“SÜTLÂÇ” deyip de geçmeyiniz..
Anzer balı misâli, sütlü aş, sütlü ilâç..
Hele bir de Hamsiköy’de sütlaç yeyiniz..
Kaç olursa olsun yaş, o varken kalınmaz aç..
Bin bir çeşit şifalı çiçekten gelir sütü..
Tabii hayat, tabiattadır; Hamse Köy’de..
Sözlerim sizlere bir Hızır-Nebi öğüdü..
Dede Korkut Destanında yer var bu öğüde .
( M.Y.)
.jpg)
HAMSİKÖY SÜTLACI..
Tarihi açıdan bakacak olursak “Hamsiköy sütlacı” tarihin aynasında şifalı bitkilerden oluşmuş tabii bir ilâçtır. Zaten sütlâcın manası “Sütlü ilac” demektir. “Şifalı ilaç” veya “İlaçlı süt” diyenler de vardır. Sütlaç: ilaçlı süt = sütlü ilaç gıdasının tâ kendisidir. Tıpkı Anzer balı gibi bir tabiat mucizesi yiyecektir. Çünkü: Her sütten hakiki sütlaç olmaz. Bizzat tabiattaki şifalı yayla bitkileriyle beslenen ineklerin sütlerinden sütlaç olmaktadır. Bir tabiat mucizesi şifalı yemeğidir Hamsiköy sütlacı.. Kokusu ve görünüşü bile bir başkadır. Özel dolaplarda korunur. Çünkü özel sırlarıyla yapılır. 12 Nisan 2015 Pazar günü Maçka Boğaç Han Derneği Başkanı Mustafa Durmuş Bey’le beraber öğle yemeği için tarihi İpek Yolu üzerinde olan sütlacın mekânı Hamsiköy’e giderek yeniden Hamsiköy sütlacını inceledik ve bizzat yerinde Hamsiköy sütlacı yedik. Gerçekten ilâç..
.jpg)
LİYAZON!..
“ Hamsiköy” adı Osmanlıca Trabzon Vilâyet Sâlnâmelerinde de “HAMSÎ KÖYΔ şeklinde yazılıdır (Bakınız:Trabzon Vilâyet Sâlnâmesi, Tarih-1874, C.15, shf. 414; Trabzon İli ve İlçeleri, Eğitim-Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı yayını, hazırlayan: Maçkalı Kudret Emiroğlu, KMS –Matbaacılık, ANKARA-2007 ) Hamsiköy’ün ilmî kaynaklardaki tarihî adı “Hamse köy” dür. Hamse Arapça “beş (5)” demektir. Köy zaten Türkçedir. Arapçası “karye” dir. Buna göre Hamsiköy beş köyden oluşmuştur.
Beşi bir yerde altın misâli Maçka’nın ve Zigana Dağı’nın göğsüne takılmıştır. Ne de yakışmış değil mi? Araştırmacı olarak Hamsiköy halkının sütlaca halk dilinde eskiden “Sütla aş” dediğini, köylüler hızlı konuşurken bu kelimeden “Ü”yü kaldırarak “Sütlaş” dediğini, ulama yaptığını (Fransızca okunuş olarak batı dillerinde “Liyazon” yaptıklarını, sonradan da “ş”’yi “ç” yaparak bu kelimeyi “Sütlaç”a çevirdiklerini yaşlı, fakat tahsilli Hamsiköylülerden dinlemiştim. Bu “Sütlü aş” ve “Sütlaç” tabirleri bugünkü sözlüklerde de mevcuttur (Bakınız: Temel Büyük Türkçe Sözlük; D.Mehmed Doğan, Shf.721, Bahar Yayınları, İSTANBUL-1994) En basit haliyle Sütlaç ise: Süt ve şekerle pişirilmiş pirinçten oluşan tatlı, beyaz yemektir. Türkçedeki sütlâç kelimesine Arapçada “RÛZ BİHALÎB” , Farsçada “ŞÎRÎ BİRİNC”, İngilizcede “RAYS PUDİNG” denilmektedir .(Bakınız:Turkısh-English-Arabıc-Persian Sözlük,Telif: Mevlût Sarı, Shf.840; Gonca yayınevi-İstanbul) İşte bu tarihî yerin Sahibi Osman Günel (Kesimoğlu).. Kızı Fatma Hanım’la birlikte çalışarak çok sütlaç yapıyorlar.
Hem sadesini ve hem de tarçınlısından yedik. Herkesin şifalı, bembeyaz bu yemekten, bu sütlü aştan, bu sütlü ilâçtan yemesini tavsiye ederiz. Bu turistik müessesenin sahibi Osman Bey’in ve kızı aşçı Fatma Hanım’ın verdiği bilgilere göre bu mucize nimetin tarihten günümüze geliş seyrini öğrenelim:
ATATÜRK TRABZON’A GELİŞİNDE HAMSİKÖY SÜTLAÇI YEDİ
Sütlacın tarihi Maçka’nın ve Hamsiköy’ün kurtuluşundan, hatta 1914’teki 1. Cihan Savaşı’ndan da eski olduğu halde Osman Günel Bey’in babası rahmetli Ahmed Efendi(Orhan Karakullukçu’nun amcası) sütlaca burada yeniden çeki düzen vermiş, 1929 yılından itibaren aşçılığı da daha kaliteli bir sanat haline dönüştürebilmiştir. İşte buranın o zamanki eşrafından ve sütlacı millî marka haline getiren Ahmed Günel Efendi,

Mustafa Kemal Atatürk 193O’da Trabzon’a ikinci defa gelişinde Hamsiköy’ün bu ana İpek Yolu üzerindeki tarihi binada bu sütlaçtan yemiştir.
Osman Bey’in söylediğine göre bu binada Mustafa Kemal Atatürk de bir akşam misafir kalmıştır. Bu binanın yanındaki bina da aynı şekilde tarihidir ve o devirden kalmadır. Bugün dahi korunmaktadırlar.

Bugünkü sütlaç, hatta etli kuru fasulye lokantası ise bu binaların karşısındadır. Arada sadece yol vardır. İşte lokantanın buzdolabındaki ve mutfağındaki lezzet kaynağı yemekler burada çaylarımızı da içtik
Sütlâcın pîri Osman Bey de mutlu görülmektedir. Bu yol eskiden vaktiyle elli bin deve kervanının tâ Roma-İstanbul-Ankara-Samsun-Trabzon -Erzurum- İran üzerinden tâ Çin’e kadar işlediği tarihî yoldur. Buranın tabii manzarası da çok güzeldir. Yol üzerinde daha başka binalar da vardır.
En iyi sütlaç bir buçuk saatte pişer. Sütler tabii olduğu halde çok iyi kaynatılır. Pirinçleri de çok iyi yıkanır. Kıvamına gelince dinlendirilir. Onun formülü Hamsiköy’e hastır. Herkes bu sütlacı (sütlü aşı, sütlü ilâcı ) yapma ilmini bilmez. Tecrübeyle yerinde ancak öğrenebilir. Yazın turistler dünyanın dört bir yanından bu sütlaç için Trabzon’a, Maçka’ya ve Hamsiköy’e gelir. Demek ki bu yemek, turizmin olmazsa olmazıdır. Tarihî eserler gibi ziyaretçisi ve meraklısı, hayranı vardır. İki- üç otobüs birden gelir bir anda sütlaç yemeye oturur. Yani yüz yirmi kişi birden. Dışarıda da oturanlar olur.
Daha fazla olursa tercümanlar ve rehberler onları gezdirirken düğün yemeği gibi vardiyalı bir şekilde bir yer bulma oluşur. Kışın iki kişi sütlaç severlere hizmet ederken yazın sekiz kişiye ihtiyaç duyulur.
TABİAT AŞURESİ
Fransa’da 1913 yılından beri Sütlaç Festivali yapıldığı halde Avrupa devletlerinin hepsinden Hamsiköy sütlaç (Sütlü aş- Sütlü ilâç) festivaline adam gelir.
Festivaldeki adam sayısı cadde ve sokaklara, çimenliklere, çamlıklara taşar, on bini aşar.
Herkes mutlu olur. Sütlaç bir nevi bir “Tabiat aşuresi”dir.
Trabzon’un geleneksel tabii süt tatlısıdır. Hamsiköy sütlacı için zaman zaman yurt içinden ve yurt dışından buraya çekim ekipleri gelerek sütlacın belgeselini çekerek bütün dünyada tanıtırlar. Onlar böyle yaparken bizler daha çok tanıtım yapmamız gerekmez mi? Türk sütü ve Türk fındığı ile yapılan Alman çikolatasının bile tabii gıda maddeleri bile Türkiye’ye aittir. Rus işgalinde Trabzon’da Türk sütlacını öğrenen Ruslar da sütlaç yapar amma hiçbiri Hamsiköy sütlacını tutturamaz. 1948 doğumlu Osman Günel Kesimoğlu 1948 doğumludur. 1972 yılından beri 43 senedir bu işi hakkıyla yapmaktadır. Hiçbir eleştiri görmediler.
Aksine çok tebrik edildiler.
Birçok Türkiye televizyonunda buraya tanıtım için gelip gidiyor.
Sütlaç düşkünlerinden sekiz kap sütlaç yiyenler var.
Hatta Maçka’da Hamsiköylü Kör Ahmet lakaplı bir sütlaç sevdalısı var. Bir defada tam 20 kase sütlaç yermiş.
Bu müesseseye çok sayıda üst düzeyde ulusalararası tanınmış beyin cerrahi Haluk Yücesoy gibi doktorlar da gelmektedir..
20 kap sütlaç yiyen adamı duyunca şöyle bir espiri yapmışlar.
“Eğer hasta olursa ona reçete yazmayız. Eğer ölürse anlarız vadesi doldu. O zaman temelli teselli reçetesi yazarız.”
1983 yılında burayı tanıtım için Barış Manço da Hamsiköy’e gelmiş, sütlaçları ve adamları burada sıraya dizerek belgesel olarak görüntülemiş.
Osman Usta’ya da bir sütlaç Türküsü yazmış. Halkı lokantaya almış, halka dinletmiş.. Ayrıca kafileler halinde papazlar da bu sütlacı yemeye gelip gidermiş..
Trabzon valilerinden ise en çok bu sütlaçla Aslan Yıldırım ilgilenmiş..
Hatta tarifesini istemiş..
Osman Bey de yazıp kendisine vermiş..
Kuru fasulyeyi de çok beğenmiş..
Hatta yemek duası da yapmış..
3 Ağustos’ta yapılacak olan Hamsiköy Sütlaç Festivali’ne bu yıl 20 bin kişi beklenmektedir.
Bu festival Hamsiköy Derneği tarafından yapılmaktadır..
Hamsiköy sütlacının yapıldığı mekanda geçen yolun adi halk dilinde ‘Deve yolu’ idi. Tarihte ise “İpek Yolu”udur..
Şimdi turist yolu, sütlaç yolu.
Eskiden 1920’li yıllarda Trabzon- Erzurum arası 23 saatti. 1968’li yıllarda 12 saat oldu. Bugün 2015’te dört saate indi. Yani sütlâca ulaşmak da kolaylaştı. Adres şöyle :Hamsiköy Yayla Lokantası, Osman Günel (Kesimoğlu) Usta, No:19, Hamsiköy-Maçka/Trabzon
Başka ne diyelim?
Hepinize âfiyet olsun.
3 Ağustos Sütlaç Festivali’nde buluşmak üzere hoşça kalınız..





