Tarihi incelediğimizde, İslamiyet ilmi daima övmüş ve Müslümanları her zaman özendirmiştir ilme. Zumer süresi 9. Ayet-i kelimesinde mealen “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” bilen her halde kıymetlidir buyrulmuştur. Hz. Peygamberimiz ne buyurmuştur: “İlim Çin'de de olsa gidin öğrenin, nerede ilim varsa orada Müslümanlık vardır.”

            Bütün Müslüman erkeklerine ve bütün Müslüman kadınlarına ilmi aramak, öğrenmek fazdır! Emrini vermektedir Peygamberimiz. İslamiyet'te ilim, ibadet ile ve alimin mürekkebi şehitlerin kanıyla denk tutulmuştur. İslamiyet'te ilmin ve fennin ne kadar önemli olduğunu, çeşitli tarih kitaplarında bildirilmiştir.

            İslam dini, gerici bir din değildir, aksine bütün yeniliklerin devamlı takip edilmesine ve her gün yeni şeyler keşfedilmeyi, ilerlemeyi emreden büyük bir dindir. Bunun için İslamiyet’in başlangıcından itibaren bilim adamlarına çok değer verilmiş, ilmi, fenni ve teknikle tecrübelerle yapılmıştır.

            Araştırıldığında görülecek ki, Müslümanlar tıpta, kimyada, astronomide, coğrafyada, tarihte, edebiyatta, matematikte, mühendislikte, mi'marlıkta ve bunların hepsinin temeli olan, güzel ahlak ve içtima-i (sosyal) bilgilerde en mükemmel dereceye ulaşmışlardır. Müslümanlar, dokuzuncu asırda Avrupalılara ilk olarak rakamları ve sıfırı öğrettiler. Bunun gibi ( trigonometriyi) de Avrupalılara öğreten yine Müslümanlar olmuştur.

            Dokuzuncu asırdan on ikinci asra kadar, dünyada ne kadar ilim veya teknik ilerleme varsa ancak Müslüman üniversitelerinde öğreniyorlardı. Müslüman astronomlar dünyanın küre şeklinde olduğunu ispat ederek Avrupalıların, (dünya tepsi gibidir) ve buna benzer nice saçmalıklar ortaya attılar, bu saçmalıkları Müslümanlar ortadan kaldırdı.

            Ne yazık ki Moğollar bağdadı zapt ettiler, yakıp yıktılar ve böylece Müslümanların kurdukları büyük medeniyet ortadan kalktı. İslam alimleri diyor ki “İslam ilimleri iki kısımdır; birincisi din bilgileri ikincisi fen bilgileridir.”