Hangi maç olursa olsun, bir kural vardır ki değişmeyen bir olgudur: Bir müsabakada başlama düdüğü çaldığı andan itibaren, her takımda oyuncular birbirlerini oynatır. Bu mantıkla, kapalı defans anlayışı içinde oyunu orta alanda karşılayarak, hareketli orta saha futbolcularıyla hücum varyasyonlarında gol arayan Sivasspor’un bu oyun şeklini bozan futbolcuların başında gelen, adeta alternatör gibi çalışan Mendy’yi öncelikle kutlamak gerekir.
Yaşına rağmen her an, her atakta topu ayağında tutma özelliğiyle savunmasına nefes aldıran Nwakaeme’yi de unutmamak gerekir. Yıllardır ülkemizde üst seviyede futbol oynayan Edin Visca, katkı anlamında elinden geleni yaparken, bu maçta rakibini 3-0 ile egale eden bir takım hüviyetinde görünen Trabzonspor, diğer maçlara kıyasla kolay pozisyon vermeyen bir takım olarak haklı bir şekilde maça damgasını vurdu.
Bu maçın önemi çok büyüktü. Geçmişte oynadığımız Fenerbahçe maçından sonra yaşanan kırılganlık ve Galatasaray maçından sonra yaşanan moral bozukluğu bu maçla kırıldı. Görünen şu ki:
Demek ki istenince oluyormuş.
Demek ki aynı oyuncu grubu da başarabiliyormuş.
Demek ki kaybedilen misyonu geri almak zor değilmiş.
Kazandığımız penaltıyı atmak için Uğurcan’ın rakip kaleye giderek penaltıyı kullanmak istemesi, üzerinde başka anlamlar aranacak bir durum değildir. Takım kaptanıdır. Eğer kenar yönetim izin verdiyse, bu konuda tartışmaya gerek yoktur. Ya da atmaktan vazgeçtiyse de yine bir sorun yoktur.
Önemli olan, kırılganlığını kıran Trabzonspor’un bir stoper dışında, Mendy’nin yanına yönlü bir orta saha oyuncusu eklemesi durumunda gelecek sezon için önemli bir mesafe alacağıdır. Sezon başından bu yana öylesine handikaplı maçlar kaybettik ki... Daha düne kadar Karadeniz’in “Derebeyi” olan Trabzonspor’u yenmenin ötesinde, Trabzonspor’un bir camia olduğunu unutan takımların sezon sonundaki fikstür sıralamalarına hep birlikte bakacağız.
Güzel bir maçtı. Rakibi de kutluyoruz. Takım olma yolunda önemli bir virajı geçerek umutlarımızı artırdık.