Hüseyin Çelik'i Trabzon'da başka tanıyanları olsa da ben bir öğrencisi olarak daha iyi tanırım. Gençlik yıllarını bir kenara bırakırsak özellikle cemaatle dirsek teması kurduğu yıllardan sonra iyi bir beynelmilelci olduğunu, Türk unsurunu basit bir etnisite gördüğünü bilirim. Kısaca,  Türk vurgusu yapanlardan çok Kürt vurgusu yapanların yanında olduğunun sinyallerini de vermişti hep.
Mezuniyetimden kısa bir zaman sonra bir de baktım Doğruyol Partisi'nden milletvekili seçilmiş..
Seçtiği parti tezat gibi geldi bana ama tayin edilmiş bir tercih olduğunu bildiğimden garibime de gitmedi. Sonra pat diye AK Parti'ye geçti. AK Partili arkadaşlarım o zamanki yorumlarıma itibar etmemiş olsalar da şimdi 'sen ne kadar önemli bilgilere sahipmişsin' sözleriyle arkaik gerçekler konusunda söylediklerimi takdir ediyorlar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için vakti zamanında kullandığı,
“Tayyip Bey bu hareketin lideri olarak Everest tepesidir. Fakat Everest tepesi, oradaki duruşunu ve varlığını Himalayalar’a borçludur. Himalayalar olmazsa Everest diye bir şey olmaz” sözü; Gülen olmasa Erdoğan bir şey değildir manasında okunabilseydi Milli Eğitim’deki tahribat bu denli olmazdı.
AK Parti’nin son seçimde aldığı oyun şartlardan kaynaklandığını ifade eden şu sözlerine ne demeli..
“Kredi borcum var, faiz borcum var, döviz borcum var" sözleriyle Erdoğan’ın başarısından çok muhalefet boşluğuna işi bağlıyor.
Edebiyatçı ya Mevlana’nın “İyi bir dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur. Dost yüzümüze ayna tutandır” sözleriyle hazımsızlığını da kılıflandırıyor.
Çelik Türkiye'nin sorununu beş maddede toplamış..
BİR: Kutuplaşma. İKİ: Dış politikada allak bullak oluş. ÜÇ: Ekonomi iyi değil. DÖRT: Kürt meselesi ve terörle mücadelede gelinen son nokta... BEŞ: Paralel’le mücadelenin bir paranoyaya dönüşmesi...
Kutuplaşmanın babası Çelik; kutuplardan, boz ayılardan bahsediyor. Ben öğrencisi olduğum halde görüşlerimiz uyuşmuyor diye bize randevü vermeyen, ne kadar gayrimilli unsur varsa onları bakanlıkta cirit attıran kendisi değilmiş gibi..
Bu durumu Cumhurbaşkanı'mıza teyzesinin oğlu vasıtasıyla ilettim.
Şimdi aynı Çelik, "Adalet Bakanlığı yapmış bir arkadaşımızı ‘Paralelci’ ilan ediyor, ses yok" diyerek eksik bilgilerle insanların partiden uzaklaştırıldığı iması yapıyor. Yani  başka hesaplara çalışan kadro kalsın demeye getiriyor.
Çelik, “Çekirdek kadro   partiden ya kopmuş veya koparılmış" diyerek Cumhurbaşkanı'na gider yapıyor.
Buna çüşş denir..