Dr. Devlet Bahçeli'nin ölçüsüz bir dille Meral Akşener'in kurduğu Yeni Parti'ye "vurmasını" anlamak mümkün değil. Tam Türkiye'nin hakiki manada "akil adamı" unvanını kazanmışken bu tür "zehirli bir dili" tercih etmek Bahçeli'yi seven ülkücülerde de hayal kırıklığı yaratıyor.

Bölücülere, Barzani'ye, Fetö'ye karşı takınılan ve takdir edilen o üslûbu bir zamanlar yanında-yakınında bulunmuş arkadaşlarına hitaben kullamak, gerçekten "ferâset tekkesininin takkesini" düşürüyor.

Meral Akşener ve arkadaşları durup dururken yani boş yere yola çıkmadı. Yıllardır ülkücülerin ne çocukları ne de kendileri bu iktidar döneminde bir gıdımlık menfaat elde edememişti. İşte Meral Akşener ve arkadaşları ülkücülerin ekmek gibi su gibi iktidara ihtiyaç duyduğunu görerek yola çıktılar.

Yani aslında toplumdan gelen taleple menzil güzergâhı belirlendi.

Meral Akşener ve Koray Aydın bey toplumun içinden gelen siyasetçiler. Bahçeli ise "ülkücü iş sahibi olmuş olmamış" onunla ilgilenecek "bir ihtiyaç zemininden" gelmiyor. Ülkücülerin beklentilerini anlamlandırmak için Bahçeli üzerinden somut bir örnek vermek istiyorum. Yakın zamanda adıyla sanıyla Ülkü'cü olan birinci derece yakınım, yazılı sınavı geçtikten sonra komiser yardımcılığı mülakatı için MHP Genel Merkezi'ne Ankara'daki bir yakınımız üzerinden ismini bildirdi. "Kesin" dediler. "Sözlü sınavı Bahçeli halleder" haberi yolladılar. Mülakat sonuçları açıklandı. Ne kadar iktidar yanlısı var ise "çarık çürük" demeden, "yerli-milli" ayrımını dikkate almadan insanları doldurdular. Hatta bunlardan bazıları halde olmasa bile halden biraz önce "Fetö'nün memesinden ak süt emen" kimselerdi. Ha yarın bir daha "aldandım" deme imkanı olur mu onu bilmem ama bu kez ülkücülerin yardımı da kifâyet etmeyebilir.

Şimdiden ben yazayım. Bahçeli bu zehirli dili bırakıp ülkücü gençlerin ekmek ve aş kazanması için gereken hamleleri yakın zamanda gerçekleştiremezse ki böyle bir şeyi gerçekleştirmesi de zor görünüyor, açıkça ifade edelim ki TBMM'ye giremez. Destek olduğu, hayatlarını kurtardığı kişiler de bu kez "aldandık" değil "aldattık" deyip adamı kapıya korlar. Ha şu da bir gerçek... MHP bu fedâkar yaklaşımıyla baraj yüzde beşe düşse de yine Meclis'e giremez. Dost acı söyler.

Devlet beyin "Evet, devlet-millet meselesi" deyip girdiği yola saygımız var. Bizim itirazımız her ülkücünün sizin gibi düşünme mecburiyeti ile talimatlandırılmasınadır.

Bakınız polis teşkilatında "mevcut iktidar kaim olmadan" tek güç milliyetçilerdi. 15 senede 100 binin çok üstünde polis ve amir alındı. Bunların ekseriyeti "mendil temizleyicilerdendi". Hatta Bülent Arınç vakt-i zamanında Doğu'da görev yapan ve geneli ülkücü olan Özel Harekat timlerini görevden almak için "Bunların silahlarında bayrak ve üç hilal var. Ahalinin tepkisini çekiyor" deyip bu insanları önce hava alanlarında düz polis, sonra da emekli ederek mâlum ihanet şebekesinin yapılanmasının önü açmamış mıydı?

Şimdi Bahçeli bu Arınç gibilere söz söyleyeceğine arkadaşlarına salvolar göndermesi büyüklüğünden parçalar koparır. Yani kendinden kaybettirir. Bizden demesi.