Hadi hep birlikte herkesin bildiği şekilde önce insanı tanımlayarak başlayalım.

İnsan, iki eli, iki kolu, iki ayağı, iki bacağı, duyu organları ve diğer canlılardan onu ayıran beyne sahip olan bir varlıktır. Ve bu insan denen varlık hayatta belli amaçlarla var olur ama kalıcı olmak isterse iz bırakması gerekir. Bazıları bu izleri eserleriyle, müzikleriyle, besteleriyle, resimleriyle, bazıları hayat hikasiyle, bazıları da aşklarıyla iz bırakır. 

Aslında insanın bu iz bırakma kalıcı olma isteğinin altında ise beğenilme, kabul ettirme, onaylanma ve değerli hissetme isteği yatar.

Mesela buna kendimden örnek vereyim. 

Sizler beni tanımıyorsunuz ama ben çok duygulu ve duygusal biriyim, mantığım yoktur duygularımla hareket ederim. Bu belki yapımdan, belki burcumdan bilmiyorum ama bence en büyük sebebi eksik olmamdan..

Bu eksiklik sevgi, değer, ilgi, şefkat, merhamet ve daha sayılmayacak nice güzel hisler...

Yani benim hayat amacım insanları sevmek, hayvanlara merhamet göstermek, ve yoksun kaldığım tüm duyguları benimle aynı durumda olanlara verip eksikliğini hissetirmemek..

Fakir birininki çok zengin olmak olabilir, hasta birinin sağlıklı olmak olabilir, tembel birinin başarılı olmak olabilr saymakla bitmeyecek çok fazla seçenek var önümüzde.  Bu seçenekler de eksiklerimizden doğar, neyimiz eksikse ondan besleniriz. 

Ama aslında bu kadar uğraşmaya değecek bir hayat içerisinde de değiliz . Evet bir gün bu hayata veda ettiğimizde arkamızda kalıcı eserler izler bırakmak bizi hatırlanır kılar ama asıl bizi yaşatacak olan insanlığımız olacak...