Trabzonsporlular Platformu içlerinde Onursal Başkan Mehmet Ali Yılmaz'ın da olduğu  Fırtına'nın eski başkanlarını davet edip bir durum değerlendirmesi yapacaklarmış. Ben de günaydın beyler diyorum!
Kişilerin cebine sığmayacak kadar büyüttüğünüz bu takımı cebine sığdırıyor diye itam ettiğiniz Onursal Başkan Mehmet Ali Yılmaz'ı da davet etmeniz gerçekten manidar.
Zamanında takımın içini boşaltmakla suçlayan, dilim varmıyor ama mali konularda iftiralar sıralayan sizler, ne yüzle bu daveti yapacaksınız..
Yaparsınız..
Bir şartla..
Başta cep sözcüğünü Trabzon'un gündemine taşıyan futbol ulemalarını da önünüze alıp koca bir özür diledikten sonra yaparsınız bu daveti..
Aksi taktirde icabet bulacağını hiç zannetmem..
Beş kuruşa metelik atıldığı yıllarda, yani kefenin cebi olmadığı yıllarda cepten bahsetmeyenler..
Ne zamanki tv geliri diye bir şey icat oldu hepsi cepçi kesildi.
Cebe sığmaz Trabzon deyip bayağı tafra yapılmıştı.
Halbuki gönlü olmayanın cebi de olmaz..
İnsan önce kalbindeki o hasislik fermuarını açacak ki cebine el atsın..
Kalbi olmayanların bu cep meselesini tam idrak etmeleri mümkün değil. Dilenciye bile para vermemek için yol değiştirenlerin, cüzdan ve cep meselesinde biraz frenli konuşmaları gerekirdi.
Türkiye'nin vergi rekortmeni bir başkanı bile zamanında sindirememiş, yanında çalışırken meğerse içten içe diş bilemiş olanlar, yukarıda da belirttiğim gibi burnundan kıl aldırmayan tavırlarını bırakıp hemen cemiyete koşarak kocaman bir özür dilemeleri, belki kırgın yolların dikenini kaldırır.
Büyük de büyüklüğün gereğini 'unutarak' yerine getirir..
Tabii başka düzeltilmesi gereken davranışlar da var..
Örneğin ehil olmayan agızların ayarlanması gerekiyor.
Akordu bozuk bazı topçu eskisi zevatlar da buna dahil..
Yıllardır takıma bir topçu önerememiş, alın bu benim velahdım diyememiş olanlar da topa basacak ve düşünecek..
Oynarken şan şeref kazandık, para gördük, sevgi bulduk.. Verdiğimiz kadarın fazlasını hep aldık.
Dille kurtuluş savaşı verilseydi, Atatürk ortaya çıkmazdı..
Büyük Başkan Mehmet Ali Yılmaz bu takımın başındayken ben İstanbul'daydım. Ozamanlar üç İstanbul takımının taraftarlarıyla çocuk gibi oynardık. Başkanımızın büyüklüğü koltuklarımızın altına karpuz koyardı. Bir futbolcuya talipsek, ‘alamaz Trabzon’ kimse demezdi, diyemezdi.
İstanbul takımı taraftarları dahi ‘Trabzonspor bir kişinin cebine emanet, ne diyorsun kardeş’ demezken cep cüzdan muabbeti patladı asrın sonunda Trabzon'da..
Milenyum denen cazibeye kapılmış olanlar para yağacak zannettiler gökten..
‘İhtiyacımız yok kimseye’ diyerek minnetsiziliğin teline tezenelerini öyle canlı canlı vurdular ki Neşet Ertaş rahmetlisini bile kıskandırdılar.
Şimdi davet ediyorlar..
Etsinler ama önce özür..
Özür geldi mi Onursal Başkan da gelir..
Ama özür dilemek erdem gerektirir..
Bilmem ki isim olarak adım erdem demek, yeter mi?