Bir tarafta Bölgesel Amatör Lig takımı Araklı 1961, diğer tarafta 3. Lig’de mücadele eden Yomraspor..
Bir tarafta lige başlamasına 18 gün kalan Araklı, diğer tarafta ilk maçını Kırıkkale ile oynayan Yomraspor..
Bir tarafta kapanacak mı korkusu yiyen Araklı, diğer tarafta acaba şampiyonluk söylemi desek abartı mı olur diye Yomraspor..
       
***

Araklı’ya her gittiğimde farklı bir duyguya kapılırım.
Dolmuşa binenlerin yarısı fit, hepsi sporcu olmak için doğmuş gibiler.. Allah bu toprakların genetiğine spordan biraz fazla katmış galiba.
Bir de ilk özel haberimi Araklıspor’un kapanıp kapanmamasıydı. O gün, dün gibi aklımda. İlçe bu kadar olumlu sinyal veriyorken bir de madalyanın arka yüzü simsiyah, hep bir belirsizlik hakim.. Sezon öncesi Araklı 1961 Başkanı Yusuf Çebi’nin bırakabilirim sinyali sonrasında giden oyunculara rağmen güçlenen kadro ve yeniden revizyon..
Hal böyle olunca Kırıkkale karşısında sahayı dar eden Yomraspor 3 gömlek daha üstün gibi duruyordu..
      
 ***

İlk yarı başladı Mor-Beyazlı Yomra, ev sahibin defansif zafiyetinin farkına daha ilk dakikalardan itibaren varması ve pozisyonların peşi sıra gelmesi bu maçta çok farklı skor çıkabilir izlenimi verdi. Çünkü Araklıspor’un deneyimli oyuncusu Zafer Cansız soyadı gibi cansız  oyunu, Yomraspor ataklarında sonuçsuz kaldığı için günün ihalesi kendisinde kalmadı. Şansı yaver gitmişti, ama bugünlük. Kendisini toparlaması gerekir. Kademe yapmanın defansın en büyük özellik olduğunu benim söylememe dahi gerek yok.. Herhalde yoktur!..
      
 ***

Yomraspor ilk yarının mutlak hakimi bir şekilde soyunma odasına gitti. Ancak ikinci yarı sanki formalar değişti. Sanki sezon hazırlıklarına halen daha devam eden Araklı gitti, 3. Lig’de ilk maçında rakibine kök söktüren oymuş gibi oynadı. Yomraspor geri yaslanmak istemiyor ama ileride çıkacak mecali kalmamıştı. Geçtiğimiz hafta Yomra’ya yazdığım arı gibi ama bal yok söylemini tekrarlamak isterim. Ancak bu sefer renkler Mor-Beyaz’a değil de Mavi-Siyah’a endeksli.
      
***

Tek maça yorum yapmanın yanlışlığını geçtiğimiz hafta Yomraspor’da ne yazık ki gördüm. Yomra çok mu kötü oynadı? Hayır.. Ancak ilk yarıda kendinden emin, bulunduğu ligin farkında, sezona başlamış, hazırlık kampını son raddesine kadar yemiş bir takım bu kadar kolay oyundan düşmemesi gerekirdi. Kısa zamanda maç yapılması, sıcaklık, erken gol bulundu ancak farkı açacak pozisyonların bulunmasına rağmen isteklerin gerçekleşmemesi gibi bir çok etken var..
Ancak Yomra ikinci yarıdaki futbolunu inşallah bir daha oynamaz..
Ya Araklı da lig hazırlıklarını tamamlasaydı ne olacaktı sorusu aklıma gelmedi değil. Belki sonuç değişmeyecekti ancak daha diri bir takım karşısında iki kat efor sarf edecekti. Pollyannacılık oynamayalım; dün ikinci yarısı kötü olan bir Yomra vardı karşımızda.
       
  ***

Araklı’ya gelince.. İlk yarı bakalım karşımızda kim var der gibiydiler. İleri çıkmaktan ziyade geride oyunu toparlayıp kontra kollamak isteyen bir takım. Ancak defansındaki zafiyetleri ilk yarı boyunca değerlendiremeyen bir Yomraspor karşısında ikinci yarıda olması gereken oyun anlayışına döndü. İyi ki de döndü. İyi bir kadro, geçen seneden daha diri bir kadro.. Liglerin başlamasına 18 gün daha olan bir kadar gün idman yiyecek bir kadro.. Bu sene BAL 3. Grup şu anlık kapalı kutu. Araklı ne yapar şimdiden kestirmek zor ama mücadeleden vazgeçmeyeceği kesin duruyor.
        
***

Maçtan ziyade şu sahanın protokol kısmında olan, sahanın içerisine kadar gelen merdivenlere ve boşluk kısmına da bir önlem alınması gerekir. Hızlanan bir oyuncu omuz darbesi yediğinde kulüp yöneticilerini ve futbolcuların anne babalarını hastane köşelerinde görmeyi hiç istemem. Şu ana kadar bir problemin olmaması olmayacağı anlamına gelmez.