Aşure, bilindiği gibi pek çok değişik malzemenin bir arada belli bir süre pişmesiyle oluşur.
Eğer bu süreyi beklemeden yemeye kalkarsan, hiçbir şeye benzemez.
Diri fasulyesi, diş kıracak sertlikteki taş gibi nohutuyla bir kaşıktan sonra kaldırıp atarsın.
“Hay seni pişirenin” sözleriyle  başlayıp  pişirenin de  uzak, yakın akrabasının hatırını sorarsın!
Ancak malzemen iyiyse ve de pişmesi için  gerekli zamanı tanırsan, tadından yenmez.
Hele de üzerine biraz tarçın dökersen..

***
Bence bu seneki Trabzonspor da aynen böyle.
Futbol olarak  fazla tatmin edici olmasa da, malzemenin kaliteli olduğunu Kasımpaşa maçında gördük..
Ayrıca şuna da şahit olduk ki, tüm oyuncuların kazanma arzusu ve mücadele gücü üst düzey.
Nitekim bu bile kazanmasına yetti.
Şimdi yapılması gereken makul bir süre beklemek.
Bu kadar değişik yerden gelen ve daha birbirlerinin adlarını ezberleyemeyen bu kadar çok oyuncu, üstelik bu kadar az bir süre birlikte çalışmışsa, sahada bir Barcelona görmek arzusu, akşam halvete girip sabah ikiz çocuk sahibi olmak beklentisinden farksızdır.

***
Lakin, teknik kadro ve oyuncular için bu durum puan yönünden bir mazeret değildir.
Bu yüzden şimdiki hedef, taşlar yerine oturana kadar mümkün olduğunca az puan kaybetmek olmalıdır.
Bunun için de bu hafta deplasmanda Gaziantep’i de yeneceksin..
Kazanılan puanların getirdiği hoşgörü ve huzur ortamı da, eksiklerini giderme yönünde sana zaman kazandıracak..
Ayrıca, bir maçlık cezan da dolduğunda taraftarının o büyük desteğiyle her şey çok daha kolaylaşacaktır.

***
Ben şahsen umutluyum.
Kasımpaşa karşısında yetenek ve niyet olarak iyi olduklarını gördüğüm oyuncularımız, Ersun Yanal, bu seneki büyük gayretiyle ortaya hepimizin beğeneceği bir Trabzonspor mutlaka çıkaracaktır.

***
Kaldı ki, yap-bozla harcanan onca seneden sonra ilk kez planlı programlı bir yola girilmişken makul bir süre daha beklemenin de kimseye bir zararı olmaz.
Az sabır, çok destekle güzel günler bizi bekliyor..