Tarih, nice “Ateşten Gömleğin” sırtlandığı zorlu ama onurlu günlere tanıklık eder çoğu kez… Dört bir yandan kuşatılmış, umarsız ve sahipsiz bırakılmış vatanda bir kadın hatip;

                I919 yılında İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçmek üzere Fatih’de ve Sultanahmet meydanında yaptığı heyecanlı ve ateşli konuşmalarıyla direnişe davet ediyordu. Bu cesur ve coşkulu hitabetiyle halkı heyecanlandıran ve direnişi örgütleyen kadın, Eğitimli ve aristokrat bir aileden gelen Halide Edip’ten başkası değildir.

                Mitinglerdeki konuşmaları sonrası hakkında tevkif kararı çıkan bu yürekli kadın, 1920 yılında Anadolu’ya kaçarak Kurtuluş Savaşına katılır. Mustafa Kemal’in yanında savaşı sürdürürken bu kez de kendini; İstanbul hükümeti tarafından haklarında ölüm kararı verilen altı kişilik listenin içinde bulur.

                Halide Edip, sivil olmasına rağmen önce onbaşı, ardından üst çavuş rütbesiyle taltif edilmiş bir savaş kahramanı olup, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri Türk edebiyatının en çok eser veren yazarlarındandır. Eserlerinde kadının eğitimine ve toplum içindeki yerine özellikle vurgu yapmış, yazılarıyla Kadın Haklarını yüreklice savunmuştur.

                İstanbul Üniversitesi, İngiliz Filoloji Kürsüsü Başkanlığını da yapmış olan Halide Edip, aynı zamanda Milletvekilliği yapmış bir siyasetçiydi de.

                9 Ocak 1964yılında hayata veda eden bu yiğit mücadele kadınını saygı ve rahmetle anarken… o günlerin Ateşten Gömleğini şimdilerde sırtlayıp, bu cesur yürekli kadını yeniden anımsatan vefalı bir kız kardeşinin değerlendirmesini paylaşmaktan onur duyuyorum.  

                “HALİDE EDİP’LER… Dönemin koşullarını zorlamaktan korkmayan, kalıplara sığmayan, kendi kurallarını koymaktan korkmayan ve bu nedenle de başına gelmedik kalmayan ,cesur bir kadındı Halide Edip...Çok büyük bir aşkla evlendiği ilk kocası Salih Zeki, ikinci kez evlenmeye kalkınca taviz vermeden boşandı ondan...Ömrünün sonuna dek, bir kez daha evlenmesine rağmen de asla unutmadı...O günün bilgisi ve görgüsüyle yaşadığı feminist tavırdan da asla ödün vermedi...

                Bu topraklarda kadınlara hakların öylesine verildiğini zannetmekte ısrar edenler ve bunu da Atatürk sevgisi adına yaptığını iddia edenler, bu topraklardaki kadın hareketini "Elif'in Kağnısı" na yükleyip, ötesini konuş/a/mayacak kadar cahil, basiretsiz ve kendi cinsel kimliğinden uzak olanlar ;

                Bir yandan Halide Edip'leri tanımaz ya da yok sayarak onlara ve kadın mücadelesine haksızlık ederken ,bir yandan da o kadınların zekasını ve cesaretini fark eden ve liyakat esasını önce kadınlarda uygulayan Atatürk'e haksızlık ettiklerini de anlamıyorlar bir türlü...Anlamayacaklar da, üzgünüm...

                “Kadın” olmayı beceremeyenlerin "bayan" klişeleşme ısrarları, kendi aralarında kurdukları "birbirimizin kuyusunu kazabiliriz ama birbirimize gülerek" çirkeflikleri ,"verilen haklar" üzerinden kadın hareketinden nemalanmak adına alçalmaları ve elbette erkeklerin de bundan gayet hoşnut biçimde onlara oyun alanları açmaları ve bütün bu alçaklığa "siyaset" demeleri, Anıtkabir yollarında tükettikleri zamanın bile bedelini ödeyemeyeceği bir ihanettir aslında.. Kadın kollarınız, komisyonlarınız, merkezleriniz, dernekleriniz bu ihanetle ışıl ışıl yanıyor ve sizin parıltı zannettiğiniz şey aslında cehennemin alevleri, bu dünyayı erkek olmayanlar için çevirmeye yataklık ettiğiniz.

                Kadın hareketi içinde yer aldığını iddia eden bu hainler, evlerinde altın günü yapmakla, mücadele etmek arasındaki farkın da farkında olmadan, üç beş ucuz ve bildik söylemle isim parlatırken, gerçek kadınlar hala yaşamsal bedeller ödüyorlar...

                Tıpkı, Halide Edip, Nezihe Muhiddin, Duygu Asena ve diğerleri gibi...Annelik, karılık (eş mi deseydim, hangi eş? ) evlatlık şeytan üçgeninde yitirdikleri kadınlıklarını umursamayanların eril iktidarlara yaptıkları kucak dansları itibar görürken, gerçek kadın mücadelesi "fahişe" "frijit" "erkek bulamamış, çirkin" kuşatmasını yarmak adına ve ruhunu dikenli erkek algısında parçalamak pahasına savaşmaktan geri durmuyor, asla durmayacak...

                Halide Edip, bizler için;

                Yani evrensel kadın mücadelesini bilen kadınlar için, bu topraklardaki yok sayılmaya çalışılan kadın hareketinin simgelerinden biridir ve asla unutturulmamalıdır...

                Halide Edip'ler hep vardı ve ne kadar "kırarsanız kırın", hep olacaklar toplumsal kırımlarınıza inat...

                Minnetle anıyorum... Çiğdem KOÇ”

                Ben de, Üretken, Vefalı, Mücadeleci diğer yarımı sevgiyle yad ediyor… güzel bir hafta diliyorum.