Okumanın yalnızca okul sıralarında bir üst sınıfa atlamak ya da devlet kapısında sağlam bir iş imkânı sağlayacak diplomaya ulaşmaktan ibaret olduğunu düşünenlerin bolca bulunduğu memlekette, ‘İyi insan’ yakıştırması yapılanların da sadece yüksek lisanslılar olmadığının farkındayız.

Nitekim bugün, her alanda yaşadığımız farklı sorunların çözümü yalnızca sözde okumaya kimlik edilen bahse konu o diplomadan ibaret olsaydı, bırakın çarşı pazarda yaşadığımız cehaleti, düzensizliğin düzen haline sokulmak istendiği birçok kamu kurumundan hâlâ ehliyet ve liyakatsizliği vurgular nitelikteki isyan çığlıkları yükselmezdi. Şimdi, ‘Durup dururken nerden okumaya sardın’ diye düşündüğünüzün farkındayım lakin okumayı, daha doğrusu, mutlak bilgiyi en doğru kaynaktan edinmeyi hayatlarımızın merkezine almadıkça, ne topraklarımızdan cehalet kalkacak ne de artık hakkımızdır dediğimiz o huzura erişeceğiz.

Bu minvalde, gerçeklere uyanıp hayata ayak uydurmanın ilk adımı biran önce silkinip, üzerimize yapışan hazırcılık ve kolaycılıktan kurtulmak olacaktır. Donuk yaşamlardan ziyade, toplumda büyük sorun haline gelmiş düşünme kabiliyetinden yoksun insanların tamamı, okumayı yalnızca okuryazarlıktan ibaret sananlardır. Hâlbuki okumak, maddi manevi yaşamda kalite ve gerçeğe rota çizen en etkili yol, olup biten karşısında kabul ve redde omurga kazandıran bitmez tükenmez birikimdir. Dahası, yaşamanın ötesinde yaşamlara dokunabilmektir okumak. Özellikle de önünüze koyulan haber ve köşe yazılarının yalnızca iki kelimelik başlıklardan ibaret olmadığının farkına vardıran, en ucuz reçetedir okumak.

üşünme ve karar verebilme yeteneğini, elde edilen doğrularla taçlandıran yatırım sürecinin tabelasıdır okumak. Sürekli değişen, gelişen, hatta salt doğruların dahi zaman zaman sorgulanır hale geldiği uçsuz bucaksız bilgi çağındayız. Sorunların çözümü için sürekli araştırmak, yeniliğe yani inovasyona açık bireyler olmak lazım. Velhasıl. Çağdaşlıkta marifet; Ne insan olarak doğup çağa yetişmekte, ne de varlığını sürdürmek için nefes almakta.

Madem insansın;

- Ahsen-i takvim üzere yaratıldığının farkına varacaksın.

- Düşüneceksin. - Muhasebe/analiz edeceksin.

- Doğruyu yanlıştan ayıklayacaksın.

- Hepsinden önemlisi varlık nedenini öğrenmek ve insanlığını heba etmemek için bıkmadan usanmadan, sindire sindire okuyacaksın.

KAYMAKAM OLMUŞSUN AMA...

Mesele okumaktan, ilim irfanla vatana, millete, insana, insanlığa fayda sağlamaktan açılmışken Artvin’in Kemalpaşa İlçe Kaymakamı Mehmet Faruk Saygın’ın geçtiğimiz günlerde bir okula düzenlediği ziyarette kendisine ‘hoş geldiniz’ diyerek el uzatan öğretmeni ‘haddini bil!’ çıkışıyla öğrencilerin gözü önünde sınıftan kovduğu iddiaları, ‘çamur at izi kalsın’ mantığının ötesinde kabul görmüş ve Artvin Valiliği’nin “Hoş Olmayan Diyalog” içerikli açıklamasıyla soruşturmaya tâbi tutulmuştu. Sosyal medyadan gelen veryansın paylaşımlarının paralelinde, toplumun her kesiminden tepki toplayan bu yakışıksız olay sonrasında Kaymakam Saygın’ın öğretmene yönelik çiçekli özür ziyareti, Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ait resmi internet sitesinde “Kaymakam, (Virgülü ben ekledim.) Öğretmenden Özür Dileyerek Helalleşti” haber başlığıyla kamuoyuna servis edildi.

***

Kamu çarkının daha fazla zarar görmemesi, yani tansiyonların ivedi düşürülmesi hedefiyle bu gibi gönül alma adımlarının atılması zaten bekleniyordu. Lakin Kaymakamlık gibi yüksek sorumluluk gerektiren temsil makamlarının, hâkimiyet alanlarındaki toplum hassasiyetlerini önemsemeksizin öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği aşağılayıp itibarsızlaştırma çabası/ hatası, yapmacık özürlerle geçiştirilemeyecek kadar mühim ve bir o kadar da hassas konudur. Sorumluluğunun bilincinde, görevini layıkıyla yerine getiren vatan millet sevdalısı baş tacı mülki idare amirlerimizi tenzih etmekle birlikte, belirtmekte fayda var ki; memleketi içi boş, ne oldum şaşkını idari karakterlerden ziyade bulunduğu ortamda düzgün tavırlarıyla rol model olabilmeyi başarabilmiş. Ve bu şekilde her öğrencisini kendi evladı yerine koyma erdemiyle gönüller kazanmış, tevazu zengini öğretmenlerimiz kurtaracak.

***

Evvel zamandan ulaşan ‘Vali olmuşsun ama...’ hikâyesinden sonra, günümüzün ‘Kaymakam olmuşsun ama...’ manşetli gerçek hayat hikâyesini okudunuz. Eksik olmayın değerli okurlarım.