar, doktorların elinde can verir.

Binalar, mühendislerin elinde çöker.

Para, ekonomistlerin elinde kaybolur.

İnsanlık, dinci akademisyenlerin elinde ölür.

Adalet, hakimlerin elinde yok olur.”

Rivayet öyle ki Güney Afrika'da bir üniversitenin girişinde bunlar yazıyor.

Hakikatte bu yazı vardır yoktur, tabi ki bilemeyiz lakin anladığımız üzere özünde liyakat vurgusu yapan her cümlenin manası derin.

Velhasıl hem bu derinlik, hem de kendimizden ziyade kentimizi düşünüyor olmamızdan mütevellit, bizler de bugün Trabzon şehrinin eğitim çarkına not düşelim istedik.

Umuyor ve diliyoruz;

Çıtanın yükselmesi için büyük çaba sarf eden Hüseyin Burak Fettahoğlu’nun başkente gidişinin ardından, adeta günübirlik atamalarla idare edilir duruma gelen İl Milli Eğitim Müdürlüğü atamalarında ‘işin ehline verilmesi’ düsturu dikkate alınmıştır.

Neticede, Güney Afrika’da duvara asılı mısraların Trabzon’da sıkça dillendirilmesini hiçbirimiz istemeyiz.

Başarılar…

TOPLUMUN ÇÖKÜŞÜ…

Zamanın filozofu İbn-i Haldun’a göre bir topluma ait çöküşün alametleri şunlardır:

- Dayanışmanın yok olması

- Üretimin zayıflaması

- Tüketim çılgınlığı

- Vergilerin artması

- Liyakatin dikkate alınmaması

- Adaletsizliğin yaygınlaşması

- Göçün hızlanması

- İblisane gurur ve kibir

- Gösteriş

- Riyakârlık, gösteriş (dalkavukluk)

Şöyle bir bakın…

Etrafınıza göz gezdirin.

Bugün her birimiz, bu yazılanlarla bu denli göz göze gelmişken…

Hiçbirimiz, olan bitende pay sahibi değiliz.(!)

Hulasa, bilinmeli ki; başımıza gelenlerin sebebi ne körü körüne biat edilen iktidar ne de bunca olumsuzluğa rağmen hala güvenilmeyen muhalefettir.

Madem faturayı biz ödüyoruz, o halde başkasına top atmamız yersiz.

Bananecilikten bir an evvel sıyrılıp, varlığımızı yeniden inşa etmemiz lazımdır.

ÖNCE AHLAK

Afrikalı yazıyor da, biz de yazan yok mu?

Bizde de bir caminin görevlisi girişe yazmış:

"Çocuklarımıza önce ahlaklı olmayı öğretelim.

Sonra ibadetleri öğretelim.

Yoksa...

Namaz kılan bir hırsız.

Oruç tutan bir sapık.

Hacca giden bir yalancı.

Kurban kesen bir tefeci.

Şehadet getiren bir terörist olabilirler."

Altına imza atmamak mümkün mü?

Elleri dert görmesin.

Zira bir topluma önce ahlak lazım.

Geri kalanlar peşi sıra…