Kapitalizm, emekçileri yoksulluğa itiyor. Dünya istatiklerine göre dünyadaki yaşayan insanların yüzde kırkı günlük iki dolar harcayabiliyor. Bu da gösteriyor ki dünya nüfusunun yüzde kırkı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Dünya ekonomisinin lokomotifi ABD en yüksek gelire sahiptir. ABD nüfusunun yüzde biri 1976 yılında ekonomik gelirin yüzde dokuzunu alırken şimdi bu oran yüzde 23,5’a çıkmıştır.
     Bu gerçek , küresel kapitalizm, zenginleri daha zengin, fakirleri daha fakir yapmaktadır. Ülkemizde son 15 yılda çalışanların aldığı ücret yüzde 32 erimiş ve o oranda alım gücünü zayıflatmıştır. Ülkemizde ücret artışları, hiçbir zaman enflasyonun üzerinde olmamıştır. Her ne kadar politikacılar, biz çalışanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz deseler de maalesef gerçekler öyle söylemiyor. Elbette ki ülkemizde ekonomi büyüyor ama ücretler reel olarak düşmektedir. Kriz dönemlerinde gelişmiş ülkelerin yanında Türkiye’de de ücretlerin düşüşü yaşanmaktadır.
     Gıda fiyatları artıyor. 2007-2008 yılında tanık olunan gıda fiyatlarındakiartış, 2010 yılında bir kez daha dünya ekonomisine oturmuştur. Bu olumsuzgelişim , birinci derecede sabit gelirlileri, memuru, işçiyi, küçük esnafı vurmuştur. İşsizliğin ve yoksulluğun arttığı bu dönemden bazı ülkelerkrizden kolay çıkmış ancak, ekonomi modeli belli olmayan bizim gibi ülkeler, bu krizi kolay atlatamamıştır.
     Türk yönetimi, 24 Ocak kararlarıyla birlikte bir çıkmazyola ülkeyi sürüklemişlerdir. Nüfusun yüzde 76’sı tarımla geçimini sağlarken ve geri kalan nüfusun yüzde 24’nün de karnını doyururken bugün tarımla uğraşan kişi oranı tam tersine dönerek yüzde 24’e düşmüştür. Peki güzel de biz sanayi toplumu olabildik mi? Yüzde 76 oranındaki nüfus sanayide iş bulma ve ya üretme olanağına sahip mi? Bence hayır. Bu insanları şehirlere göç ettirdik, gecekondular oluşturduk ve o yerlerde açlığa mahkum ettik.Çünkü bu insanlar,bütçelerinden ayırdığı para gıda harcamalarına yetmez olmuştur.
Vatandaşımız evine et götüremez oldu. Kasaptan 100 gram kıyma alan insanlar çoğalmıştır. Kasaplarda et fiyatları 60 Tl civarında oynamaktadır. Et fiyatlarındaki artışa diğer gıda maddelerindeki artış eklenince bir gıda enflasyonunu doğurmuştur. Bu enflasyon tehdidi, işsizlere ve geliri açlık veya yoksulluk sınırında olanlara yeni bir darbe oluşturmaktadır. Yoksulluğun had safhada oluşunu yüzde yüz zamanın iktidarlarına bağlamak haksızlık olur..24 Ocak kararları ile karma ekonomiden liberal ekonomiye geçiş bizim geleceğimizi olumsuzluğa itmiştir. Devlet kuruluşlarını alelacele özel kuruluşlara yok pahasına satmakla , tarım politikasını teşvik etmemekle biz bindiğimiz dalı kestik ve kesmeye de devam ediyoruz. Köyler boşalmış, yaylarda otlaklarda hayvan kalmamış, otlaklar, tarlalar, çayırlar terk edilmiş bir ülkede tarım ürünlerinin normal olmasını beklemek iyimserlik olur.
Ülkemizin ulusal geliri birçok ülkeden öndedir. Ama bu gelir ulusça hakça paylaşılmamaktadır. Bu yaklaşım ülke insanın olumsuzluğa itmiştir. Bu oluşum , eksik beslenme yüzünden yüzlerce çocuğun ölümüne geri kalanlarında sağlıklı beslenememelerine neden olmaktadır. Emekçiler, emekliler, küçük esnaf açlık sınırında veya altında ise o ülkede huzurdan söz etmek hayal olur.
Yanlış mı düşünüyorum?