Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'daki ölümlü trafik kazasının ardından ABD'ye kaçan Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur'un Türkiye'ye iadelerine karar verildiğini duyurdu. Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Bakan Tunç, "Eylem Tok ve Timur Cihantimur'un Massachusetts Bölge Mahkemesi tarafından ülkemize iadelerine karar verilmiştir" ifadesini kullandı. Tunç, "Adaletin tecellisi için şüphelilerin ABD'den ülkemize iadeleri hakkında gerekli girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
Boston'daki davada Hakim Donald Cabell, anne ve oğluna yönelik suçlamaların, iade anlaşması kapsamında değerlendirilemeyeceği yönündeki savunmayı reddetti. Bu gelişme ABD makamlarının bir iade sürecini başlatmasını mümkün kıldı. Ancak Reuters haber ajansında açıklamaları yer alan Eylem Tok ve Timur Cihantimur'un avukatları, hukuki seçenekleri değerlendirdiklerini söyledi.
BBC Türkçe'nin aktardığına göre Cihantimur'un avukatı Martin Weinberg, resmen suçlanmamış reşit olmayan bir çocuğun iadesinin sorun teşkil edebileceğini savundu. Reuters ise ABD Adalet Bakanlığı'nın yorum yapmayı reddettiğini aktarıyor.
Hakim iddiaları reddetti
Cihantimur'un avukatı, ABD ve Türkiye arasındaki iade anlaşmasının yalnızca resmen suçlanan kişileri kapsadığını, bu nedenle hakkında Türkiye'de tutuklama emri olan gencin bu kapsama giremeyeceğini savundu. Eylem Tok'un avukatı ise oğlunun kaçmasına yardım ederek, suçluyu koruma iddialarının da iade anlaşması kapsamına girmediğini savundu. Hakim Cabell bu iddiaları reddetti ve anlaşmadaki "suçlanan" ifadesinin bu kapsamda değerlendirmeye yeteceğine hükmetti.
İade süreci nasıl işliyor?
Ülkelerin iade kararlarında iç hukuk kuralları ve diğer ülkelerle yaptıkları anlaşmalar belirleyici olabiliyor. Örneğin bir başka ülke tarafından Türkiye’den iadesi istenen kişi Türk vatandaşıysa iade gerçekleşmiyor.
ABD'deki ilk tutuklama sonrası BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan hukukçu Dr. Timuçin Köprülü, "Vatandaşlığın bizdeki gibi iadeye engel oluşturması hali, tüm devletlerde böyle olduğu anlamına gelmiyor" diyor ve Birleşik Krallık, Avustralya ve ABD'nin yurt dışında suç işleyen vatandaşlarını suçun işlendikleri ülkeye iade edebildiğini belirtmişti.
Türkiye ile ABD arasında iade sürecini belirleyen anlaşmaya göre taraflar kendi vatandaşlarını vermek zorunda değil.
Köprülü, ABD'deki yetkili makamın, yerinde gördüğü takdirde kendi vatandaşını iade kararı verebileceğini, iadesi istenilen kişi aleyhindeki delillerin "titizlikle" incelendiğini dile getiriyor. Hukukçu Köprülü, iade taleplerinin ABD yargı organları tarafından "normal bir ceza yargılaması şeklinde" ele alındığını, "dosyada yer alan delillerin yetersiz olması veya suçlu ya da müdafi tarafından çürütülmesi durumunda iade talebi reddedilebildiğini" belirtiyor.
Cihantimur'un ABD vatandaşı olmasına karşın, suçun Türkiye'de işlenmiş olması ve ölen kişinin de ABD vatandaşı olmaması nedeniyle, suçlamalara ilişkin ABD'de bir yargılama yapılmasının muhtemel olmadığı da savunuluyordu.
"Anne ceza almayabilir"
ABD Mahkemesinin 14 Haziran tarihli iade davası belgesine göre Cihantimur'un, "kasıtsız adam öldürme ve yaralama", annesinin ise "suçluyu koruma" suçlamalarıyla, Türkiye'ye iadesi isteniyordu. Köprülü, Tok'un iadesi istenen Türk Ceza Kanunu 283/3'üncü maddesine göre; suç işleyen bir kişinin araştırma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için "-imkan sağlayanın üstsoy (anne veya babası gibi) olması durumunda ceza verilmediğini belirtiyor.
Yani Tok'un Türkiye'ye iadesi sonrası ceza almaması da olasılıklar arasında. Bununla birlikte Tok'un Türkiye'ye iade isteğine gerekçe olan suçlama dışında bir başka suçlamadan yargılanma olasılığına karşı da ABD makamlarından izin alınması gerektiği belirtiliyor.