Amacımız Tonya’da Medrese devrinden kalma tarihin aynasına akseden asırlık ata yadigârı kitapları görmek ve ne olduklarını konularına göre onları atalarının mirası ve hatırası olarak saklayan iki aileye bildirmekti.
Bu kitaplar yaklaşık üç asır önce Tonya’nın Karaağaç Köyü’nde olan ve sonradan yıkılan bu Durmuş oğulları (Duraloğulları) medresesi yerinde yapılan evde, yarısı mısır dolu odadaki bir kütüphanede korunuyordu. Bu evin yerindeki medrese Tonya’daki diğer medreselerden biridir.
İşte yıkılan bu medresenin yerinde yapılan ev
.jpg)
O MEDRESE MOLLA EMİNOĞLU ALİ EFENDİNİN..
Medrese eski devrin ders verilen üniversiteleridir. Mektep hocalarına “Muallim”, Üniversite hocalarına Üstâd veya “Havace” Üniversite Hocalarının Profesörlerine “Müderris”, Ordinaryüs profesörlerine “Dersü’l-Âm” yani, bütün dersleri ve branşları verebilen “Filozof-feylosof” denirdi. Bunları birbirlerine karıştıranlar çoktur amma, Osmanlı bunların -mezarlarda bile belli olsun diye- mezar kitabelerinin ve başlıklarının kavuklarını-sarıklarını bile farklı yapmıştır.
Yani, kimin ne olduğu mezar taşlarından bile bellidir. Bu nedenle Tonya medreselerinde de bu kavukların ve sarıkların en yüksek rütbelilerinden dahi örnekler vardır. Ancak bunların katalog kitapları vardır.
O rehber kitapları alıp kavuk çeşidine göre adam hakkında karar verilmelidir. Herkes ezberinde tutamaz bu sarık şekillerini. Bu evin yerindeki Medrese Molla Eminoğlu Ali Efendi’ye aittir. Babası hem molla ve hem de müderris idi. Molla eskiden yüz çeşit ilmi bilen adamlara denirdi.
Bu yeni evin asıl sahibi ise bizi bu kitapları görmek için davet eden Ali Durmuş Bey’dir..Tonya Hoşarlı İlk öğretim Okulu müdürünün bu ilim ve kültür takipçiliğine çok minnettarız. Evin bir bölümünde aynı aileden Mustafa Durmuş Bey durmaktadır. İşte bu evdeki dev eserler toplu halde görülmektedir. Bu kitaplar tâ 1800’li yıllardan günümüze gelmiş, birkaç asırlık kitaplar..
.jpg)
Bunları incelemeye şu ekiple gittik
1-Mustafa Yazıcı (Trabzon Yazarlar Derneği Başkanı)
2-Mustafa Durmuş (Boğaç Han ve Kanturalı Dernekleri Başkanı ve Trabzon Yazarlar Derneği Başk.Yrd.)
3- Lokman Yıldız (Araştırmacı yazar)
4-Fevzi Osmanoğlu (Edebiyat Öğretmeni ve araştırmacı yazar)
5- Müdür Ali Durmuş (Tarihçi Şâkir Şevket’in torunu ve Hoşarlı İlköğretim Okulu Müdürü))
4- 2 No’lu Erdoğdu Muhtarı Ali Dural..
.jpg)
Fakat bu Durmuşoğulları (Duraloğulları) Medresesi kitapları dört aileye taksim edilmiş olduğunu öğrendik. Meselâ 10 ciltlik bir eserin payalaşımında birkaç cilt birinde, birkaç cilt birinde, diğer ciltler diğerlerinde gibi..
Şöyleki: 1-Mustafa Dural 2- Ömer Dural (ev ayrı, bu medresenin az yukarısında, dağ yamacında
İşte O’nun evindeki görüntüler
3-Bursa’da bulunan Duraloğullarında (amca oğullarında)..
4-Mahalle imamlarında.. Şimdi bu kitaplar Osmanlıda ilim yoktu, Osmanlıcaya ne gerek var diyenlere tam tarihi bir tokat gibi bir cevaptır. İşte Mısır dolu odadaki kütüphanede bu tarihi kitapları bizzat inceledim.

Kitaplar konularına göre şöyle:
A-Kur’ân-ı Kerîm
Kur’ân-ı Kerîmin konularına göre taksimi âlim Ali Efendi tarafından şöyle çıkartılmıştır:
a-1000 âyet Cennet Va’di
b-1000 Cehennem Va’di
c-1000 Emirleri
ç-1000 Nehiyler(yasaklar)
d-/1000 Kasas(Kıssalar- Peygamberler tarihi)
e-1000 İbret âyetleri
f-500 Helâl Haram
g-100 Duâ âyetleri
i- 66 Nâsih ve Mensuh âyetleri şeklinde taksim edilmiş şeması. Akıl, ilim, fen, sanat, sanayi, sağlık emirleri de bu emirler içinde bellidir.
B-Tefsir kitapları
C-Hadis kitapları
Ç-Fıkıh
(İslâm Hukuku-İlmihal) Kitapları
D-Mevlâna Mesnevisi
E-Tarih Kitapları (Hz.Ömer)
F-Atatürk’ün Nutku(Osmanlıca –Harf inkılabından önce)
H-Akaid(İslâm İnançları) Kitapları
G-Arapça Gramer kitapları
Ğ-Hz.Peygamberin Şemâil-i Şerifesi(Şerefli giyim şekilleri-Kılık Kıyafeti)
I-Çeşitli Haşiyeler
İ-Sözlükler
j-Fen Kitapları gibi..
K-Hutbe kitapları
l-Kaside-i Bürde
M-Kelâm
N-Edebiyat

Ne var ki bu kitapların ciltleri dört ayrı kişide mevcuttur.İleride Tonya Karaağaçta veya Tonya merkezinde bir yeni kütüphane kurulsa bu sorunlar da ortadan kalkar.Yeni nesiller Tonya’nın bu kitaplarını Tonya’da bir kütüphanede görmeli lâzım ki geçmişteki atalarının ilmî tarihî ile de iftihar etsinler.Tonya Karaağaçlı’dan olan Belediye Başkanı Sn.Osman BEŞEL beyin bu konuya sahip çıkacağına burada bir medresenin kütüphanesinin kitaplarını bir kütüphanede bir yere kalıcı olarak toplayıp Tonya okullarına duyurup tanıtacağına inanıyoruz.En azından İmam-Hatipliler bu kitapları ziyaret etmelidirler..Çünkü:Onların branşlarına girenleri çok..Hatta K.T.Ü. Trabzon İlâhiyat Fakültesi bile bu kütüphaneye destek vermelidir.Tonya İlçe millî Eğitim Müdürlüğü ve Müftülüğü de..

KİTAPLARIN TARİHİ ÖNEMİ VE DEĞERİ
Üzerlerinde Padişah Tuğrası vardır

El yazması olanlar, matbaa baskısı olanlar çok azdır. “Taş baskı” denilen eski usülle basımlılardır. Kitaplar Molla ve Müderris Eminzâde Durmuş Oğlu Müderris Ali Efendiye (D.185O-Ö.1947) aittir. Mezar taşında akrabalarına ve bizlere diyor ki: “Ademoğlu iyi bak/Deme hiç solmaz yaprak/Bunca gayretin sonu/ Değil mi kara toprak?” Bir de Durmuşzade Müderris Ali Efendi Oğlu Müderris Muhammed Efendi(D.1290=1873-Ö.1386=1972) vardır.
.jpg)
İşin garibi, fakat en önemli bir tarafı da Durmuş (Dural) Oğullarının en meşhur adamı olan Tonya Karaağaç Medresesi ve Kütüphanesi Müderrisi ve Tarihçi Şâkir Şevket’in babası Ali Durmuş Efendi 1890-1900 dönemleri Trabzon Valisi Deli Kadri Paşa ile de görüşmüş, Deli Kadri Paşa’nın Trabzon Valiliği Kütüphanesi’nden aldığı bir Mevlâna kitabını bu Karaağaç Medresesi kütüphanesine bağışlamıştır. Bunun da ayrı bir tarihi hâtırası var.. Olay şöyledir: Aynı zamanda Muhammed Efendinin babası olan müderris Ali Durmuş Efendi 1870 tarihli Maçka Boğaç Camii’ni ve de 1895 tarihli Tonya Koçkur Camii’ni davul-zurna-kemençe ve horon ile yaptırmıştır. Bunu duyan çok sert Trabzon Valisi Deli Kadri Paşa O’nu çağırtmış.. “Sen ne biçim hocasın.? Davul zurna horon ile cami yaptırırmışsın öyle mi?” diye sorunca “Evet muhterem Valim. Bu durum Mevlânâ’nın kitabında filân sayfasında da vardır” deyince vali hemen oturduğu yerin arkasındaki kitaplıktan bir kitap çekmiş ve “ah bir de yoksa arkana pos bağla” demiş. Kitabı alıp o sayfaya bakınca “Tamam demiş dediğin doğru çıktı.. Al bu kitabı şimdi ben sana hatıra veriyorum” diyerek kitabı Müderris Ali Durmuş’ a verip Tonya’ya yollamıştır. Galiba Mevlâna Mesnevisinde “SEMA” denilen dönme törenini işaret etmiştir. Sema yaparak tören yapılabilir. Bu Mesnevi de Tonya’dadır. Kemençe ve horon ile cami inşaatına düğün misâli çalışmaya daha çok adam gelmesi valinin de dikkatini çekmiştir.. Trabzon Valisi Kadri Paşa’nın hayranlığını kazanan Tonya Karaağaç’ta bu Medrese Kütüphanesini bugünkü Trabzon Valiliği ve bugünkü Tonya Belediye Başkanlığı mutlaka yaptırarak Tonya’ya yeni bir tarihi değer kazandırmalıdırlar. Zira, bu fırsat ve hizmet kaçmaz. Tarihî bir görevdir de... 1847-1878 yılları arasında yaşayan ve Trabzon Valiliği Trabzon Gazetesi ve Sâlnâme( İl Yıllıkla) yazarlarından olan Tarihçi Şâkir Şevket de bu Tonyalı ailedendir. Bu da ayrı bir tarihî konudur. Ayrıca Şâkir Şevket’in babası Müftü-müderris-Molla Ali Efendi, Boğaç Han ve Durali Dernekleri Başkanı ve Trabzon Yazarlar Derneği Başkan Yrd. Mustafa Durmuş Bey’in anasının akrabası. Yani, Şâkir Şevket’in amcası . Mustafa Durmuş Bey’in annesinin dedesidir(Bizzat kendi ifadesidir..) Ömer Durmuş Müderris Ali Durmuş’un torunudur. Durali oğlu Molla Hüseyin ise Mustafa Durmuş Bey’in dedesidir. Yani Ali Efendi’nin amcasıdır. Karaağaç Kabristanında medfundur. Molla Emin’in kardeşidir. Molla Muhammed Efendi 1935’te vefat etmiştir.
Başka ayrıntılara yerimiz darlığı nedeniyle girmedik.
VALİ DELİ KADRİ PAŞA’YI BİLİR MİSİNİZ?
Vali Deli Kadri Paşa ilme çok değer veren bir vali imiş.. Trabzonda Belediye önündeki, Çömlekçi’deki ve diğer yerlerdeki dev çınar ağaçları da onun tarafından çevre güzelliği olarak diktirilmiştir.
Anıt ağaçlar olarak tarafımızdan korumaya aldırılmıştır. Valinin kütüphanesi valilik makamında hemen yanında imiş..Vatandaştan zaman bulunca hep kitap okurmuş.. Trabzon’un berdüş çocuklarını yanına bizzat çağırır islâh edermiş.. Biraz kendisine diklenen birine “evlâdım sırtını bana döner misin?” demiş.. Maganda tipli genç sırtını dönünce vali bey tebeşiri alıp sırtına “Çık dışarı eşek” yazmıştır. Ve onu dışarı atmıştır. Bu yüzden ona diğer sert çıkışlarını da katarak “Deli Kadri Paşa” demişler. Öyle kendine has halleri varmış ki bir gün devrin Padişahı Sultan Abdul Hamid Han ona bir telgraf çekmiş: “Kadri vergileri topla, âcilen para gönder” diye emretmiş..Vali Kadri Paşa da şöyle bir telgrafla cevap vermiştir: “Para dediğin bok(af buyurunuz aralarındaki nâz ve niyâz mes’elesidir herkes diyemez. Demek Padişahla senli-benli konuşacak kadar çok güçlü bir Trabzon valisi idi) Trabzon’da yok ”.. Halbuki bunu söylediği 1895’li yıllarda bir Osmanlı Türk Lirası belki de 200 dolar yapıyordu.. Bir de bugünkü Trabzon’daki parasızlığa ve perişanlığa bakınız.Bugün Trabzon’u böyle savunabilecek bir vali veya milletvekili var mı?Trabzon Valisi Alaaddin Yüksel ise ben bu sözü “On Meşhur Trabzon Valisi” adlı kitabımda yazdığım için bu kitabın ikinci baskısını yaptı ve de Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde iş adamlarıyla yaptığı bir toplantıda tanıttı . İşte o kitap..
.jpg)
VALİNİN MEZARINI VE TÜRBESİNİ BİLE YIKTILAR..
Trabzonlu İş adamlarıyla yaptığı toplantıda onlara: “Bakınız. bundan bir asır önceki Trabzon bile yatırım ve para konularında dara düşmüş.Bugün size üç T(Tarım-Ticaret-Turizm) teklif ediyorum amma para lâzım.Padişah da haklı.Mustafa Hoca da.Biz de.Lütfen Trabzon’a yatırım yapınız” demişti amma önce kitaba yatırım istemişti..Bizlere şimdi ilme yatırım yapacak valiler lâzımdır.Maalesef Trabzon Tarihinde vali, valinin mezarını ,türbesini bile yıkmıştır.
Meselâ:1938’li yıllarda Bölge Valisi ve müfettişi olan Tahsin Uzer bu Kadri Paşanın, Yusuf Ziya Paşanın Atapark’taki türbelerini bile yıkmıştır. İşte Trabzon Valisi Kadri Paşa’nın Gülbahar Hatun mah. Yıkılan türbesi ve Kadri Paşanın fotoğrafı.
İşte onlardan sonradır ki Tonya’daki bu medrese ve kütüphane de garip kalmıştı.
Lütfen sahip çıkalım.
Çünkü: Trabzonda kültür katliamı yapan Vali Tahsin Uzer Trabzondaki tarihî eserleri yok ettikten sonra kendine gelen bir felç sonucu ölüp gitmiştir. İstanbula ve Parise tedaviye koşturuldu yine kurtulamamıştır. Buna 1930’dan beri Trabzon Belediyesinde çalışmış olan ve bu olayları bizzat bizlere anlatan rahmetli Şevket Çulha da şahitti. Defalarca da O’nun ağzından sağlığında yazdık. Yine burada da yazdım. İleride O Medrese Kütüphanesinde –gereği yapılmak ve- yine buluşmak üzere hoşca kalınız.





