Bu maçı maç olarak yorulmamak imkansız!..
Çünkü iki takım açısından da sonuç olarak hiçbir anlam ifade etmeyen bir maçın teknik kritiğini yapmayı abestle iştigal gibi görüyorum..
Birbirlerini üzmemeye, birbirlerini kırmamaya, birbirlerini incitmemeye, aman sakatlık olmasın diye birbirleriyle mücadele etmemeye özen gösteren bir  maçın maç  olduğunu söylemek mümkün mü?
Bir tarafta şampiyon olmuş  maç sonrasını kupasını alacak olan bir takım, diğer tarafta  ligde hiçbir iddiası  olmayan koskoca  sezonu 22 Mayıs’ta oynayacağı kupa maçı finali ile telafi etmek isteyen ve aklı  o finalde olan bir  takım...
Trabzonspor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas’ın tamamen  kupa maçına kilitlemesi bu maçı formalite, bir  idman  maçı gibi görmesi son derece yerinde ve isabetli bir karardı.
Futbolcularda olayın farkında oldukları için kendilerini hiç sıkmadılar.
Aksi büyük bir hata olurdu.
Burak’ın attığı golden sonra sevinmemesi ise timsahın gözyaşları gibi geldi ama..
Galatasaraylı taraftarların tribünlere astığı ‘2010-2011 Şampiyonu Trabzonspor’ pankartı  içerik olarak güzeldi ama hiç de samimi ve içten  değildi.
Olduğuna da  asla inanmıyorum..
Bu pankartı  3 Temmuz günlerinde, bundan 6 ay önce, 3 ay önce asmış olsalardı eyvallah. Hiçe de samimi olmayan bir pankart olarak görüyorum.  Trabzonspor  aylardır hakkını hukukunu ararken neredeydiler?
O pankart  Galatasaraylıların Trabzonspor sevgisi değil, Fenerbahçe düşmanlıklarından başka bence hiçbir anlam taşımıyordu bence!..
Trabzonspor taraftarları bir kez daha şunu iyi bilmeli ki Trabzon spor’un,Trabzonsporludan başka hiçbir dostu yoktur. .
22 Mayıs’ta Ankara’da oynanacak olan kupa finalinde bambaşka bir Trabzonspor izleyeceğimize ve kupayı kazanan taraf olacağımıza inanıyorum.