• Selâhaddin Eyyûbî’den Eyüboğullarına!..

Dünyanın en büyük tarihçileri bile bu Eyüboğullarının dünya tarihi mazisindeki köklerinden, başarılarından  bahsederek bugünkü Eyüboğullarının soy ağaçlarının tarihî dal ve budaklarına, çiçek ve meyvelerine dikkat çekmişlerdir.

Tarihte 2. İSTANBUL olarak ansiklopedilere geçen Trabzon, tarihine baktığımız zaman onu büyük yapanların, bütün dünya tarihine- iftihâr kaynağı -olarak geçirenlerin Trabzonlu büyük aileler olduğu görülür. Bu ailelerin kimi  Diyânet, kimi ilim, kimi hukuk, kimi sanat, kimi  spor, kimi askerlik, kimi  yönetim, kimi iktisad, kimi siyâset, kimi iş adamlığı, kimi de  basın alanında yaptıkları hizmetleriyle  tarihe geçmişlerdir. Fakat, bir  aile var ki bu dalların hepsinde Trabzon’u tanıtmıştır. İşin garibi, bütün dünya tarihine ışık tuttukları, bütün dünya ışığının  çok geniş bir  ışık parçası oldukları halde bu aile hak ettiği kadar bilinmemektir. Bu nedenle bu haftaki araştırma dizisi yazımda Trabzon’un en geniş tarihî ailelerinden biri olan Eyüboğullarını huzurlarınızda gündeme getirdim. Ki bu yazım diğer Trabzonlu ailelerin de  hizmetlerinin bilinmesine, en azından “acaba  onların hizmetleri nedir?” diye düşünülmesine vesile olacaktır. Böylece Trabzon bundan sonraki kalkınma hamlelerinde yine  böyle bütün insanlığa hizmet etmiş yeni aileler kazanacaktır.
  
Bugün BÜYÜK ŞEHİR  edebiyatı yapanların bir türlü Büyükşehir ortaya çıkartamamalarının asıl sebebi; eskisi gibi büyük aileler ortaya koyamamalarından, tarihe kazandıramamalarından kaynaklanmaktadır. Bütün sosyologlar bu görüştedir. Bu nedenle dünyanın en büyük tarihçileri bile, Eyüboğullarının dünya tarihi mazisindeki köklerinden, başarılarından bahsederek Eyüboğullarının  soy ağaçlarının tarihî dal ve budaklarına, çiçek ve meyvelerine dikkat çekmişlerdir.
Çünkü; büyük aileler durup dururken ortaya çıkmazlar. İnsanlığa büyük hizmetler yaparlarsa tarihe geçerler. Büyük hizmetler yapmayan aileler ise -Trabzonlu âlim İbrahim Cudî beyin deyimiyle- çocuk mesabesine düşerler. Hatta kimlik ve pasaportlarını  kaybetmiş adamların perişanlığını çekerler. İşte bütün bu engelleri aşarak tarihe  geçmiş Trabzonlu Eyüboğullarının tarihçesinden bu SONNOKTA gazetemizdeki sayfamız nispetinde söz etmekle yetineceğiz.

  • YAVUZ SULTAN DÖNEMİNDE YERLEŞTİLER..

Şimdi  bu ön bilgilerden sonra bazı ayrıntılara geçelim: Önce şunu bilmek lâzımdır ki Trabzonlu Eyüboğullarının asıl yerleşim alanı  yaklaşık 23 sene Trabzon valiliği(1489-1512), 8 sene  Padişahlık(1512-1520)yapan Yavuz Sultan Selim Han döneminde  yerleştirildikleri  Bayburt ve Maçka  arasındaki  Trabzon’dur. Bilhassa 1507 ve 1516 tarihleri Eyüboğullarının Trabzon’a yerleşmesinde çok önemli yıllardır. Köyleri ise merkez olarak Maçka Kusera(Ormanüstü) ve İspelâ(Ocaklı) köyleridir. Kusera’dan İspelâ’ya geçmişlerdir. Bugün Kusera muhtarlığı   Eyüboğullarında devam etmektedir. Şimdiki muhtarı Ömer Eyüboğludur. Bir önceki ise Temel Eyüboğludur. Her ikisi ile de bizzat görüştüm. Maçka’nın tarihinde 1913 yılında Maçka ilçe olana kadar Eyüboğullarından yetmiş(70) nahiye müdürü görev yapmıştır. 1924 ve 1934 yıllarındaki Atatürk dönemi Maçkasının ilk on sene belediye Başkanlığını da Eyüboğullarından çıkan iki Belediye Başkanı  Mehmet Nûrî Eyüboğlu(1924-1930-Mehmet Fevzi Eyüboğlu 1930-1934) yapmıştır. Milletvekili, eğitimci ve sanatçı ise pek çoktur. Bunların listelerini  “GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE  EYÜBOĞULLARININ TARİHÇESİ” adlı yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığım 2015 yılında çıkacak –iki yüz yetmiş civarında sayfalık- olan kitabımızda  verdim.



KÖKENİ NEREDEN GELMEKTEDİR

Peki bu gün araştırmacılara ve Trabzon basınına  göre dünyada  bir milyon ,Türkiye’de beş yüz bin (Eyüboğulları Vakfı’nın açıklamalarına göre  Türkiye’de 300 bin )nüfusu olan çok geniş ve tanınmış  bu Trabzon ailesinin  kökeni nereden gelmektedir?  Kaynaklara göre,  tarihte  Dede Korkut Destanlarının Ortadoğu’da ve Anadolu’da  ortaya çıktığı 7’inci asırda ortaya çıkarak 12. ve 13. asırlarda dünya’nın en güçlü devleti durumuna gelen, Kudüs’ü ve Ortadoğu’yu alarak Haçlılara ve Yahudilere Ortadoğu’da, daha sonra Güney Anadolu’da “DUR” diyen, İslâmı ve Selçukluluğu(Zengîler Atabeyliğini) hakim kılan  Eyyûbî Devleti(1169-1260’tır. Bunun hükümdarı 1137 yılında Dicle Nehri kenarında, Irak’ın Tigrit kasabasında doğan, 56 sene gibi kısa bir zamanda çok büyük İslâm fetihleri yaparak  1193’te Şam’da vefat eden ve kabri  Şam’da bulunan muhteşem Müslüman Türk komutanı Selâhaddin Eyyübîdir. Selâhattin Eyyübî aslen Hatay(Antakya) Selçuklu  Sultanı Necmeddin Eyyub’un oğludur. Annesi de  Selçuklu Mesude Hatun’dur.  Selâhaddin çok heybetli, çok olgun, bütün fen ilimlerini  Selçuklu Atabey Üniversitesi’nde okuduğu halde hadis âlimi olan, sonra  Ortadoğu ve Anadolu  vatan müdafası esas olunca onu yetiştiren  Ortadoğu Selçuklu Musul ve Şam  atabeylerinden  Mahmud Nureddin Zengî’nin emriyle Kahire hükümdarlığı için ata binip ordunun önüne geçip komutanlığa ve hükümdarlığa bu âlim haliyle geçen,onu da  başararak bütün dünya komutanlarınca  örnek alınan bir adam olmuştur. İşte Selâhaddin Eyyübî’nin bugünkü dünya tarihinde tanıtılan bir resmi.. (üstte)

  • EYYÜP PEYGAMBERiN ADI VERiLMiŞTiR

 “ EYYÜB” adı onlara dedeleri EYYÜB’den kalmadır. Ona ise MÖ 9. asırda yaşamış , Kur’ân-ı Kerîmde’de adı geçen, hastalığa karşı imanı ve sabrı ile meşhur, Urfa bölgesinde yaşayan  “EYYÛB” Peygamberin adı verilmiştir. Bu âlim komutan Eyüboğulları haritasını - 1183’te Diyarbakır’ı alarak- tâ Diyarbakır’ın Kuzey’ine kadar çıkartmıştır.



İŞTA O HARİTA
 
Eyyübîler  Ortadoğu’da ortaya çıkışlarından  Diyarbakır’a gelene kadar  Araplarla ve Kürtlerle komşu olmuşlar, hısım ve akrabalık kurmuşlar böylece hayli  çoğalmışlardır. Arapları ve Kürtleri de yönetmişlerdir. Bunlar Selâhaddin Eyyübî’den sonra olmuştur. Ortadoğu’dan Yemene, Ammana, Azerbaycana ve Afrika’ya da gitmişlerdir. Fakat asıl Musul, Hatay, Tigrit, Şam  ve Halep Türkmenidirler. Bunları birbirine karıştırarak ilmen işin içinden çıkamayanlar  Selâhaddin Eyyübî’ye kendinden sonra ortaya çıkan Arap ve Kürt dayatmasını yapmaktadırlar. Bu çok yanlıştır. Çünkü: Prof. Fahreddin Kırzıoğlu gibi uluslararası manada  tanınmış araştırmacı tarih profesörleri Selâhaddin Eyyübî’nin Müslümanlığını ve Türklüğünü ilmen ilân etmişlerdir. Arap tarihçiler onu Arap kabul etmediği gibi Selâhaddin Eyyübi’nin Beyrut’ta kurduğu “Selâhaddin Eyyübî Medresesi”ndeki ders müfredatında birçok yabancı dilin arasında Kürtçe görülmemektedir. Yani yoktur. Eyyübîlerin geçmişte Sakaların Karduk boyuna dayandığına dair belgeler de mevcuttur. Bu nedenle bilhassa PKK’nın Anadolu’yu karıştırmak istediği bir zamanda Selâhaddin Eyyübî’ye tezat olarak Kürtçülük isnadı tarihî bir yalandır. O müstesna adama ilmen de hiç uymamakta, ondan  gelen Turan Han, Tuğtekin ve Böri gibi özbeöz Müslüman Türk komutanlarının varlığına da aykırıdır. Bu iddiacılar şimdiye kadar nerede idiler? Hadi şuculuk buculuk bir tarafa Selâhaddin Eyyûbî misâli ve Eyyübîler gibi Kudüsteki  yaklaşık bir asırlık Haçlılığa  böylesine  bir muhteşemlik dersi veren o asırda görüldü mü?

Eyyübîlerin Tevhîd âbidesi tek başlı kartalı bugün halâ Kahire kalesi duvarındadır. İşte  sarı zemin üzerindeki o kırmızı  bayraktaki  Eyyübî Kartalı. Zamanımızda Kahire çok büyük bir kan gölü haline geldiği için o kartalı Kahire Kalesi duvarında görmeye bile gidemedik. Şimdi buna göre onun görkemliliğini düşünerek tarihten bahsedelim

Eyyübîler dönemindeki hükümdar sayısı  çok fazladır. Bunların on adedi bizzat Eyüboğulları neslinden gelen komutanlardır. Bu listeleri sayıp dökecek değiliz. Onlar tarihte belli. Şimdi bizim için esas olan bugün Trabzon Maçka’daki  ve de dünyaya dağılmış bir milyon civarındaki ciddî Eyüboğulları kimliği, biyografileri, tarihçeleri ve de kimliğidir. Ne yazık ki bugün sadece Maçka’daki Eyüboğulları 1880 tarihli bir secere (soy ağacı ailesi)yaptırmışlardır. Bunu yaptıran da 1973-1977 yılları arasında Akçaabat Lisesi’nde Millî Güvenlik Dersleri verirken tanıştığımız rahmetli İzzet Albaydır. Kabri Maçka’nın girişindeki Eyüboğulları kabristanındadır. İşte bir zamanlar birlikte çalışmak bahtiyarlığına erdiğim o insan. Evi Söğütlü’de idi. Beni de oraya götürüp kahve içirmişti. Şimdi oğlu Gürbüz bey orada oturmaktadır.



BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU'DAN SELEHATTİN EYYÜBİ’ YE

Son üç yüz sene içinde Trabzon’da tanınan ve Trabzon tarihine geçen Eyüboğullarının dev Osmanlıca mermer mezartaşlarının bir kısmı Trabzon Değirmendere Sülüklü Asli Şehir Kabristanı’ndadır. Bunların mezar taşları tercümeleri Murat YÜKSEL beyin yayınladığı “TRABZON’DA TÜRK-İSLÂM ESERLERİ VE KİTABELER” adlı Trabzon valiliğinin üç cilt, Trabzon Belediyesi’nin beş cilt olarak yayınladığı muhteşem eserlerde mevcuttur. Bilhassa Eyüboğullarının hanımefendilerinin mezartaşlarındaki yazılar çok önemlidir. Bu aileden Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan Selâhaddin Eyyübî’ye kadar çok büyük adamlar yetişmiştir. Bilhassa Atatürk döneminde Trabzon’da ve de Ankara’da çok önemli hizmetler yapan insanlar vardır.
Eyüboğularının biyografik tarihçesini uzun senelerdir tanıştığımız, çalışmalarımıza bizzat yakından şâhit olan Işık Eyüboğlu’dur. İki yıldır devam eden araştırmalarımıza en büyük fiili desteği veren ise gönüllü  organizatör Yakup Eyüboğlu’dur. 2014 yılı içinde  Ramazanda Maçkaspor tesislerinde çok sayıda Eyüboğlu ailesini iftarda bir araya getirmeleri çok muhteşem bir girişim olduğu gibi yazın  iki bin kişi civarındaki kalabalık Eyü boğlu insanını Maçka’nın Lişer Yaylası’nda bir araya getirmeleri de çok görkemli ve sevindirici olmuştur. Çünkü:Yurdun dört bucağından gelenler olduğu gibi  yurt dışından gelenler de olmuştur.



Yakup Eyüboğlu ile Beşikdüzü, Maçka Merkez, İspelâ, Galyan ve Rize’deki Eyüboğulları ailelerini ziyaret ettik. Görüştük. Mezar taşlarını tercüme ettik. Bu konuda çok sayıda kütüphaneyi ve eseri de inceledik. Eyüboğullarından Araştırmacı Mehmet Eyüboğlu, Mustafa Eyüboğlu  ve Ramazan Eyüboğlu’nun notlarını da inceledim. Albay İzzet Eyüboğlu’nun Işık beydeki soy ağacını da Trabzon 2. ve 3. Noterleri yeminli tercümanı olarak tercüme ettim. İşte Osmanlıcası ve Tercümesi. (üstte)




Ne var ki bir milyon civarındaki, hele hele Türkiye’dekilerin soy ağaçları hep çıkartılmamıştır. Bu nedenle bizim verdiğimiz sadece bir örnektir. Selâhaddin Eyyûbî’den bugüne kadar olan soyağacını çıkartmanın zorluğu şöyle dursun sadece Trabzon ve Bayburt’takilerin tamamını çıkartmak bile çok zordur. Bu nedenle biz kitap çalışmamızda hem biyografilerden, hem de tarihçeden söz etmek mecburiyetinde kaldık. Eyyüboğullarının eskiden 1879 ve 1910 tarihli topluma yardım vakıfları olduğu gibi bugün Ankara’da da eğitim vakıfları vardır.  

  • TARİHLERİNE SAHİP ÇIKMALIDIRLAR

Sonuç olarak diyebiliriz ki: Eyyübîler bugün Trabzon’un da, Türkiye’nin de, dünyanın da olmazsa olmaz örnek ailelerindendir. Muhteşem tarihlerinin sona erişinin veya Trabzon’dan da başka taraflara geçişlerinin çok sebepleri vardır. Fakat tarihlerini unuturlarsa ve de gereğini  yapmazlarsa Trabzonlu muhteşem Cihan Hükümdarı Kanûnî’nin babası Yavuz Sultan Selim Han’ın Trabzon valisi ve de daha sonra Padişah olarak Eyüboğullarına  verdiği değer ve önem  yok olur. Bu ise  tarihte Selâhaddin Eyyübî’den sonra ardalarında çıkan ihtilâflar yüzünden parçalanıp yok olmalarından daha kötü sonuçlar verir. Tarihlerine sahip çıkmaları ise onlara gelecekte bugünkünden daha parlak ufuklar açar, daha  büyük mutluluklar verebilir. Bu nedenle bu yazımızı Eyüboğullarını Trabzon’a yerleştiren Yavuz Sultan Selim Han’la noktaladık.