Yaklaşık iki buçuk yıllık bir aradan sonra bugün sahaya Abdullah Avcı olmadan çıkacak Trabzonspor. O gelmeden hemen önce on yedici sıradaydı takım. O zamanlar  “Bir yıl sonra 17. sıradaki Trabzonspor, ligde ikinci sıradaki rakibine 17 puan fark atacak”  denilseydi, sıkı takip edenler kabul edecektir ki hiç kimse buna inanmazdı. 

Ancak olacak olanın olması için inanılmaya ihtiyacı yok. Avcı geldikten bir yıl sonra lig tarihinin en rahat şampiyonluklarından birine yürüdü Trabzonspor. Avcı, bu hikâyenin başkahramanlarından biri oldu. 

Hemen belirtelim, her süper kahraman pelerin giymez, çünkü bazıları kasket giyer. Bunu iyi biliyorduk çünkü bizim kasket giyen karamanlarımız vardı. Özkan Sümer’imiz, Ahmet Suat Özyazıcı’mız.  Ve artık Avcı da var.

 Ve de artık yok. 

Bizler güneşi ve ayı; gündüzü ve geceyi mahallelerin dar, yokuşlu sokaklarında bir topun peşinde, kan ter içinde harcayarak geçiren bir neslin çocuklarıyız. Bir neslin kendisiyiz. Hayata dair birçok şeyi bunun üzerinden paylaşmış, öğrenmiş; şehre güneşin doğuşunu spor sayfaları üzerinden takip eden; ibadet eder gibi seven,  severken söven; yola, mesafesine bakmadan koyulan inatçı bir nesil. 

İşte bu nesil, gene olmadı çaresizliğine gebe umutlar barındıran taraftarlar topluluğuna dönmüştü. Heyecandan pozisyona sırtını dönen, tırnaklarını yiyerek dua eden taraftarlardık. Her defasında hayal kırıklığı ile kalakalan… Ancak her defasında da tekrar yola çıkmaya gücü olanlardık. Çünkü bize bu oyun aşk ile tutku ile anlatılmıştı. 

Aşk ile tutku ile anlatılmıştı fakat acıyla, kederle, gözyaşıyla yoğrulmuştu hep. Bilemezsin ne kadar kırıldık da ne kadar kırık yollardan döndük. Bu yüzden kırgındık, biraz. Sırtını annesine dönmüş bir çocuk gibi… Gönül alınmaya müsait. 

Ve bu yolda senin (Avcı) önderliğinde bir çocukluk hayali… Haftalarca süren bir şampiyonluk. En az beş sezonluk. 95-96, 2003-2004, 2010-2011, 2018-2019 sezonlarının hak edilmiş karşılığı... 

Yaşattıkların bir kenara, bunca yıl sonra bizi tekrar inandırdığın için teşekkürler. Hayatın tüm akışını durduran, hastanelerin acillerini boşaltan, kilometreleri mesafeleri yok eden, hasretleri dindiren, kelimeleri çaresiz bırakan bir şampiyonluktu. Her ne kadar bu işin kahramanı sen olsan da bunun tam olarak ne demek olduğunu bilemezsin. 

Elveda Avcı. 

Dalgalı denizlerin kaptanı...

“Biz görmedik, şu çocuklarım gördü şampiyonluğu” gururunun mimarı… Otuz bin kişiyi gözyaşları ile sahaya sokan adam… Elveda… 

Ve Trabzonspor’um. Her defasında yeni bir yola yeniden inatla… Başarılar.