AKYAZI STADI VE DOLU TRİBÜN GERÇEĞİ

Son dönemlerde hep transfer politikaları, bunların yarattığı ve yaratacağı olumsuz etkiler üzerinde bir dizi yazı kaleme aldım. Sanırım sizler de sıkılmışsınızdır. Bugün de farklı bir konuya temas etmek istedim. Çünkü bunun da önemli bir detay ama kritik sonuçlar doğuracak gerçek olduğunu biliyoruz.

Biliyorsunuz bir ara Trabzonspor’un maçlarını İstanbul’da oynaması gündemdeydi. Bir takım kendini bilmez, bu kulübün gerçeklerinden habersiz kişilerin ısrarla maçların İstanbul’da oynanmasına yönelik taleplerinin sebebi de Trabzonspor’un özellikle Atatürk Olimpiyat Stadı’nda 40 bin, 50 bin, 60 bin taraftarı tribünlere çekmesiydi. Oysa Bordo-Mavili takım, büyük maçlar dışında Trabzon’da genellikle 10-12 bin taraftara oynuyordu. Tam da bu günlerde, İstanbul’da oturan ve Trabzonspor taraftarı olan Yavuz Saltık isimli bir kişi aramıştı gazeteyi… Arkadaşlar bana bağladılar.

Kendisini tanıttıktan sonra da, sözü Trabzonspor’un maçlarını İstanbul’da oynamasına getirdi ve, “Bu talebi dile getirenlerin gerçeklerden haberi yok. Evet İstanbul’da birkaç maça sayı sınırlaması olmadan Trabzonspor taraftarı serbestçe giriyor. Bir iddia varsa ortada, takımlarına büyük özlem duyan Bordo-Mavili taraftarlar da tribünlere akın ediyor. Hatta çevre illerden de sayısız taraftar geliyor. Çünkü takımlarına büyük özlem duyuyorlar ve bu özlemi o birkaç maçla gideriyorlar. Oysa Trabzonspor tüm maçlarını İstanbul’da oynamaya kalksa bu kez 3-5 bin kişi bile gelmeyecektir. Çünkü özlem sona erecektir. Sadece gerçekten maça gitme alışkanlığı olanlar gidecektir. Bunun için de maçların İstanbul’da oynanması isteğiyle ilgili tartışmaları saçma buluyorum” demişti.

MAÇLARA İLGİ NEDEN AZALMIŞTI?

Ben de benzer düşüncelere sahiptim. Zaten bir kulübün doğup büyüdüğü, merkezinin bulunduğu kentten koparılması kadar saçma sapan bir düşünce olamazdı. Ama sözde Trabzonsporlu olduğunu ifade edenler arasında zaman zaman bu konunun fitilini ateşleyip, Trabzon kentini ve onun futbol geçmişini de inkar edip, küçümseyerek anlaşılmaz bir tavır takınanlar az değildi. Bu tartışmalar devam ederken, Hüseyin Avni Aker Stadı’na gelen seyirci sayısı da gün geçtikçe azalıyordu.

Bunda kuşkusuz insanların alım gücünün azalması, artık bir futbol maçına harcayacakları paranın gelirlerine oranının yükselmesi, şike sürecinde yaşananlar ve bu ülkede artık hiçbir kulübün hakkıyla şampiyon olamayacağının resmi olarak tescillenmesi, Trabzonspor kulübünün siyaset kurumunun arka bahçesi olmasından çıkarılıp, tam anlamıyla ön bahçesi haline getirilmesi, iktidara ve onun liderine karşı muhalefet yapanların vatan haini ilan edilmesi, maçların naklen yayınını gerçekleştiren kurumun, düşük fiyat politikası nedeniyle artık herkesin en ücra köşedeki köyündeki evinde sıcacık koltuğunda maçları izleme olanağı ve benzeri birçok neden etkiliydi.

DEĞİŞİMİN ATEŞLEDİĞİ BAŞARI TRİBÜNLERİ DOLDURURKEN!...

İşte tam bu aşamada Trabzonspor, Türkiye’nin en modern statlarından birine sahip oldu. Akyazı Arena faaliyete geçti. İnsanların yeniliğe olan ihtiyacı, merak duygusu Trabzon’un futbolu seven her bireyini bu stada yönlendirdi. Yeni stat 41 bin 461 koltuk kapasitesine sahipti. Koltukları güzeldi, olanaklar çok daha üst seviyedeydi. Ve böylesine bir stada sahip olan Bordo-Mavili takımın oyuncuları sahaya çıktıklarında tribünleri boş görmemeliydi. Bu stadın sunumu da taraftarı çekmeye yetti. En basit maçta bile 22 binden fazla biletli seyircinin Akyazı Arena’nın tribünlerine gelmesine yetti. Galatasaray maçında 41 bin biletin bittiği açıklandı ancak sonra rakamlara yansıyan sayı 34 bin civarıydı. Bu bile aslında büyük başarıydı.

Çünkü daha ilk yarıda en kritik ve en büyük maçlarda bile tribünlerde 15-16 bin biletli seyirci oluyordu. Rakam iki katından fazla artmıştı. Takımın uzun süredir hasret çekilen başarılı sonuçları alması da tribünlere ilgi gösteren taraftarın sayısının sıçrama yapmasında çok önemli etkendi. Şimdi merak edilen soru şu? Acaba tribünlerdeki bu büyük taraftar patlaması bir özlem ve hevesin sonucu mu? Yoksa yeni stat genel olarak dolu tribünlerde mi takımı ağırlayacak? Gerçi son haftalarda seyirci sayısı çok azalmıştı ama bunu takımın iddiasızlığına ve bunun yanında da taraftarın mental yorgunluğuna bağlayabiliriz şimdilik…

HEVESİN ALIŞKANLIK HALİNE DÖNÜŞMESİ GEREKECEK

Önümüzdeki ligin başlamasına artık kısa bir süre kaldı. Bu süre içinde localar, kombineler satışa sunulacak. Takımın yapacağı transferler, verilen mesajlar, kurulan ilişkiler kuşkusuz stadın doluluk oranı konusunda bize bir fikir verecek. Ancak gerçek anlamda Trabzonspor’u sevenlerin bu stadı bir hevesle mi, yoksa gerçekten mi doldurduğunu öğrenmek fazla uzun sürmeyecek. Bunu da  zamanla göreceğiz. Yani bir süre sonra Akyazı Arena stadına gitmek de sıradan bir işmiş gibi görülmeye başlandığında geçen sezonun ikinci yarısının başındaki taraftar kitlesinin maçlara ilgisi aynen devam edecek mi? Yoksa Hüseyin Avni Aker Stadı’nın eski günlerine dönüş mü olacak?

Bunun için bir süre daha beklemek gerekir diye düşünüyorum. Asıl gelecek sezon ve devamındaki dönemlerde bu gerçeğin doğru tahlilini yapabileceğiz. Umarım bu yeniliğe olan heves ve modern stada olan özlemin sonucunda başlayan taraftar kitlelerinin akın etmelerinin bir alışkanlık haline dönüşmesidir. Eğer bu özlem ve heves alışkanlık haline dönüşürse, inanın bir süre sonra, “Keşke bu stadı 61 bin 461 kapasiteyle yapsaydık” diyenlerin sayısı çoğalacak ve “ 41 bin 461 kişilik stat Trabzon için çok büyük” diyenlerin yüzü kızaracaktır.

Dilerim o günleri de görebiliriz!