Trabzon'un turizm açısından öyle değerli yerleri var ki çoğumuz ya farkında değiliz ya da değerini algılayacak öngörüye sahip değiliz.

Referandumdaki görevim hasebiyle yolu Mala'ya yeni adıyla Cevizlik'e düştü. Başta köyün muhtarının gösterdiği ihtimama, köy imamının ikramdaki cömertliğine teşekkür ediyorum. Kıymetli görev arkadaşım Erol Örseloğlu ile yola çıktığımızda hiç bilmediğim bir köye gitmenin heyecanıyla doluydum. Muhtar bize yolu telefonla tarif ettiyse de biz daha kalabalık yerleşim yeri ararken köyü geçip Mala dağının eteklerine kadar çıktık. Bir de ne görelim tepenin hemen aşağından köpüklü sularıyla bize gülümseyen bir şelale köpük köpük köpürüyor. Sabahın altısı biz Mala Şelalesi'ni temaşa ediyoruz.

Böyle bir şelalenin varlığını Erol biliyordu ama ben ilk kez hafıza kartıma bir kartpostal olarak; o beyaz köpüklü, çağlarken anne gibi gülümseyen manzarayı kaydettim.

Muhtarı aradık. "Biz şelalenin yamacına kadar çıktık ama verdiğin adresi bulamadık" deyince Muhtar "Siz çok yukarı çıktınız, geriye dönün ben de arabayla size doğru geliyorum" dedi.

Neyse tesadüfen de olsa o muhteşem şelaleyi görünce "Böyle güzelliklerden para kazanamayan memleketin bir bireyi olmanın ıstırabını duyumsadım" . Bazı çalışmalar varmış turizme dönük ama öyle kapsamlı bir proje şu an için henüz cari değilmiş. Başta ilimizin valisi ve turizmle ilgili bürokratlara duyurulur.

Neyse referandumu gerçekleştirmek için adres şaşkınlığını atlattıktan sonra göreve başladık. Muhtar bütün hazırlıkları yapmış, sandık kurulmuş, müşahitler bizden erken gelmişti. Hoşbeşten sonra evrakları özenle çıkarıp seçime geçtik. Başkan Örseloğlu, ben memur olarak iş taksimini yaptık. Müşahitler de seçimin sağlıklı neticelenmesi için çok duyarlı davrandılar.

Saat tam 16.00'da sandığı açtık. Evetler ardı ardına sandıktan çıktıkça CHP'li müşahit arkadaş başını yere eğiyor, 'ben ne yaptım' dercesine bir haletiruhiye gösteriyor. Sayım bitiyor, sandıktan tek bir hayır çıkmayınca CHP'li müşahite bakıp bir kahkaha tufanı kopuyor. Meğersem bunlar 'hayır' verir diye bize güvenmiş, o da olmayınca 'ben bu evrağı nasıl götüreceğim' telaşı renkten renge sokmuştu arkadaşı.

Saat 4.30 gibi işi bitirdik. Zaten topu topu 75 evet 0 hayır saymıştık. Hemen yola koyulduk, ver elini Akçaabat.

Aradan birkaç gün geçse de kulaklarımda hala beyaz köpükleriyle 100 metreden çağlayan Mala Şelalesi'nin sesi. Umarım o sesi sadece ben duymuş olmam. Öyle olursa Mala Şelalesi köpük köpük yalnızlığına ağlamaya devam eder.